Büyük bir alışveriş merkezinin önündeydik. Ceyda ve Berk en önde kol kola girmiş yürüyorlardı. Aptal Bartu ise benim biraz önümde yürüyordu. Ben de en arkada onlara yetişmeye çalışıyordum. Daha doğrusu yetişemiyordum.
İçeri girdiğimizde bir çok mağaza vardı. Ceyda ve Berk ise ortadan kaybolmuştu. Bartu ise hâlâ en önde yürüyor beni beklemeyi bile düşünmüyordu.
"Sana birkaç parça kıyafet bakalım daha sonra nikah dairesine gideriz."
Bunları söylerken ben de adımlarımı hızlandırıp yanında yürümeye başladım.
Çok pahalı kıyafetlerin olacağını düşündüğüm mağazanın önündeydik. Bartu beklemeden içeri girdi ve ben de çok oyalanmadan peşinden gittim. Bartu benim için elbise bakıyordu inanılmaz bir olaydı.
"Eflal bu sana çok yakışır bence."
Bir gösterdiği elbiseye bir de Bartu'ya bakıyordum.
"Bu mu sence aşırı zevksizsin."
"Şaka yaptık be sen de hemen ciddiye alıyorsun."
Duymamazlıktan gelerek birkaç parça elbise ile kabine girdim. Bartu ise kabinin önünde beni bekliyordu. Zaten kabinin kilidi bozuktu ve kıyafeti denerken aşırı stres oluyordum. Tüm bu stres sonucunda mükemmel siyah saten bir elbiseyle kabinin içindeki aynadan kendime alıcı gözle baktım.
"Eflal taş gibi kızsın he!"
Elbisenin kısalığı pek sorun değil gibiydi. Kabinin kapısını açıp dışarı çıktım. Bartu telefona bakıyordu. Kafasını kaldırıp bana bakınca yutkundu.
"Eflal bunu giyemezsin."
"O nedenmiş?"
"Fazla kısa ve hiç yakışmamış."
"Hayır gayet güzel ben çok sevdim. Senin sevip sevmemen umurumda değil."
"Baya baya giyiceksin bunu yani. Hayır, izin vermiyorum."
"Sen kim oluyorsun pardon?"
"Muhtemelen 2 saat içinde resmi olarak kocan oluyorum Eflal Hanım."
Duymamazlıktan gelerek kabine tekrar girdim. Koyu kırmızı olan bir elbiseyi deneyecektim. Boydan ve fazla uzun olan yırtmacı elbiseyi olması gerektiğinden daha güzel gösteriyordu.
Tam elbiseyi giymiş fermuarını çekmem gerekirken kolumun fermuara yetişmediğini fark etmemle biraz panik olmuştum. Bartu'dan yardım istesem olur muydu acaba?
"Bartu? Orada mısın?"
"Evet."
"Bir çalışanı çağırır mısın acaba?"
"Neden?"
"Elbisenin fermuarını çekemiyorum da."
"Ben ne güne duruyorum Eflal?"