Sabah kalktığımda Jisung hala uyuyordu. İzinlimiydi bilmiyorum ama zannetmiyorum. Geçen hafta cuma günü izinliydi. Bugün çarşamba.
"Sincap. Kalk hadi. Jisung! İzinlimisin sen?"
"Ah, başım çatlıyor."
"Jisung. Bebeğim bugün izinlimisin?"
"Hayır."
"Jisung geç kaldın o zaman kalk hadi!"
Jisung bi anda kalktı. Sonra ani bi şekilde kalktığı için tekrar yatağa düştü. Bense ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.
"Minho odadan çıkarmısın giyinmem gerek."
"Peki."
Odadan çıktım. Evi tam olarak bilmiyordum. Lavaboyu bulmak için tüm odaları gezmeye başladım. İlk oda misafir odasıydı. Sonrasında sanırım annesinin odasına denk gelmiştim. O odadan çıktıktan sonra 2 oda kalmıştı. Bana yakın olan odaya girdim. Oda Jisung'un küçüklük fotoğraflarıyla kaplıydı. Çoğunun yanında bir adam vardı. Babası olabilirdi. Gerçi ben ne annesini ne de babasını gördüm. Küçüklük fotoğraflarını daha yakından görmek için yakınlaştım. Çok mutlu gözüküyordu fotoğraflarda. Gözleri parlıyordu. Yan tarafta yatak vardı. Yatağın üstünde bir kaç erkek parfümü vardı. Komidinin üstünde ise bir telefon ve bir mektup vardı. Ben odadan çıkacakken Jisung odaya geldi.
"Napıyorsun burda Minho?"
"Şey Jisung ben lavaboyu arıyordum."
"Gördüğün gibi lavabo burda değil. Dışarı çıkarmısın?"
"Tamam Jisung. Çıkıyordum zaten."
Odadan çıktım. Jisung benden sonra odadan çıktı ve kapıyı sertçe kapattı. Sonrasında dış kapıyı açtı.
"Minho benim acilen gitmem gerekiyor. Sen kendin gidebilir misin?"
Evet dememi bile beklemeden evden çıktı. Bende onun arkasından çıktım. Kapıyı kapattı ve arabaya doğru yürüdü. Bense ters tarafa doğru gittim. Eve nasıl gideceğimi bilmiyordum. O yüzden Chan'ı beni gelip alması için aradım. Onu gelmesini beklerken bankların birine oturdum. Jisung neden bana böyle davrandı ki? Bu Jisung değildi. Jisung geç kalsa bile iş yerinden atılsa bile beni eve bırakabilirdi. Bana görüşürüz bile demedi. Sırf o odaya girdiğim için bu kadar tepki almam saçma. Bi 15 dakika sonra Chan geldi. Arabaya bindim. Ben biner binmez Chan arabayı sürmeye başladı.
"Jisung niye seni bırakmadı?"
"İşe geç kaldı."
"Anladım sen iyimisin peki? Durgun gözüküyorsun."
"Evet iyiyim. Seung kendine gelebildimi?"
"Hayır hala uyuyor."
"Changbin de uyuyordur o zaman."
"Hm hm."
Chan ile sessiz bir yolculuk yaptıktan sonra eve gelebilmiştik. Beni bıraktı sonrada gitti. Changbin'in Bana verdiği yedek anahtarla içeri girdim. Ji-woo abla evde değildi. Changbin uyuyordu. Bende kendi odama geçtim ve yatağıma uzandım.
(...)
Changbin'in sesini duyunca yataktan kalktım ve mutfağa indim.
"Lan umarım dün Jeongin'le sikişmemişimdir. Hiç birşey harırlamıyorum."
"Jeongin zar zor yürüyordu zaten. Sikişmeye hali yoktu."
"He iyi bari. Amına koyim yiyecek hiçbirşey yok burda ne yicez?"
"Restoranta falan gidelim."
"Olabilir. Chanları da ariyim de onlarda gelsin."
"Okeey ben hazırlanıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
şemsiyenin altında-minsung
FanfictionAblasının ve babasının mezarlığının başında yağmurun altında ağlayan Minho. Onun çok ıslandığını görüp şemsiyesini onunla paylaşan Jisung'la tanışır.