5. Kor Bir Sarmaşık

9 2 0
                                    

     Bölüm şarkısı: Elena Ledda- Amargura 


     Pişmanlık, bir ateş gibi ilk önce yakar sonra kavururdu. Geriye derince izini bırakır, unutturmazdı. Büyük hatalar yaptırırdı. Geri dönülmezdi. 

     Saniyesinde oluşan pişmanlığım büyük hatalar yapmam için önemli bir adımdı. Yakıcıydı. Acı vericiydi. 

      Başımı geriye doğru yaslayıp gözlerimi kapattım. Ne kadar ağabeyimin benim hakkımdaki düşüncelerini kafama taksam takayım, değiştiremeyeceğimin farkındaydım. Bunları tekrar tekrar düşünerek sadece kendimi daha fazla yoracaktım. 

     "Eğer kendini iyi hissetmiyorsan hastaneye gidebiliriz." demişti endişeli ses. Bir an varlığını yanımda unutmuştum. 

     "Hayır, iyiyim. Sadece başım ağrıyor." Ellerimle önüme gelen saçlarımı geriye ittim. "Lütfen sadece eve bırak beni." 

     "Sen bilirsin." demiş ve daha bir şey söylemeden araba sürmeye devam etmişti. Kısa süren sessizliği bozan ise yine o olmuştu. 

     "Keşke eskisi gibi olabilseydik." Sakince söylediği kelimelerin altında görünmeyen büyük bir buzdağı vardı. "Keşke Melda ölmemiş olsaydı ve sen de o ölmeden önceki gibi neşeyle etrafta gezen Meltem olsaydın." 

     Son cümlesi fısıltı gibi çıkmıştı. Ancak ben oldukça net duymuştum. Onun yüzüme vurduğu ilk şey bu değildi elbette. Ablam öldükten sonra fark etmediğim bir gerçekti en son ne zaman güldüğüm. 

     "Keşke dediklerimiz maalesef geri gelmiyor." Sesim pürüzlü çıkmıştı. "Bu konuları açarak boş yere ne beni ne kendini yorma." 

     "Demekten alıkoyamıyor insan kendini." 

     Sinirlerime daha fazla hakim olamayarak güldüm. "Bugün eğer bu haldeysek senin yüzünden Çağan! Sen başlattın her şeyi farkında mısın?" Artık dayanamıyordum. Her defasında onlarca hatasını görmezden gelip eskisi gibi olmayı nasıl istiyordu? "Ablam ölmeden uzun bir süre önce gülmeyi unutturdun bana. Neyin keşkesi artık?" 

     Yolda olağan hızında giderken aniden dörtlüleri yaktı ve aracı sağ tarafa çekti ardından bana döndü. Ne olduğunu anlayamamıştım.

     "Kabul etmeseydin." Sesi hiç duymadığım kadar ifadesizdi. "Zorlamadın seni." 

     Hayretle ona baktım. "Bana başka seçenek bırakmamıştın ki sen." 

     Kafasını sağa sola sallayıp bana doğru en sonunda dönebilmişti. "En başından kabul ettin Meltem. En başından. Bunun hesabını sadece bana soramazsın. Sen de burada en büyük suçlusun." Çağan'ı çok iyi tanıyordum şu an sadece beni kızdırmak için bu şekilde davranıyordu. 

     "Her şeyin suçlusu sensin diyorsun ya bana, hayır Meltem. Ortada büyük suç varsa eğer bunun en büyük ortağı da sensin." 

     Kelimeler boğazımda düğümlendi. Sadece yüzüne bakabildim. Ne kendimi koruyabilmek için bir şey söyledim ne de o arabadan inip tepkimi gösterdim. Sadece oturdum ve ona bakakaldım. 

     O da benden yanıt beklemiyor olacak ki aracı tekrar çalıştırdı ve artan trafiğe karışarak eve doğru sürmeye başladı. 

     Çok sessizdi. İkimizden de ses çıkmıyordu artık. Hayatımızın dönüm noktası olan o gece eğer hiç yaşanmasaydı şu an ne halde olurduk bilmiyorum. 

     "Sevdiğin bir insan..." sesim oldukça halsizdi. "Karşına geçse ve yardıma ihtiyacı olduğunu söylese. Yardım etmez misin?" 

     Hiçbir şey söylemedi. Sadece beni dinledi, sesimin tonu ise gitgide yükseldi. "Ben sadece sana yardım ettim. O geceyi unutmak için her şeyi yaptım ama sen benim karşıma geçip o geceyi bana unutturmamak için her defasında bunu benim yüzüme çarptın!" O gece aklıma geldikçe aynı hisleri yaşıyordum. Midemi bulandırıyor ve başımı döndürüyordu. "Ben orada suç ortağı falan değildim. Sadece sevdiğini korumaya çalışan bir insandım, o kadar!" 

Ölüme Giden SessizlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin