seungmin: kafeye gelmiyor musun?
chan: dersim ancak bitti
yaklaştım geliyorum
(Görüldü)***
Seungmin ve diğer altı genç kafenin büyük masalarından birinde oturmuş kendi aralarında tanışmak ve kaynaşmak için sohbet ediyorlarken, Seungmin'in gözü kapıdan girmesini beklediği kişiyi arıyordu. Onun bu halini fark eden Hyunjin gülerek ona doğru eğildi, "Gelir birazdan merak etme yemezler."Seungmin kaşlarını çatarak Hyunjin'e döndü ve koluna vurdu. "Kes sesini ya senin dilin uzamış iyice." Daha sonra gözü Jisung ile kesiştiğinde, "Hem senin Jisungla aranda ne oldu? Konuşmuyorsunuz oturduğunuzdan beri."
Hyunjin oflayarak önündeki limonatadan bir yudum aldı. "Boş ver anlatırım sonra boş bir mesele." O sırada Chan'da kafeye girmiş, önce ilerdeki masada oturan arkadaşlarıyla selamlaşmış, daha sonra Seungmin ve diğerlerinin olduğu masaya gelerek tam Seungmin'in karşısına oturmuştu. Seungmin'e göz kırparak gülümsedı, Changbin'in önündeki koladan bir yudum aldı ve onunla didişmeye başladı. Seungmin yüzündeki gülümsemenin farkında olmadan izliyordu bu görüntüyü ki Minho'nun alaycı şekilde gülmesiyle sinirle ona döndü.
"Ne gülüyorsun lan kendi kendine?" Minho kaşlarını çattı, "Puşt düzgün konuş benimle. Sanane gülersem gülerim." Jisung gülerek Minho'nun elini tutup ilgisini tekrardan kendi üstüne çektiğinde Minho sevgilisine dönmüş onu sevgiye boğmaya başlamıştı, Seungmin de gözlerini devirerek tekrardan Chan'a dönmüş, onun zaten kendisini izliyor olduğunu görünce gözlerini kaçırarak kızarmıştı.
Bilerek yapıyordu adi herif.
Changbin'in Hyunjin'le konuşmak istemesiyle, Chan ve Hyunjin ayaklanmış yer değiştirmişlerdi. Hyunjin Seungmin'in karşısına, Chan ise yanına oturduğunda, ona dönmüş gülümseyerek, "Naber?" demişti.
Seungmin omuz silkerek, "İyilik güzellik. Senden naber?" dedi. Chan da onu taklit ederek omuz silkti. "Bende de iyilik güzellik. Nasıldı dersler?"
"Sıkıcı, her zamanki gibi. Hayır anlamıyorum İngilizce öğretmeni olmayı mı öğreniyorum yoksa İngilizceyi baştan mı öğreniyorum?" Chan, Seungmin'in homurdanmasıyla güldü. "Çocuk da sevmem ben üstelik biliyor musun? Ama işte içimde öğretme aşkı var."
"Ben çocukları severim ya. Ne güzel yeni nesil böyle minik minik dolanıyorlar ortalıkta. Sevimliler." Seungmin Chan'a yandan bir bakış attı.
"Neresi sevimli ya? Bücürler. Kök söktürüyorlardı anneme emekli olmadan önce."
Chan kaşlarını kaldırarak ona baktığında Seungmin güldü. "Annem otuz senelik öğretmendi, yeni emekli oldu sayılır."
"Vay be. O yüzden mi öğretmen olmak istiyorsun sen?" Seungmin kafasını iki yana salladı. "Yok, yani onun da etkisi var ama nasıl desem," duraksadı "Ben ortaokuldayken bir hocam vardı. Annemden iyi olmasın çok iyi bir öğretmendi. Onun sayesinde böyle İngilizce'ye ve dillere merak sardım."
Chan, Seungmin'in ellerini bir sağa bir sola sallayarak anlatışına kafasını sallayarak gülümsediğinde Seungmin kaşlarını kaldırdı, "Ne oldu, niye gülüyorsun?" Chan kıkırdayarak sandalyesinde yan döndü. "Hiç öyle sevimli geldin."
Chan'ın söylediği şeyi duyan masadakiler anlık sessizleşirken Seungmin saniyeler içinde renkten renge bürünmüştü. "Vay pezevenk." Changbin'in sessizliği bozarak söylediği şeye herkes kahkaha atarken Seungmin de güldü.
Daha sonra yumruğunu kaldırarak, sahilde yaptığı gibi Chan'ın omzuna geçirdi. "Aniden şöyle şeyler söyleme be."
Chan omzunun ağrısıyla abartarak bağırdığında Jisung gözlerini devirdi. "Spor salonunda yatıp kalktığını bilmesem acıdığın inanırdım. Yeme bunları Seungmin." Seungmin Jisung'a gülerek göz kırptı, "İnanmam hiç merak etme sen."
Chan dudak büzerek, "Cidden acıdı ya, ağırmış elin. İyi ki tıp okumuyorsun." Seungmin alayla sırıttığında, Chan dudak büzmeye devam ederek önündeki limonatadan bir yudum aldı. Daha sonra gözü masanın başında sessiz sessiz oturan Jeongin'e takıldığında burukça gülümsedi, "Jeongin? Senden naber?" Jeongin kendisine seslenilmesiyle şaşırdığında, masadakiler de onlara dönmüştü. "İyi abi ya ne olsun, dersler yoğun bu aralar. Sen nasılsın?"
"İyiyim ben de. Sen moda okuyordun değil mi?" Dediginde Jeongin kafasını sallayarak onayladı, "Evet, okulun defilesi var da sene sonunda. O yüzden yoğunuz biraz."
Chan anladığını belirterek tekrardan arkasına yaslandı. "Moda zor iş ya, benim dolabım siyah, gri ve beyazdan oluştuğu için zorlanmıyorum neyse ki."
Jeongin gülerek elini sarı saçlarının arasından geçirdi, Jisung'un bir ona bir de Hyunjin'e bakışları da Seungmin'in gözlerinden kaçmamıştı. "Yani siyah ve beyaz da bazen yanlış kombinlenip insanı boğabilir. Demek ki doğru kombinliyorsun hyung, hakkını yeme." Chan utanarak güldüğünde Seungmin kendi gülümsemesini saklamak için Chan'ın önündeki limonatadan içmeye başladı.
Chan tek kaşını kaldırarak ona döndüğünde Seungmin omuz silkti, "Ne? İçmiyordun boşa mı gitsin?" Chan Seungmin'in kendisiyle uğraşmasına gülerek, kafasını iki yana salladı. Hareket ettikçe burnuna gelen parfüm kokusunu şimdi daha net alabiliyordu.
"Parfümün güzelmiş." Kendini tutamadan ağzından kaçırdığı cümleyle kimsenin duymamış olmasını umarak dudaklarını birbirine bastırdı. Tabi ki isteği gerçekleşmemiş herkes içinden Minho duyarak kıs kıs gülmeye başlamıştı.
"Teşekkürler Seungmin. Daha yakından koklayabilirsin istersen." Chan dalga geçerek konuştuğunda oflayarak limonatayı masaya geri koydu. "Çok uyuzsun ya. Kalsın istemez."
"Kızdın mı? Kızma ya şaka yaptım." Chan kafasını sağa eğerek konuştuğunda Seungmin oflayarak kafasını ondan ters tarafa çevirdi ve tek eliyle de Chan'ı kendinden uzaklaştırdı. "Ne bu samimiyet? Aaa az öteye git."
Minho gülerek, "Utandı köpüş." dediğinde Seungmin ona dönerek gözlerini kıstı. "Evde görüşeceğiz oğlum nasıl olsa seninle."
Chan'ın kolunu omzuna atmasıyla tekrardan ona dönerek, şimdi dibinde olan suratına baktı. "Boş ver onu ya," Chan biraz uzaklaşarak konuştu, " Dersin yoksa kalkalım mı?"
Seungmin tek kaşını kaldırarak 'ne alaka?' dercesine Chan'a baktı. "Kampüste dolaşalım biraz diye şey ettim. Ama istemiyorsan sorun değil."
Chan omzundaki kolunu kendine çektiğinde Seungmin bir süre durup düşündü, daha sonra fırsat bu fırsat diyerek ayağa kalktı. "Gitmiyor muyuz?" Diyerek ona bakan Chan'a elini uzattı. Chan oturduğu sandalyeden kalkarak, sandalyenin arkasına astığı ceketi giydi daha sonra diğer sandalyenin üzerinde duran Seungmin'in çantasını alarak ona uzattı.
İkisi arkadaşlarıyla vedalaşarak oturdukları kafeden çıktılar.
@ bangchan
@ teddyseungkim
teddyseungkim: benim yakısıklılık saka mı
>bangchan: cok haklısın sasirmaktahwanghyunjin: bu profilde bu fotografı da mı görecektim 🙏🧿
leefelix: ay öptüm sizii🥹
>seochangbin: beni de öpsene***
ben sürekli ig nicklerini falan unutuyorum bu arada bunlar niye farklı derseniz unuttugum icinicime sinmiyo asla bölümler ama her neyse😄
taslaklarda bi enemies to lovers hyunin kurgum var, okumak isterseniz birkaç bölüm daha biriktirip onu da yollayabilirim oki söyleyin ama öpüyorum hepinizi bu salak kitabın mükemmel beş okuyucusu👍👍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iyi geceler chan | seungchan
Fanfictionsky: iyi geceler evimin direği chan: kardesim sen kimsin?