Minho'dan
Delimiyim ben?
Aptamıyım?
Ya da çevremdeki insanlar mı deli? Onlar mı aptal?Neden hepsi bana deliymişim gibi bakıyor? bu çok rahatsız edici.
İnsanlardan nefret ediyorum,
tüm insanlıktan.Bütün bunları düşünmekten kafayı yiyorum ama insanlara göre zaten çoktan kafayı yemişim ben.Ne yani nasıl 5 yaşındaki çocuk benden daha zeki olabilir?? O çocuktan daha zeki olduğuma yemin bile edebilirim.Sanırım aptal olan ben değilim onlar.Sanırım değil net onlar aptal.
Ablamın bana bıraktığı son ve tek hediye olan deftere bu düşündüğüm herşeyi yazdım.Sonrasında biraz gevrek yemek için mutfağa gittim,annem mutfakta değildi seslere bakıcak olursak sevgilisiyle konuşuyor gibi,annemi gerçekten anlayamıyorum babam ve ablamdan sonra nasıl bu kadar mutlu olabiliyor?
Nasıl babamın yerine başka bir adam koyabiliyor?
Bilmiyorum belki de sırf bu yüzden kadınlardan nefret ediyorum ablam hariç tabii. O diğer kadınlar gibi kalpsiz değil ya da annem gibi.Babam annemi ölümüne sevmişken annem babamın daha kırkı çıkmadan başka bir adamla flörtleşiyor.
Mutfağın tezgahından gevrek ve kaseyi aldım,sonra dolaptan sütü aldım ve masaya geçtim. Önce gevreği açıkcaktım ama bir türlü açılmadı,zorladım ve bu seferde patlayıp ortalığa saçıldı. Sinirlendim hemde çok sinirlendim,kaseyi elime alıp yere fırlattım sanki bi anlığına gözüm dönmüştü"noluyor bana?" "Neden böyle birşey yaptım?"Diye düşünürken annem yan odadan bağırarak yanıma geldi.
"Of Allah'ın cezası naptın buralara? Bıktım senden Minho keşke ablan yerine sen geberseydin! Beladan kurtulurdum.Temizle şimdi buraları çabuk"
Annem konuştukça gözüm sulanıyordu.Hayır ağlicam diye değil,ben ağlamam sinirim gözümden çıkıyor sadece.
Saçma ama öyle.
Çekmeceden bir çöp poşeti aldım ve yerdeki cam parçalarını toplamaya başladım,hem toplayıp hem de düşündüğüm için camlarla elimi kesmişim şimdi de her taraf kan olucak. En yakındaki bezi elime sardım. Sonrada topladığım çöplerle dışarı çıktım. En yakın arkadaşlarımdan biri olan Chan'ı aradım beni en iyi anlicak kişi o dur diye düşündüm."Efendim minho"
"Müsaitsen bizim parka gelirmisin?"
"Tamam geliyorum."
Chan'ı beklemek için bir banka oturdum. Elimin her yerinde derin çizikler vardı,acısını hissetmiyordum. "Belki de o kadar kötü olmamıştır" diye düşünürken Chan geldi. Elimi ona gostermicektim hemen endiseleneceğini biliyorum çünkü. Ama o çoktan görmüş olmalı.
"Minho ne yaptın yine?"
"Ne yapmışım?"
"Elinin halini görmüyomusun?"
"Abartılcak birşey değil"
"Lan kemiğin gözüküyo amına koyim nasıl değil ver şu elini"
Elimi Chan'a uzattım çantasından çıkardığı sıvı birşey ve pamukla nazik bir şekilde pansuman yapıyordu.
"Elini kımıldatma Changbin ve Seung'u aricam onlarda gelsinler."
Evet dercesine kafamı salladım. Gerçekten şaka gibi annemden görmem gereken sevgiyi Chan bana gösteriyordu.
Biraz bekledikten sonra diğerleri de geldi. Changbin hemen elime odaklandı. Şaşırdığını zannetmiyorum alışkın olmalı ama bana acıyor gibi bakıyordu.
"Neye bakıyon Bin?"
"Canın çok yanıyor mu Minho?"
"He o mu? yok hissetmiyorum bile"
Biz konuşurken Seungmin sonunda gözünü Chan'dan ayırıp bize odaklandı.
"Lan oraya naptın?"
Seungmin'e cevap vericekken annem aradı.
Telefonu açtım ve annemin bağırışlarını ve hakaretlerini duyunca telefonu kulağımdan çektim.Chan:kim o?
Annem.
Seungmin:olum madem kulağına koymuyosun hoparlöre al öyle konuş.
Peki.
Hoparlöre aldığımda annemin bağırma sesi daha çok kulağımı acıtmaya başladı. Annem "Aptal ben sana buraları temizle demedim mi? He? Her tarafı kirlettiğin yetmezmiş gibi bi de masaya kan damlatmışsın Allah senin belanı versin Minho" diye söyleniyordu. O sesleri duydukça elim ayağım titriyordu,başıma ağrılar giriyordu. Changbin beni anlamış olmalı ki annemin yüzüne telefonu kapattı.
Seungmin:neydi şimdi bu?
Chan:Minho iyimisin?
Changbin:Minho istersen bugün bizde kal he?
Onlar konuştukça daha çok daralıyordum. Nedenini bilmeden ayağı kalktım.
"Eve gitmeliyim saolun."
Arkamdan seslendiklerini duyuyordum ama net değil. Kafamın içinde annemin sesleri yankı yapıyordu,onun "aptal" "keşke sen geberseydin" gibi lafları kalbimi acıtıyordu. Çocuklara eve gideceğimi söylemiştim ama yapamazdım. O yüzden ablam ve babamın mezarlığına gidiyordum,yolda bulduğum papatyaları ablamın yanına götürmek için kopardım bir demet yapıp mezarlığa gittim.Sanırım bu sefer gerçekten ağlıyordum,kendi kendime "sen ağlamazsın Minho"desemde ağlıyordum işte. Ablamın ve babamın mezarları yanyanaydı. Daha yeni olduğu için mezar taşları bile yoktu. İkisinin de ortasına çömeldim.
"Abla ben aptalmıyım? Annem neden bana böyle davranıyor?"
Yutkundum. Konuşamıyordum. Konuşmaya çalışıyordum.
"Ben sizi gerçekten çok özledim hemde çok. Keşke yanımda olsanız size sarılsam. Söz baba bir daha senin parfümünü kullanmicam söz yeterki geri gelin size çok ihtiyacım var."
Daha fazlasını söylemeye gücüm yetmedi bir elimi babamın mezarlığına diğerini de ablamın mezarlığına koydum. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Aradan zamanlar geçti gözümdeki yaşlar kurumuştu ama yanaklarım hala ıslaktı mezarlıktaki ağaca yaslandım ve telefonumu açtım Changbin 22 kere beni aramıştı. Seungmin ve Chan ise 5'er kere arayıp bir sürü mesaj yazmışlardı.
Önce Changbin'i aradım. Aramamla açması bir oldu.
"Minho iyimisin? Ah benim hatam nasıl iyi olabilirsin ki? Nerdesin şuan?seni almaya geliyim."
"Mezarlıktayım ama gelmene gerek yok eve geçicem şimdi"
"Ah bu saatte mi? Minho eminmisin?"
"Evet Bin diğerlerinede iyi olduğumu söylermisin?"
"iyi peki söylerim"
"Saol"
Telefonu kapattım mezarları okşayıp ayağı kalktım. Eve gitmeliydim zaten saatte geç olmuş annem çoktan uyumuştur.
Eve geldim ve direk olarak odama geçtim. Pijamalarımı giyip yatağıma uzandım masamdaki ablamın fotoğrafına bakarak uyudum.
__________
Helloo galiba biraz fazla hüzünlü bir giriş oldu neyse buna alışmalıyız zaten
Minho'nun annesi için bolca küfür öğrenin lazım olabilir.Yazım hataları için kusura bakmayın.
Sizi seviyorum
💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
şemsiyenin altında-minsung
FanfictionAblasının ve babasının mezarlığının başında yağmurun altında ağlayan Minho. Onun çok ıslandığını görüp şemsiyesini onunla paylaşan Jisung'la tanışır.