Taehyung
Derslerim bitmişti, Jiminle Yoongiye haber verip okuldan çıktım. Bugün Jin çok garipti. Sürekli yanıma gelmişti, ve her gelişinde de ya çikolata ya da başka bir şeyler getirmişti. Gerek olmadığını, kendisinin yemesini söylesem de asla dinlememiş, getirmeye devam etmişti.
Şimdi de ona görünmeden eve gitmeye çalışıyordum. Çünkü beni görürse yine bir şeyler yedirmeye çalışacaktı ve ben kendimi kötü hissetmeye başlıyordum artık. Hatta bu yüzden ona kurabiye yapıp götürmeyi düşünüyorum. Hep o mu yedirecek canım?
Ben düşünceler eşliğinde yürürken biri arkamdan gelip gözlerimi kapattı.
"SEN KİMSİN LAN!? İMDAT! İMDAT YARDIM EDİ-" Sözümü bitiremeden gözlerimdeki el çekilmiş bu sefer de ağzımı kapatmıştı. Sonra da gülerek önüme geçen Seokjini gördüm... Şaka mıydı bu çocuk?
"Niye bu kadar çok korktun minik?"
"SALAK MISIN SEN SEOKJİN!? NİYE ÖYLE BİR ŞEY YAPTIN Kİ?"
"Sakin ol sakinnn. Küçük bir şaka yaptım sadece." Omuz silkerek konuşmasıyla göz devirdim.
"Yapma bir daha şöyle şeyler!"
"Tamam tamam yapmam. Bu aradaa, bu senin için." Bu sefer ne aldı diye iç çekerek eline baktığımda bir kolye görmemle şaşkınca yüzüne baktım. Bu da nerden çıkmıştı?
"Dur bekle, takayım sana." Arkama geçip kolyeyi taktı, çok yakınımdaydı. Biraz bekleyip tekrardan yanıma geldiğinde sordum, "Bunu nerden buldun Seokjin?"
"Çöpten Taehyung. Nerden olabilir Allah aşkına? Aldım işte bir yerden. Görünce aklıma sen geldin, çok yakışır diye düşündüm. Yakıştı da..." Büyülenmiş gibi bakıyordu bana. İyi de ne zaman almıştı? Ve niye aklına ben gelmiştim? Her şey çok saçmaydı. Bugün de bir garipti zaten. Cidden hiçbir şey anlamıyordum.
"Şey, çok teşekkür ederim... Ama neden aklına ben geldim ki?"
"Aklımdan çıktığın mı var?" Dediğinden bi bok anlamamıştım, düzgünce söylese ne vardı sanki! Sessiz sessiz konuşulur mu?
"Ne dedin? Anlayamadım."
"Senin gibi çok güzeldi o yüzden sen aklıma geldin dedim." Niye böyle konuşuyor?
"Anladım. Çok teşekkür ederim yeniden, zahmet etmeseydin keşke."
Aniden telefonunu çıkardı, "Dur bi fotoğrafını çekeyim!" Heyecanla bir kaç fotoğrafımı çekti ve telefonu yeniden cebine koydu.
"Ayrıca ne zahmeti güzelim, altı üstü bir kolye. Gerçekten çok yakıştı yalnız ama yaa! Kolye resmen ben Taehyunga takılmak için varım diye bağırıyor."
Arka arka yürüyerek konuştum, "Evet tam benim sevdiğim tipten. Ama şimdi gitmem gerek Seokjin, çok çok teşekkür ederim tekrardan. Hoşçakal!" Konuşmamı bitirdiğimde, Seokjinin anlamayan bakışlarını umursamayarak hızla önüme döndüm ve koşmaya başladım. Nefes nefese kalmış şekilde evin önüne ulaştığımda, kaldırıma oturup biraz dinlendim sonra da eve girdim.
Eve girer girmez kendimi odama attım Seokjinin verdiği kolyeyi güzelce bir kenara koydum ve duşa girdim. Suyun altında öylece düşünüyordum, Seokjini tabi. Davranışları çok korkunçtu. Gerçekten çok garip. Niye birden bire böyle davranmaya başladığını anlamıyorum. Bana geçen saçma sapan davrandığı için yaptı desek? Mantıklı ama kolye ne alaka? Böyle bir şey için neden kolye alsın ki? Fotoğrafımı çekti bide... Off ne diye kafamı karıştırdı ki bir anda aptal çocuk.
Bunları düşünmeyi bırakıp, vücudum buruşmasın diye hızlıca yıkanıp çıktım. Kıyafetlerimi giydim ve biraz ders çalıştım. Sonra yemek yedim ve yapacak bir şey bulamadığım için uyumaya karar verdim. Yatakta kalmam sadece on dakika sürdü. Hem saat erkendi hem de aklımdakiler uyumamı engelliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNFEASIBLE
FanfictionSeokjin imkansız olduğunu düşünüyordu, Taehyungun ise hiç bir şeyden haberi yoktu. °Taejin° sope • jikook texting, arada düzyazı