Kapıyı kapattı ve üstüme doğru yürümeye başladı.
.....
"Yoongi bu ne?" dedi telefonu bana doğru tutarak.
"Mesaj hocam." dedim gergin bir şekilde.
"Bu fotoğraftaki kişi sensin ve benim hakkında böyle düşüncelerin olduğunu bilmiyordum Yoongi. Ben senin sadece öğretmeninim başka bir şey değil."
Biraz sinirli bakıyordu sanki. Sinirli olunca da çok sexy görünüyordu.
"Ama hocam ne yapabilirim ben ergenim."dedim ağlamaklı bir ses tonuyla.
Bakışları biraz daha normalleşmişti.
"Tamam bu olanları unutucam Yoongi."
"Yani size fotoğraf yollamaya devam edebilirim?"
"Sınıfına geç Yoongi!"
Bağırdı gibi topuklarımı popoma vura vura ordan çıkıp sınıfa geçtim.
Tae bana dik dik bakıyordu.
"Eee öğretmenler odası fantazisi yaptınız mııı?"
"Yapıcaktık ta ben izin vermedim burda olmaz dedim." Namu kahkaha atmıştı "Hadi lan ordan o yüzden mi koşarak sınıfa geldin?" dedi.
"Off iyi tamam her şeyi anlatıcam. Şimdi Hoseok hoca aslında en başından beri benden hoşlanıyormuş bana dedi ki lütfen benimle sevgili ol ben de dedim ki.....
....
Namjoon ve Tae öğle arasına kadar nasıl reddedildiğimle ilgili benimle dalga geçmişti. Haşmetlimin dersinde ise sürekli sesli imalarda bulunmuşlardı.
Zil çaldığı gibi çantamı kapıp çıkışa doğru koşmaya başladım. Tae ile her gün yarış yapıyorduk ve kaybeden kazanana ve namuya dondurma ısmarlıyordu.
Tam çıkışa ulaşıcakken burnuma çarpan bir şey ile olduğum yerde kaldım. Bir kapı ile bakışıyordum ve kafamı aşağı çevirdiğimde daha yeni aldığım ayakkabıların kan olduğunu gördüm.
"Aman tanrım! Yoongi iyi misin? Çabuk gel." dedi kalın bir ses ve kolumdan çekiştirerek merdivenlerden indirmeye başladı.
Bu bölüm hiç içime sinmedi ama hadi bakalım
