×13×

120 11 21
                                    

Taehyung

Dün Yoongiyle Jimine her şeyi anlattıktan sonra biraz çalışmış, sonra da onları arayıp bir kez de konuşarak anlatmıştım. Çok heyecanlıydım, neden bilmiyorum ama birinden hoşlanmak beni heyecanlandırıyordu. Kim olduğunu, nasıl biri olduğunu o kadar çok merak ediyorum ki. Keşke karşıma çıksa. Niye bu kadar çok utandığını anlamıyorum açıkçası, yani ne olabilir ki? Sanki dalga geçeceğim! Saçma.

Bugün öğleden sonra dersim olduğu için geç uyanmıştım. Şimdi de yavaş yavaş hazırlanıyordum. Her şeyim hazır olduğunda evden çıktım ve okula doğru yürümeye başladım. 15-20 dakikaya orda oluyorum genelde. Aslında daha erken de varabilirdim ama yavaşça ve etrafa bakarak yürümeyi seviyorum. Bu yüzden de biraz daha erken çıkıyorum evden.

Yolda yürürken bir anda omzuma atılan elle irkildim. Arkadaşlarımdan biri olduğunu düşünmüştüm. Yan tarafıma döndüğümde Jini görmeyi beklemiyordum.

"Günaydın Taehyung. Bir anda geldim ama rahatsız olmadın umarım? Görünce selam vermek istedim."

"Günaydın. Hayır rahatsız olmadım, iyi yaptın."

"Sevindim. Nasılsın, ne yapıyorsun bakalım?"

"İyiyim işte ne yapayım okuldan eve, evden okula. Sen?"

"Ben de aynı şekil, arada bir bizimkilerle buluşuyoruz o kadar."

"Anladım." Başka ne diyebilirim ki?

"Ee dersler falan nasıl gidiyor? Var mı bi sıkıntı?"

"Yok iyi hepsi."

"Heeh aferin sana yavrum, iyi tut derslerini." Yavrum mu?

Hiçbir şey demeden yürümeye devam ettik. Okulun oraya geldiğimizde elini belime attı ve beni kendine yaklaştırdı. Anlam veremeyerek yüzüne baktığımda, hiçbir şey olmamış gibi yürüdüğünü gördüm.

Sınıfımın önüne geldiğimizde görüşürüz deyip içeri girecektim ki kolumu tuttu. Bıkkınca bir nefes verip ona baktım.

"Çantanı bırak geri gel. Kantinde birşeyler içelim. Dersin başlamasına daha var nasıl olsa." Ne alaka ya? Gidip arkadaşlarınla takılsana işte.

"Tamam." Sınıfa girip çantamı sırama bıraktım ve geri çıktım. Hala orda bekliyordu.

"Hadi gidelim." Deyip tekrar belimi tuttu ve kantine doğru ilerlemeye başladık.

Sabah olduğu için çok fazla öğrenci yoktu. Kantinci abladan bir tane çikolatalı süt ve çikolata istedim. O ise sadece kahve aldı. Elimizdekilerle boş bir masaya oturduk. Bi tık gericiydi, zaten şuan burda olmak bile garip geliyordu. Ve neden bir anda böyle yakın davranmaya başladı.

Düşüncelerimi Jinin sesi bozdu, "Ne düşünüyorsun?" Sanane

"Sence de biraz garip bir ortam değil mi?"

"Nasıl yani?"

"Yaniii, hep diğerleri de olurdu ve sen benimle pek konuşmazdın. Şuan sadece ikimiz varız."

"Ah! Rahatsız mi oldun? Çok özür dilerim, istersen diğerlerini de çağırabilirim ya da ben giderim." Ayaklandığında ben de hemen ayağa kalktım ve kolundan tuttum. Niye bir anda böyle paniklemişti ki? Çok garip davranıyor.

"Hey, sakin olur musun? Rahatsız oluyorum dedim mi ben sana? Hm? Dedim mi? Demedim. Eee nerenden uyduruyorsun bunları?"

"Yani öyle deyince... Rahatsız oluyorsun sandım."

"Hayır Seokjin, rahatsız falan olmadım. Otur hadi."

"Tamam tamam oturdum."

Çikolatanın paketini açtım ve Seokjine uzattım, "Aç ağzını."

UNFEASIBLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin