15. bölüm

212 18 44
                                    

Suga'dan:

Jimin'e telefonu kapattıktan sonra Soo-min'e sinirli şekilde bakıyordum. İçerdeki adamlar dışarı çıkmıştı ben ve o tek kalmıştık.

Jimin'e buraya gelmemesini söylemiştim. Ama beni dinlemeyeceğine dair adım kadar emindim. Umarım birileri onu durdurabilir. Yada fikrini değiştirip gelmez. Onun başına benim yüzümden birşey gelmesini istemiyordum. Ne olacaksa benim başıma gelebilirdi ama onun başına birşey gelmemeliydi. O şimdiye kadar hayatında karşılaşıp bu başına gelen şeyler için çok masumdu.

Bu dünyada onun başına gelen hiçbir kötü olayı haketmiyordu. Şimdi ise benim yüzümden başı belaya giricekti. Ve ben bunun olmasını istemiyordum. Durdurmak istesemde nafile hiçbir faydası yoktu. Hareket edemiyordum. Ayaklarımın ve kollarımın bağlı olduğu sandalyede hapis kalmıştım. Hayatta yapmak istediğim her şeyi herzaman yapabilen ben şuan yapamıyordum. Şuan yapmayı tek istediğim şeyi Jimin'i arayıp tekrardan ona gelmemesini söylemek istiyordum ama bunu yapabilecek hiçbir hareketi etkeni yerine getiremiyordum. Ne kadar hareket etmek istesemde edemiyordum. Bağırmak istiyordum, ağzımdaki bant bunu engelliyordu. Kolları ve ayakları bağlı, ağzında bant olup konuşma yetisi elinden alınan bir insan ne yapabilirdi ki? Hiçbir şey. Şuan bir ölü candan farkım yoktu.

Yine yapmak istediğim şeyler sadece keşke ile başlayan bir kaç  cümle olmuştu. Keşke şu ipler yok olsa da hareket edebilsem. Keşke şu bantlar olmasa da konuşabilsem. Keşke Soo-min'i hiç tanımasaydım. Keşke buraya düşüpte sevdiğimi tehlikeye atmasaydım. Yada en başta keşke araba ile sevdiğim adamı görmeye evine gitseydim.

Kim bilebilirdi ki? Hayatım boyunca kaçırılabileceğim hiç aklıma gelmemişti. Şuan bile inanamıyordum. Bana yıllar boyunca aşık olan platonik saplantılı kuzenim hatta kuzenim bile diyemeyeceğim bir kız yüzünden şuan sandalyede hapistim. Birazdan neler olacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu. İyi şeyler olmayacaktı bunu biliyordum. Ama kurtulmayı umuyordum. Sadece bir umut. Jimin'e birşey olmamasını da diliyordum. Ama buda sadece bir dilekti.

Onun sonunun benim yüzümden gelmesini istemiyordum...

Şuan ki ettiğim isteklerim arasında en çok yerine gelmesini istediğim şey buydu. Jimin'e benim yüzümden bir şey olmamalıydı. Bir süre sonra Soo-min bana bakarak ayaklanmıştı. Bağlı olduğum sandalyenin etrafında yürümeye başlamıştı. Ne diyecekti aceba çok merak ediyorum diye düşünürken birden konuşmaya başladı.

"Jimin birazdan kesinlikle burada olucak. Olacaklardan korkmuyor musun Yoongi?" Alaycı şekilde konuştu gülümsüyordu. Sinir şey diye iç geçirdim. Bu alaycı şekilde konuşması beni gerçekten çok sinir ediyordu. Birde 'birazdan burada olacaklardan korkmuyor musun?' diye soruyor. Cidden ağzımdaki konuşmamı engelleyen bant yüzünden sorduğun soruya nasıl cevap verebilirim.

Hayatımda korktuğum 3. Şey olabilir. 1.'si annemi kaybetmekti ve onu kaybettimde. 2.'si ise Jimin'i kaybetmekten korkuyordum. 3.'sü ise bu olacaklar kötü olabilecek olmasından korkuyordum. 1.'sini kaybetmiş olabilirdim ve bu benim için hiçte iyi olmamıştı. Yıkılış sebebimdi zor toparlanmıştım. 2.'sini kaybetmeye tahammülüm yoktu. 2.'sini de kaybedemezdim.

İnsanlar hep sana 'korkularınla yüzleş. Onlarla yüzleşmedikçe bir yere varamazsın' derler. Haklılardı ama bunu söyleyen kişiler yapmasını kolay sanıyorlardı. Yada öyle görüyorlardı. Söylerken belkide öyle sanmıyorlarda olabilirdi ama kolay bir şeymiş gibi söyledikleri için sana kolay olduğunu görüyorlar gibi geliyordu. Ve bunu birçok kişiden annemin ölümünden sonra duymuştum.

The End ~Yoonmin(Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin