prólogo

450 18 6
                                    

Her gece yatmadan önce bir daha onu üzmeyeceğime, gözlerinden bir damla yaşın dahi akmasına izin vermeyeceğime dair kendime söz veriyordum. Ama hiçbirinde bu sözümü tutamıyor ve onun narin kalbini defalarca kırıyordum. Küçük atışmalarımız büyümeden, bizi geri dönülemez bir yola sokmadan kendimizi dizginleyebiliyorduk.

Birbirimizi çok yıpratmıştık ama ona olan aşkım zedelenmemişti. Zaten bunun olmasına asla izin vermezdim. Onu sevmemin ve ona sadık kalmamın sebeplerinden biri, beni sevdiğini gerçek anlamda hissettirmesiydi. Bunu nasıl yapıyordu bilmiyordum ama oldukça başarılı olduğunu söyleyebilirdim.

Elimi saçlarımın arasından geçirip onları daha da karmaşık bir hâle getirdikten sonra ona baktım. Balkon korkuluklarına yaslanmış, öylece dışarıyı izliyordu. Her tartışmamızın sonunda bunu yapardı. Ben de sanki alışkanlık haline getirmişim gibi arkadan yaklaşır ve usulca kollarımı beline dolayıp kokusunu içime çekerdim.

Ve hiçbirinde beni reddetmezdi. Bunu bilmenin verdiği cesaretle yine aynı şeyi yaptım. Kollarımı ince beline dolayıp, güzel kokusunu olabildiğince içime çektim. Gergin bedeni, ateşin etkisinde kalan bir buz gibi çözüldüğünde sırtını göğsüme iyice yasladı. "Üzgünüm..." diye fısıldadım kulağına.

"Sorun değil." Ağladığını belli eden çatallaşmış sesi içimi acıttı. "Yaptığım hataların farkındayım."

Göremesede kaşlarımı çatıp karnının üzerindeki elimi yumruk yaptım.

"Bizi bir hata olarak mı görüyorsun?"

Sesimde sadece iki duygu gizliydi ama kırgınlık daha ağır basıyordu. En çok korktuğum şey başıma geliyordu işte. Her ne kadar kabul etmek istemesemde biz bir yasağın ortasında yeni bir ilişki inşa etmeye çalışıyorduk ama nafileydi. Bu karmaşıklığın içinde hangi taraf daha fazla yıpranıyordu, işte orası meçhuldü.

Yavaşça bana dönüp gözlerimin içine baktığında kızarmış gözlerine ve her an akacakmış gibi hazırda bekleyen gözyaşlarına baktım. Küçük elini zarif bir hareketle yanağıma koydu.

"Hayır," dedi başını sağa sola sallayıp. "Bizi bir hata olarak görmedim, görmem de. Bunca zaman seninle yaşadığım hiçbir şeyden pişmanlık duymadım."

Usulca yanağımı okşadığında gülümsedim. Böyle kendinden ve duygularından emin konuşması beni mutlu ediyordu. Yüzüne yerleşen buruk gülümsemesini görmezden geldim. Elini çekip başını omzuma yasladığında onu daha sıkı sardım.

"Biz yanlış bir şey yapmadık."

Bunu, kendini inandırmak için söylediğini bildiğimden sesimi çıkarmadım. Onu kucağıma alıp içeriye götürene kadar aynı cümleyi tekrar etmeyi sürdürdü. Yorgunluktan daha fazla dayanmayan göz kapakları kapandığında gülümsedim. Küçük, narin bedenini usulca kanepeye bırakıp, dudaklarımı alnına bastırdım. Ne olursa olsun, haklıydı.

Biz yanlış bir şey yapmamıştık.

___

Jorge'nin ağzından okuyacağınız güzel bir kurgu olacak. Neyse, umarım seversiniz :))

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyiniz ;)

No Saben Nada De Nosotros // JortiniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin