08.08.21"Gel gel, biraz daha. Tamamdır!" Taehyung arabayı verdiği direktiflerle kusursuz bir şekilde yerleştiren Jungkook'un ona yaklaşmasıyla gülümsedi kocaman. Çok heyecanlıydı çünkü. Siyah range roverın geniş bagajını açtılar. "Bakalım, bakalım. Sen şu eşyaları aşağı indir ben örtüleri halledeyim." dedi Jungkook Taehyung'a. Sahile gelmişlerdi, saat neredeyse gece yarısı olmak üzereydi. Denizin sesi ve kokusuyla beraber ayın eşsiz manzarasını izleyerek içeceklerdi.
Aslında ilk başta açık hava sinemasına gideceklerdi fakat Taehyung'un tavsiyesiyle bunun daha iyi olduğuna karar vermişlerdi.
"Tamamdır, içeri geç yastıkları ayarla sen. Geliyorum." diyerek arabanın ön tarafına geçti Jungkook. Taehyung da onun dediğini yaparak geniş bagajın neredeyse her yerini getirdikleri yastıklarla doldurdu. "Jungkook, çilekler ön tarafta kaldı getirir misin?" Şarap şişelerini de hazır duruma getirdikten sonra arabayı dolduran hafif müzik sesinden sonra Jungkook da gelmişti. "Üşüyor musun?" diye sordu burnu kızarmış Taehyung'a bakarak. Kafasını sallayarak onu reddetti Taehyung, çoktan çileklerine gömülmüştü. "Off çok güzel ağlayacağım- Jungkook bırak şunu ne güzel çilek var burada." Yediği çileğe methiyeler düzerken Jungkook'un dudaklarının arasında yer edinmiş sigaraya isyan etti. Jungkook ona kıkırdayarak karşılık verdi. "Seni yerken izlemek yemişim gibi hissettiriyor zaten." Taehyung kaşlarını kaldırarak baktı Jungkook'a 'kesin öyledir' tarzı mırıldanmalarıyla üzerindeki ince tişörte sarıldı. "Biraz üşümüşüm ben ya..."
Jungkook dudaklarının arasındaki sigaradan çektiği nefesi Taehyung'un yüzüne karşı verdi. Taehyung ağzındaki çileği çiğnemeyi unutmuşken seslice yutkunduğunda boğazına kaçan parçayla sesli öksürük krizine girdi. Jungkook bu hâline kahkaha atarken arkaya uzanıp aldığı hırkayı omuzlarına koydu.
"Napıyorsun ya..." diye mırıldandı Taehyung öksürmekten içine kaçan sesiyle. "Ne yapıyormuşum bebeğim?" diyerek karşılık veren Jungkook'un omzuna vurdu hafifçe. "Sus, sigarayı sevmiyorum. Gelmişsin yüzüme-" Jungkook mızmızlanan oğlanın ağzına çileklerden birini zorla koyunca kocaman gözleriyle ona bakıp göz devirdi Taehyung.
....
"Hayır Jeon, hiç de öyle olmadı tamam mı?" dedim neyden bahsettiğimizi anında unuturken. Çok içmiş sayılmazdım ama dayanıklı olmadığım için çakır keyiftim. Baldırlarında yattığım Jungkook ise ben kadar olmasa da çakırdı. "Tamam Taehyung öyle olmadı aşkım, sen haklısın." Kaçıncıyı içtiğini unuttuğum sigarasından bir nefes daha çekip ellerini saçlarıma daldırdı. "Çilek yer misin bir kere?" dedim yukarıdan bakan yüzüyle göz göze gelirken. Kıstığı gözleriyle burnundan güler gibi ses çıkardı. "Sen sigara içer misin bir kere?" demesiyle doğruldum hışımla yattığım yerden. Yüzümü yüzüne yaklaştırıp hesap sorar gibi parmağımı kaldırdım, "Ben sigara sevmiyorum tamam mı? Ama sen çilek seviyorsun."
"Kim demiş seviyorum diye? Hiç sevmiyorum." Gözlerimi açtım inanamaz bir şekilde, daha geçen gün yaptığım çilekli pastanın yarısını yemişti. "Yalancı. Sus yiyeceksin." Çoktan yarılanmış çileklerden bir tane alıp baldırlarına yerleştim. Bir eli belime giderken diğer elindeki sigarası vardı. "Yiyeceksin." diyip dudaklarına dayadığım çileği gülerek redderken ısrar etmemle bileğimden tutup benim ağzıma sokması bir oldu.
Hemen sonrasında sigarasından çektiği dumanı vermeden dudaklarıma kapanması da bir anda oldu. Ellerimin altındaki pazularını sıkarken sigarayla karışmış çileğin tadının damağıma yayılmasına izin verdim. Jungkook'un dudakları dudaklarımın üzerinde dinleniyordu. Hareket etmiyordu, ben de etmiyordum.
Ama nasıl zor...
Bu anın hiç bitmemesini dilerken dudaklarını çekip anlıma, gözlerime ve dudağımın kenarına buseler kondurdu acele etmeden. Ağzımdaki çileği derin bir yutkunuşla gönderdiğimde göz göze geldik. Hiçbir şey söylemedi. Ben de söylemedim.
Hâlâ kucağında duran bedenimin belinden tutarak arkama doğru uzanarak bagajın kapanmasını sağladı. Hemen sonrasında ikimizi de yastıkların üzerine yatırdı.
Sıcaklığına itiraz edecek hâlde olmadığımdan göğsüne sığındım olabildiğince. Bedenimi saran ellerinden biri saçımı okşarken birkaç dakika önce yaşanılanları dahi düşünemeden uykunun kollarına bıraktım kendimi.
.
.
.taste like you.