uno

277 8 4
                                    

Disiplin, inanç, sabır...

Hayatıma yön veren bu üç kavramın, benim hayallerimi gerçekleştirmemde önemli rolleri vardı. Ben, her şeyi oluruna bırakan insanlardan değildim. Her zaman çalışıp çabalamam ve toplum için düzgün bir birey olmam gerektiği aşılanmıştı bunca sene. Öncelikle babama göre, Daniel için örnek bir ağabey olmalıydım. Bana öğüt vermek için söylediği bu cümlede hiçbir sakınca göremiyordum. Aslında çoğu zaman gurur duyulan bir evlat olduğumu bilmek beni mutlu ediyordu.

Uçağa bindiğimde yerleştirmekte epey bir zorlandığım büyük bavulumu alıp çıkışa yöneldim. Uçakla olan yolculukları severdim ancak kısa süreli olmak şartıyla. Fakat ne yazık ki İspanya-Meksika arası uzaklığın, sabah hafifçe etkisini gösteren baş ağrıma iyi geldiği söylenemezdi. Bavulumun sapından sıkıca tutup son basamaktan da indiğimde derin bir nefes aldım.

Hava alanı oldukça kalabalıktı. Çok değil, 5 dakika önce aynı atmosferi paylaştığım insanlar hızlı hızlı yürüyor, onları karşılamaya gelen yakınlarını biran önce görmek için acele ediyorlardı. Onları takip edip büyük binaya girerken, Victorio'nun tam vaktinde gelerek beni yanıltmasını umdum.

Kalabalığın arasına karışarak etrafıma bakındım ancak kırmızı şeritin altından hızla geçip benim tarafımda duran orta yaşlı adama sıkıca sarılan küçük kız, dikkatimi çekti. Kısa, tombul kollarını babası olduğunu tahmin ettiğim adamın boynuna dolarken mutlu görünüyordu. Sanki o ana kadar olan tüm özlemi buhar olup gitmiş gibiydi. Kız, yüzüne yapışan saç tellerini elinin tersiyle çekmeye çalışırken kıkırdadığında biri bana seslendi.

"Jorge!"

Gözlerimi birbirleriyle hasret gidermeye çalışan baba-kız'dan ayırıp sesin geldiği yöne döndüm. Victorio, yüzünde yorgun gülümsemesiyle bana bakıyordu. Önünde duran, adım atmasını engelleyen insanlardan özür dileyerek izin istedi. Yanıma ulaştığında hiç beklemeden ona sıkıca sarıldım. Geri dönüşümün dramatize edilmesini istememiştim ancak şu an her şey benim kontrolüm dışında gerçekleşiyordu. Yaz tatillerini saymazsak uzun bir süredir görüşmemiştik.

"Hadi, gidelim." dedi geri çekildiğinde. Gülümseyip başımı salladıktan sonra bavulumu almak için arkamı döndüğümde, Victorio benden önce davrandı. Koca bavulu hiç zorlanmadan peşi sıra sürüklerken onu takip ettim. Hiçbir şey değişmemiş, dedim içimden. Her şey eskisi gibiydi. Zaman, bizim aramıza siyah bir perde çekememişti. 

------

"Uzun zaman oldu." dedi Victorio arabayı park ettiği yerden çıkarırken. 

Haklıydı. Belki benim de Victorio ve diğer yaşıtlarım gibi Jalisco'da kalıp, buradaki üniversitelerden birine gitmem gerekirdi ancak ben, her zaman daha iyisini istemiştim. Olacaksa en iyisi ve en prestijlisi olmalıydı. Ve kesinlikle Avrupa Madrid Üniversitesi benim için en isabetli seçimdi. Mütevaziliği bir kenara bırakarak şunu söylemeliyim ki, İspanya'nın en iyi üniversitelerinden birini kazanmak hiç de zor olmamıştı. Ben çalışmayı, okumayı ve sürekli araştırma yapmayı seven bir tiptim. 

Asosyal bir kişiliğim yoktu ancak toplumun hor gördüğü, gece hayatını seven ve kendine bile yararı olmayan işlerle uğraşan bir insan olmayı aklımın ucundan bile geçirmemiştim. Yani, ben de arkadaşlarımla birlikte partilemeyi severdim fakat her şeyin bir dozu vardı. 

"Oldukça uzun." 

Yüzüne hüzünlü bir gülümseme yerleşirken boşta kalan eliyle omzumu sıktı. "Abril, geleceğini öğrendiğinden beri yerinde duramıyor." 

Küçük bir kahkaha attığımda o da bana katıldı. Victorio her zaman sert bakışları ve soğuk,  mesafeli görünümüyle herkesin konuşmaya bile çekindiği bir insan olmuştu ancak nedense bu kimliğinin küçük kız kardeşinin üzerinde etkili olduğu söylenemezdi. O nasılsa, Abril tam zıttıydı. Etrafına neşe saçan ve sevimli suratıyla insanların onun arkadaşı olmak için can attığı bir kızdı. Hiperaktif, canlı ve pozitif enerjisiyle isminin hakkını tam anlamıyla veriyordu. Victorio, Abril için söylediği yerinde duramıyor, tabirini kesinlikle gerçek anlamda kullanmıştı. Bundan hiç şüphem yoktu. 

"Delicia da öyle." dedi omuz silkerek. İsmini duyar duymaz  gözlerimi devirdim. Oysa Victorio, Delicia'nın adını ağzına alana kadar her şey ne kadar da güzeldi. Öyle de devam etmesi gerekiyordu ancak şu an isteyeceğim son şey, en yakın arkadaşımla eski sevgilim hakkında konuşmaktı. 

Victorio, tepkime karşılık yüzünü buruşturdu. "Sen mi söyledin?" diye sordum kaşlarımı çatıp. "Annen neredeyse gazeteye ilan verecekti, Jorge. Sence benim söylemiş olma ihtimalim yüzde kaç?" 

Hafifçe tebessüm edip yolu izlemeye devam ettim. Delicia ile karşı karşıya gelecek olmak tam bir eziyetti. Bazen, nasıl olur da onunla koskoca bir yılı, akıl sağlığımı bozmadan geçirdiğimi merak ediyordum. Özünde iyi bir kızdı. Aslında onu tanımadan önce öyle olduğunu düşünüyordum. Sadece bir yıl süren birlikteliğimizde ne zaman karşı cinsten biriyle konuştuğumu görse, kıskançlık krizlerine giriyor, günün sonu ya hastanede ya da karakolda bitiyordu. O anlar ne zaman aklıma gelse ürperiyordum. 

"Hala kıza haksızlık ettiğini düşünüyorum." Hayretler içinde ona baktığımda omuz silkti. "Sonuçta seni seviyordu ve ne kadar kaçık bir kız olsa da ondan ayrılma şeklin acımasızcaydı." 

Söyledikleri saçmalıktan ibaretti. Bundan tam 5 yıl önce Delicia'ya artık bu ilişkinin devam etmesini istemediğimi söylesem beni gözünü kırpmadan öldürürdü. Fakat beni aldattığını düşünmesini sağlayarak ondan ayrılmam, kesinlikle Delicia'dan kurtulmam için güzel bir plandı. 1 ay boyunca aslında beni aldatmadığını, her şeyin bir yanlış anlamadan ibaret olduğunu söyleyip durmuştu. Elbette beni aldatmadığını biliyordum ancak bunu ona söylemek intihar olurdu. Vicdan azabı çekmişti, durumu daha da kötüye gitmişti ama yaptığım şeyden zerre pişmanlık duymuyordum. 

"Bunun için beni suçlayamazsın." Ellerimi iki yana açarak kaşlarımı kaldırdım. Sonunda eve yaklaştığımızda Victorio arabayı posta kutusunun önüne park edip el frenini çekti. Arabadan inip, bedenimi az önce kapattığım kapıya yaslayarak kollarımı göğsümde birleştirdim.

Buradaydım işte. 5 yıl önce hayallerim için sevdiğim tüm insanları geride bıraktığım, doğumumdan ergenlik dönemime kadar birçok anıma şahitlik eden ülkedeydim. 

"Hadi," Victorio'nun sesini duyduğumda bakışlarımı evimden ayırıp ona yönelttim. "seninkileri daha fazla bekletmeyelim." 

Kolumu omzuna atıp birlikte eve doğru ilerlerken, aslında burayı ne kadar özlediğimi yeni yeni fark ediyordum. 

-------

Olayların gelişmesine bir kaç bölüm daha var sanırım. O yüzden sabrediniz ve lütfen yorum yapınız :))


No Saben Nada De Nosotros // JortiniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin