bölüm 4, i look for every night

159 33 0
                                    

♡♡♡


Yemeğini yer yemez kendini bahçeye atmıştı Prens Jisung. Bahçede biraz oyalanmış, temiz havayı içine çekmişti. Çimenlerin ayağında ezilme seslerini ve kuşların cıvıltıları eşliğinde birkaç gün önce yaşanan, Jisung'un kalbinin pır pır attığı o günü düşünüyordu. Dediği gibi yemekten sonra buluşmuşlardı. Sohbet etmişlerdi ve Prens Jisung o kadar mutlu ve huzurlu hissediyordu ki bu elbette yüzünden çok güzel bir şekilde anlaşılıyordu. Yüzü gülüyordu, bahçeyi turlarken arada aptal aptal gülümsüyordu.

Saray hakkında biraz dedikodu yapmışlardı, tabi Minho başta çekinse de elbette Jisung ona ayrı bir yaklaşım sergilemişti. Sonra konu yavaş yavaş birbirlerini tanımaya gelmişti, bu akıllarında yoktu elbette fakat konu konuyu açınca daha yakın olmuşlardı. İşte Prens Jisung tam da bu yüzden çok mutluydu. Adım adım daha da yakın oluyorlardı, tam da istediği şekilde.

Minho'yu seviyordu, Minho'yu istiyordu, Minho'yu hayatının her anında istiyordu ve bu yavaş yavaş oluyordu. Minho kendini geri çekmiyordu. Akışına bırakıyordu, karşısındaki kişi prens diye diğerleri gibi davranmıyordu. Elbette saygı duyuyordu ama adım atmaktan da çekinmiyordu.

O günden sonra daha da yakınlaşmışlardı. Çoğu zaman kendini odasına kapatan Prens Jisung, sırf Minho ile karşılaşabilmek için onun saatlerine göre hareket ediyor, kazara karşılaşmışlar gibi şaşırıyor ve zamanları az da olsa konuşma fırsatı yaratıyordu. Minho elbette bu küçük oyunu fark ediyordu, Jisung'un şaşırmasıyla o da şaşırıyor ve bu kazara karşılaşmalarına ortak oluyordu.

Şimdiyse Minho'yu düşüne düşüne bahçede dolaşıyordu Prens Jisung. Bu tatlı anları düşünüyor, bunun devam etmesini, sürmesini istiyordu. Bazen, sadece bir rüyada olduğunu düşünüyor ve ansızın bu güzel rüyasından uyananacağını hissediyordu.

Biraz daha bahçede durduktan sonra sıkıldığını hissederek saraya doğru ilerlemeye başladı. Odasına geçip biraz dinlenmek istiyordu. Bunun için de en etkili yol kitap okumaktı, kitap okurken hayattan soyutlaşıyordu ve bunu seviyordu Jisung. Odasına geçmeden önce güzel bir kitap seçmek için kütüphaneye uğramalıydı. Bu yüzden de adımlarını kütüphaneye çevirdi ve hemen sarayın giriş katında olan odanın kapısını açtı.

Kapıdan içeriye girer girmez ilk olarak pencerelerden içeri doğru süzülen güneş gözlerini almıştı. Ellerini güneşten korunmak için yüzüne doğru siper ederek ilerledi sessiz odada. Vakit kaybetmeden kendini rafların arasına attı sonra, ellerini yüzünden çekerek raflarda gezdirmeye başladı. Büyük ve sessiz odada aradığını bulmaya çalıştı, kitaplara göz gezdirdi ve kendini adeta kaybetti. Ancak bu, hemen ilerideki belli belirsiz silüeti görmezden gelememişti. Orada birisi vardı, odada Jisung'dan başka birisi vardı ve Prens Jisung rafların arasında gezinirken direkt olarak dikkatini çekmişti bu kişi.

Rafların arasında ilerlemeye başladı sessizce. Biraz daha yakınına gelmek, kim olduğunu görmek istedi. Elleriyle rafların üzerinden geçerken gözleriyle de oradaki kişiyi takip ediyordu. Görebileceği konuma gelince olduğu yerde durdu Jisung. Gözlerini kısarak oraya doğru baktı. Bu Minho'ydu. Rahatlama ve de tatmin olmuş bir şekilde nefes alarak ona doğru adım atmayı düşündü. Ama biraz daha bakınca olduğu yerde mıhlanmıştı resmen.

Minho gözlük takıyordu. Minho kitap okurken gözlük takıyordu. Elleri bir an için titremeye başlayınca raflara daha sıkı tutundu. Gözleri kocaman açılmış, ona doğru aç kurtlar gibi bakıyordu şu an. Şaşırmıştı evet, ama olası bir durumdu. Kendisi de hemen hemen kitap okurken gözlük kullanırdı ama Minho başkaydı. Minho gözlük takamazdı, zaten yakışıklı olan adam şimdi daha fazla çekici görünüyordu ve Jisung'un eli ayağı dolaşmıştı.

royal's pearl || minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin