Vaha'dan
5 ay sonra...
Güneş ışınlarının bal rengi saçlarına vurduğu saniyelerde huzursuzca kıpırdanarak boynuma iyice sırnaşan sevgilimin saçları arasına küçük bir öpücük bıraktım. Buradaydı. Yanı başımda. Bir zamanlar fotoğraflarımıza bakarak yanımda olduğunu hayal ettiğim sevgilim, sonunda odamda ve hatta yatağımdaydı. Mışıl mışıl uyuyordu.
Yedi ay. Tam yedi aydır birlikteydik. İlişkimizin ilk zamanlarında ayda bir, ben onun şehrine gittiğimde görüşebiliyorken sonunda bundan bir hafta öncesinde tamamen yanıma taşınmıştı. Kolay olmamıştı. Bunu ilk dile getirdiğimde ailesini ve okulunu bahane etmişti. Ses çıkarmamıştım. Haklılık payı vardı sonuçta. Bir anda her şeyini bırakıp bana gelmesini bekleyemezdim ondan.
İlişkimizin beşinci aylarında bana olan özlemine dayanamadığından ağlayarak beni aramış ve yanıma taşınma işini ailesine açmaya karar verdiğini söylemişti. Uzun zamandır bunu düşünüyor fakat cesaret edemediğinden adım atamıyormuş. Sonunda da istediği zaman bana sarılamıyor olması çileden çıkmasına ve cesaretlenmesine yol açmıştı.
Ailesini ikna edip okul işini de yatay geçiş ile halletmesi tamı tamına iki ayımızı almıştı. Bu süreçte ikimizde hem aşırı stresli hem de heyecanlıydık. Geceleri yatağa girdiğimde onun bundan sonra benim yanımda yaşayacağı gerçeği yüzüme vuruyor, midemde uçuşan kelebekler uyumamı engelliyordu.
Hiçbir zaman şu midemde kelebekler uçuşuyor olayına inanmamıştım. Hayatım boyunca beni bu kadar heyecanlandıracak birini bulabileceğimi de düşünmüyordum. Aşk benim için yoktu. İnsanlar aşk denen şeyi çoktan öldürmüştü. Onu asla bulamayacaktım.
Çok net hatırlıyorum o geceyi. Yirmi Nisan gecesi saat dokuzu gösteriyordu. Keşfetteki fotoğraflarda dolandırdığım parmağım benden izinsiz bir fotoğrafın üzerine tıklamıştı. Daha önce hiç görmediğim bir çocuğun asansörde çektiği bir fotoğraftı. Altına yeni ceketim için bir maşallah alırım notunu düşmüşken yorumları da kapatmıştı. Maşallah isteyip yorumları kapatması o kadar komiğime gitmişti ki dudaklarım arasından sesli bir kıkırtı koparıvermiştim. Bu sırada parmağım yine benden izinsiz bu tatlı çocuğun profiline girdi.
Bir sürü fotoğrafı vardı. Her fotoğrafında kocaman gülümsüyorken bal rengi saçları ve mavi hareleri kusursuz görünüyordu. Çok yakışıklıydı. Bunun ötesinden çok da tatlıydı. İçim o kadar ısınmıştı ki bu çocuğa ne yaptığımı bile sorgulamadan ilk takibe almış hemen ardından da mesaj sayfasına girmiştim.
Hayatımda ilk defa birine yazmadan önce ellerimin heyecanla titrediğine şahit oluyordum. Ellerimi geçtim tüm vücudum titriyordu. Derin nefesler aldıktan sonra kendime daha fazla düşünme izni vermeden parmaklarımı klavyenin üzerinde gezdirmeye başlamıştım. Tüm vücudum heyecanla alev alev yanıyorken ellerim de zangır zangır titriyordu. Aslında cevap vereceğini düşünmüyordum. Bu kadar yakışıklı ve tatlı birinin bana bakacağına hiçbir inancım yoktu. Sadece öylesine yazmıştım. Şansımı denemek istemiştim. Yoksa içimde kalacaktı, biliyordum.
Çok değil birkaç dakika sonra ondan aldığım mesajla donakalmıştım. Ekrana bakan gözlerim bulanıklaşıp da gözümden firar eden bir yaş elime düştüğünde gerçekliğe dönmüştüm. Ağlıyordum. Bana cevap verdiği için ağlıyordum. Saçmaydı biliyordum. Sırf birkaç dakika önce gördüğüm biri bana cevap verdi diye ağlamam olacak şey değildi fakındaydım ama sorgulamamıştım. Çünkü dediğim gibi ondan o kadar etkilenmiştim ki ağlamak bile benim için olağan geliyordu. Kalbimden sarkan o ip parçası, benden izinsiz telefonun karşısındaki bu tatlı çocuğun kalbinden sarkan ip parçasına dolanmıştı bile. Onu oradan çekip almayı istememiştim. O ip parçasıyla tamamlandığımı hissediyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEKET (bxb)
Tiểu Thuyết Chungvahaa: Çok güzelsin, bana kafayı yedirtecek kadar güzelsin. Sesin, yüzün, ruhun ve düşüncelerin. Çok özelsin Arden. Ve sen sadece bana aitsin. |texting kurgu