kantou manji | 1

320 25 0
                                    

Mikey, sen ve Chris

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Mikey, sen ve Chris. Şu anda sadece siz vardınız.

Chris senin abindi, ve Mikey'in astlarından biriydi. Kantou Manji'yi kurduğunda onu takip eden Toman üyelerindendi..

Abin onu takip etmesine rağmen, sen üniversiteyi yurtdışında okumak için kaçmıştın. Mikey elbette seninle birlikte olmak istiyordu, sana ihtiyacı vardı. Karanlık ve kana bulanmış dünyasında, sen olmazsan ne yapardı?

Yurtta kimse kalmadığı için yurdun kapanmış, üniversitenin uzaktan eğitime geçmesi ise bunun sebebi olmuştu.

Mecburen, Tokyo'ya geri döndün. Sevgili abiciğinle yaşadığın eve.. Sadece iki kişi için oldukça büyük bir ev. Kantou Manji liderlerinin her gün evinizde takıldığını saymazsan.

Anahtarı delikten çıkarıp kapıyı yavaşça ittin. Korkuyordun, kalbin delicesine çarpıyordu.

"Umarım evde kimse yoktur." diye düşündün. Öyle de görünüyordu. Ses çıkarmadan merdivenleri çıktın, odana ilerledin.

Eşyalarını yerleştirmekle uğraşmak istemedin, bu evde vakit geçirmek tüylerini ürpertiyordu. Cüzdanını ve telefonunu alıp, büyük boy hoodie'nin kapşonunu geçirdin, dizinin bir karış üstünde kalan şortunu düzelttin. Kulaklıklarını da takıp Tokyo ile özlem gidermeye hazırlanırken sokakta motor sesleri yankılandı..

Birisi tam arkandaydı.

"Y/n? Ne zaman geldin..?"

Bu Chris'ti. Her şeyi başlatan, hayatını mahveden.

Kulaklığının tekini çıkardın.

"Yarım saat falan oldu."

Chris'e döndün ve onu inceledin. Değişmemişti, sadece biraz boyu uzamıştı ve vücudu oturmaya başlamıştı.

Motorundan indi ve sana sarıldı. Vücudun tepki veremedi, beklemiyordun.

"Chris? İyi misin?"

Chris'in sırıtışıyla beraber gözlerindeki yaşları gördün hafif geri çekildiğinde.

"Özledim sadece.."

"Evet patron, eminiz."

Chris ile birlikte evine gidip geri dönen astlardan biri Y/n'in geldiğini hemen Mikey'e rapor vermek için koşmuştu.

İki yıldır seni bekliyorlardı sonuçta..

Mikey hemen Chris'in çağırılmasını emretti, Chris'in evden apar topar çıkmasının sebebi buydu.

Kapıyı tıklayıp komut bekledi içeriye girmek için.

"Gel!"

Chris derin bir nefes aldı, Y/n'in geldiğini öğrenmiş olması onun sonuna bile sebep olabilirdi. Kapıyı açtığında beklemediği bir şeyle karşılaştı.

Mikey ona gülümsüyordu.

"Demek Y/n geri döndü, ha?"

Chris sadece başını sallayabildi, ne tepki vereceğini hala kestiremiyordu.

"Getir onu bana, Chris."

"Mikey-"

Mikey'in gülümsemesi soldu. Chris'in tonundaki tedirginlik onu rahatsız etmişti.

"Emin ol onu benim almamı istemezsin."

Ofisin kapısındaydın, tıpkı yaklaşık yarım saat önceki Chris gibi.

İçindeki tedirginlik seni yiyip bitiriyordu. Neden çağırmıştı Mikey seni? Öldürecek miydi? Yoksa seni esir tutmak için mi çağırmıştı?

Gergince kapıyı tıklattın.

"Gel."

Kapıyı açınca onu gördün. Vücudu hafif uzamış, yapılanmıştı. Saçları da aynı şekilde uzamıştı.. Yavaşça kapıyı eliyle ittin odaya adımlayınca.

"Y/n.."

Sesinde her zaman olan tatlılık, samimiyet yoktu. Soğuk, boğucu bir sesi vardı. Sen ise sesin titriyerek konuşmaya başladın.

"Manjiro.."

Mikey sana doğru adımladı ve sıkıca sarıldı. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu,    Mikey'in kafasını koyduğu boynunun ıslanmasından anlıyordun.

İçinin tekrar ona karşı olan duygularınla ısındığını hissettin. Elini Mikey'in saçlarına koymak için sırtından başlayarak kafasına kadar yavaşça okşadın.

"Mikey, her şey yolunda mı?"

Yavaşça Mikey'e doğru kafanı çevirdin. Mikey ise ona dönen senin kafana küçük bir öpücük bıraktı.

"Çok özledim.. Çok özledim! Lanet olsun, sakın bir daha beni bırakma."

Manjiro seni omuzlarından kavramış, kendine yaklaştırmıştı. Korkuyordun, bacaklarından kafana kadar titreyen gövden bunun kanıtıydı.

"Bağırmak istemedim. Anlıyorum seni ben,"

Kafanı kaldırıp gözlerinin içine baktın.

"incitmeyeceğim seni."

Titrediğini sonradan fark ettin, utançla yanakların pembeye döndü.

Manjiro ufak bir sırıtışla yüzüne eğildi, gözünün altındaki beni öptü.

"Ve?"

Tüm cesaretini toplayıp sorduğun soruyla Mikey'in kafası karışmışa benziyordu. Anlamaz şekilde sana baktı, sonra kafasında şimşekler çakmaya başladı.

"Sen istemediğin sürece hiçbir şeye zorlamayacağım."

Sözünü tutar mıydı emin değildin, ama şuan içinden geleni yaptın. Sıkıca sarıldın küçük bebeğine.

Sonuçta eskiden senin küçük bebeğindi.

"Sözlerimi tutarsam.."

Mikey kulağına fısıldadı, birkaç tutam saçını kulağının arkasına taradı.

"Beni eskisi gibi seveceksin. Değil mi,
Y/n?"

Hala seviyordun. Sonuçta giderken sevgiliydiniz, sadece uzaklaşmak istemiştin. Ama o havaalanına seni uğurlamaya gelmemişti. Ne kadar vedaları sevmediğini bilsen de, en azından son kez sarılmak istemiştin.

"Hala seviyorum seni, Mikey.. Birkaç hatalı davranışın yüzünden seni bırakamam, bırakmam."

Mikey senin doğru kişi olduğunun her zaman farkındaydı. Sana karşı takıntısının bu sözlerinden sonra bi basamak daha çıktığını fark etti.

Seni kalçalarının altından destekleyerek kaldırdı, düşmemek için kollarını onun boynuna sardın. Sen onun kucağındayken koltuğuna, tahtına oturdu.

Sana eskisi gibi baktığını fark ettin. Sen onu karanlık dürtülerinden, karanlık hayatından ve karanlık geçmişinden uzaklaştırıp sakinleştirebilecek tek kişiydin.

Yanaklarını kavradın, baş parmağınla gözlerindeki yaşları sildin. Hafif ona doğru eğilip dudağının kenarına bir öpücük bıraktın.

"Seni terk etmeme izin verme."

Manjiro Sano | Masterbook♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin