- Sen Güneş Ben Ay -

17 2 15
                                    

Aynı göğün altında yan yana gelmeyi başarmış bedenlerimiz ve bir olmayı beceremeyen ruhlarımızın eseriydik biz.
Ne garip, artık aynı göğün altında olduğumuzdan bile şüpheliyim...

Bana acı verdiğini ve bu acıya rağmen beni hayatta tuttuğunu biliyorsun. Bu yüzden mi seni unutmama izin vermiyorsun? Biraz daha hayatta kalabileyim diye mi?
Her neyse!

O gün bana nergis vermiştin sevgilim, bedenlerimiz o zaman bir araya gelmişti. Ellerin ellerime değdiğinde yine o ilk günki kalp çarpıntısını iliklerime kadar hissetmiştim...

"Vien, sence Prens Jungkook ve Prenses Jiyoo'yu yakınlaştırmak için bir plan mı yapsak?"

Sesinde kaybolurken, bir yandan da ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum. Öncelikle onları yakınlaştırmadan bir araya getirmemiz gerekirdi ve sorun şu ki, bir arada olmaya katlanamayacak kadar sinir oluyorlardı birbirlerine. Buradaki tek sorun Prenses Jiyoo'nun dik başlı olması değildi elbette. Prens Jungkook'un bütün dünya benim etrafımda dönüyor tavırları ikili ilişkilerini katlanılmaz kılıyordu.

Taehyung elimdeki ibriği alıp yanına koyduğunda dikkatimi suladığım çiçeklerden tekrar ona vermiştim.

"Sana söylüyorum Vien! Güney Krallığı'nın gelecek kraliçesi Prenses Sun Hee olmamalı."
İkinci cümlesi duyulmasın diye hafiften bana eğilip kısık bir sesle söylemişti. Evet, etkilenmem için yeterliydi...

"Onlar birbirine karşı bir şey hissetmezken ne yapabiliriz ki Taehyung?" Bir süre sessizlik oluştu.
"

Yine de biliyorsun, bir kaç ay sonra Prens Jungkook'un eş seçmesi gerekecek ve bu kişi Prenses Sun Hee olursa bu saray çekilmez bir hal alacak. Onun sesi gerçekten kulak tırmalıyor..."

"Doğu Prensesi Areum'u da seçebilir. Neden bu ihtimali değerlendirmediğini anlamıyorum." Hayır dercesine sallayıp konuşmaya başladı.

"Onlar kardeş gibi büyüdüler, ikisini evli düşünemiyorum."


Ona prens ve prensesi nasıl yakınlaştıracağımızı sorduğumda gözlerinin parladığına şahit olmuştum. Ah be adam! Sana olan sevgim göğsümde bir çiçek bahçesi oluşturuyor sanki. En ufak hareketinde bu bahçedeki kelebekleri coşturuyor...

"Hyunglara sorduğumda onları sık sık bir araya getirmemi söylediler. Hatta Jin Hyung birlikte akşam yemeği yerlerse kesinlikle aşık olacaklarını söyledi." Hyung dediği kişiler krallığın üst makamlarındaki insanlardı ve onların birbirine karşı olan samimiyeti burada bulunduğumuz her gün beni daha da şaşırtıyordu.

"Sadece bir akşam yemeği yeterli miymiş?"

"Sanmıyorum, bence..." etrafa göz gezdirip bir çiçek kopardı. Bana uzattığında bir an elim ayağıma dolaşmıştı. Titreyen elimi fark etmemesi için dualar ederek almıştım çiçeği. Soğuk ellerine temas ettiğimde tüm bedenimi bir ürperti sarmıştı...

"Bunun gibi ufak hediyeleri kadınlar sever öyle değil mi? Prensim kesinlikle prensese bir de hediye almalı."

Sadece ufak hediyeler değil Taehyung, seni de sever kadınlar. Öyle ki gülüşünü, sesini, nahif  sözlerini severler...

✿∘⁠˚⁠˳⁠° Sąkurą - thv °˳⁠˚⁠∘⁠✿Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin