Annemin beni buraya babamın tonlarca paralar ve paket paket uyuşturucular karşılığında bıraktığı gün, yüksek dozda uyuşturucu içip annemle kavgalarında yüksek dozda uyuşturucu içtiği pislik aklıyla annemi üç yerinden bıçaklıyarak öldürmüştü.
Sorun yok anne, her gün gökyüzüne bakıp verdiğim sözü on altıncı ölüm yıl dönümünde tekrardan veriyorum.
Yedi yaşımdan beri cehennemim olan evde, huzurlu olamadığım gibi on altı yıldır burayı cehenneme çevireceğim. Huzurla doldurmayacağım ve yüz kırk altı günün sonunda burada nefes alan bir kişi bile bırakmayacağıma söz veriyorum.
Ve anne biliyormusun? İki tane kız kardeşim oldu. Cehenneme çevireceğime ant içtiğim bu lanet yerde sadece kendim için değil artık onlar içinde savaşacağım.
🎭
Gece yarısından beri sayamadağım sigaramıda doldurduğum küllükte söndürdüm. Saat sabah 5'di bugün Deitylerle iki gün sonra maçımız vardı sabahın ayazı tüylerimi ürpertiyordu, balkondan çıkıp dolabıma adımladım.
Uykusuzdum ama sorunda değildi üzerime sporcu atletimi ve taytımı giyip, maskemi yüzüme taktım. Saçlarımı tepeden sıkı bir at kuyruğu yapıp, kapımın önünde beyaz spor ayakkabılarımıda giyip odamdan çıktım.
Larinlerin odalarına indim. İlk önce Misanın kapısını iki kere tıklattım, bir kaç dakika sonra uykulu gözlerle maskesinin altından bana bakan Misa ile karşılaştım. Üzerinde şort ve askılı açık mavi pijamaları vardı, kapıyı elimle ittirip içeri adımladım.
Esneyerek "Sanada günaydın." Demesiyle şuanki haline gülemeden duramadım. "Günaydın, ajanlarımızla çalışmayacağımız için bu rolu üstlenip bizi hazırlamak için geldim." Tabiki kurduğum uzun cümleyi uyku sersemi idrak edememiş yüzüme bakıyordu.
"Maç diyorum Misa kalk ve kendine gel yarım saat sonra Larin ile arka bahçedeki ringde olun." Cümlemi bitirip ayaklandım. Arka bahçede hala ikisini bekliyordum Misanın odasından otuz üç dakika önce çıkmıştım ama hala ortalıklarda yoklardı.
Daha fazla dayanamayıp telefonumdan Misanın numarasını arıyordum ki arkamdaki adım seslerini duymamla arkamı döndüm. Deity elleri gri eşofmanının ceplerinde, üstü çıplak suratında hiç eksik olmayan gülüşüyle yanıma yaklaşıyordu.
Elini kaldırıp işaret ve orta parmağını anlına koyup selam verdi. Oturduğum bankın sırt koyduğumuz yerine oturup yüzünü bana döndü. "Drew ile çalışmayı reddetmeni cümleden ibaret sanıyordum ama senin gerçektende çılgın bir aklın varmış."
Cebinde oturduğu için biraz dışarı çıkmış sigara paketine kaydı gözüm. Sırıttım. "Biliyor musun? Birtek çılgınlığım bu yönde değil." Cümlemin başında elimi bacağının üstünden sürterek biraz bol eşofman olmasına rağmen belirgin erkekliğindende sürterek sol cebine uzanıp paketi çıkardım.
Dahada koyulaşmış gözleri gözlerimde gezindi, adem elması yavaş ve ağır hareletlerle aşağıya inip tekrar eski yerine çıktı. "Çılgınlıkların çılgınlıklarımın arasında Sasha. Ve eminimki ikimizde zevkten konuşamayacağımız türden."
Göz kırpıp karşıya baktı sonra ayaklanıp uzaklaştı. Arkasından bakarken yanından geçen Larin ve Misaya odaklandım. Elimde tuttuğum paketinden bir dal çıkardım ve arkasından bağırdım duyması için.
"Alın kızlar beleş paket buldum." Omzunun üzerinden bakıp güldü ve uzaklaştı. Larin paketten uzanıp sigara yaktı "Neydi bu şimdi? Neden sürekli yanyanasınız siz?" Sorularını cevapsız bırakıp sigara yakıp bir duman çektim.
Arka cebimden telefonumu çıkarıp saate baktım 12:10 yarım sigaramı söndürdüm, "Gidip hazırlanın ringte buluşalım" Larin ve Misa oturduğu yerden kalktılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhların Vurgunu
Jugendliteraturİki çetenin dünyadaki kendi kurallarıyla oynadığı vurgunların hız kesmediği hayatları son vurguna kadar hiç böylealt üst olmamıştı. Evet kanlı dehşet cinayetlerle dolu bir hikaye... +18..