Katsuki ve Izuku, her zamanki gibi birbirleri ile kavga ediyor, birbirlerine meydan okuyorlardı. En sonunda, ikisi de birbirine zarar veriyor, Shoto ise onlara pansuman yapıyordu.
"Sizin bu kavgalarınız yok mu? Sizi tanımasam birbirinden nefret ediyor derim!"
"Hayır!" dedi Izuku ve Katsuki aynı anda.
"Ben Deku'dan nefret etmiyorum. Onu dövmem, onu sevmediğim anlamına gelmez. Hem severim, hem döverim."
"Benim için de aynı şeyler geçerli."
Shoto, onların dedikleri bu şeylere karşı gülümsedi.
"Bunları duymam iyi oldu. Yoksa ben birbirinizden nefret ediyorsunuz sanacaktım."
"Hahaha, çok komik."
"Bence gayet komik!" Dedi Shoto alayla.
Yaralarını temizleyip bandaj ile sardı yaraların etrafını.
"Bu kaçıncı söyleyişim bilmiyorum, ama yeter. Şu kavgaları ve birbirinize zarar vermeyi bırakın."
"Bu kaçıncı söyleyişim bilmiyorum, bakarız."
Izuku bunları söyledikten sonra mutfağa geçti. Susamıştı.
"Ohhh, su gibisi yok!"
"Su gibisi olamaz zaten, Deku."
"Zuzu, bana da bir bardak su doldurur musun??" (Bu lakap bana çok tatlış bir lakap gibi geliyor.)
"Dolduruyorum, Sho-chan!"
"Bana da doldur, Deku."
"Ben su bekçisi miyim?"
Izuku, Shoto ve Katsuki'ye su doldururken Shoto'nun telefonu çaldı. Shoto telefonunu çantasından çıkarıp kimin aradığına baktı.
"Fuyumi♡"
"Ablam arıyor, ben açayım telefonu en iyisi."
Shoto telefonu açmak için başka bir odaya geçti. O sırada, Katsuki ve Izuku'nun gözü ise, Shoto'nun çantasından "GÜNLÜK" yazısı belli olan defterdeydi.
Olaylar hızlı mı gelişiyor ne?
Olsun, bu kitabıöyle uzun tutmayacağım zaten. Öylesineatıyorum. Çünkü bu shipi tatlı buluyorum.
Bir sonraki bölümdegörüşmeküzere!!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
