8

140 28 43
                                    

Jungkook: Olmaz Yoon. Asla

Yoongi: Ama Kook kaybedersem istediğini yapacağım dedin lütfen. Çok istiyorum.

Jungkook: Yoon üzgünüm ama gerçekten olmaz. İmkansız.

Yoongi: Çok özledim Kook. Gerçekten artık dayanamıyorum. İhtiyacım var anlasana.

Jungkook: Namjoon hyungu biliyorsun.

Yoongi: Onları çok özledim. Artık dayanamıyorum. Ailemi görmek istiyorum. Hem uzaktan zaten. Yanlarına gitmeyeceğim ki. Kimse de görmez beni. Çok dikkatli oluruz.

Jungkook: Dışarı çıkman tehlikeli

Yoongi: 1 aydır bu evden bir adım bile dışarı çıkmadım. Yapma lütfen. Sadece 1 saat.

Jungkook: Tamam. Ama çok dikkatli olacağız. Ve kimsenin haberi olmaması gerek.

Yoongi: Merak etme. Sen çok iyi birisin. Sağol sağol.

Odama koşup heyecanımı bastırmaya çalışırken üzerimi değiştirdim. Kapüşonlu sweatshirt giyinip şapka taktım ve birde maske. Tanınmamak için gayet ideal kombin oluşturmuştum. Uzayan saçlarım da neredeyse gözümün önünü kapattığı için hiçbir sorun olmayacağına emindim. Jungkook ile dikkat çekmeden arka kapıdan çıkmış ve onun arabasına binmiştik. Şimdi ise aylardır özlem duyduğum insanları görmeye gidiyorduk. Uzaktan olsa da.

Jungkook: Pekala kendini kaybedip sözümden çıkmak yok. Uzaktan sadece kısıtlı bir süre. Dikkat çekmeden.

Yoongi: Merak etme sen ne dersen o. Teşekkür ederim Jungkook.

Bir süreliğine yüzüme bakıp gülümsedikten sonra tekrar yola odaklandı. Onunla arkadaş olduğum için çok şanslıydım.

Yol boyu sesli bir şekilde atan kalbim büyüdüğüm sokaklara girdiğimizde sanki mümkünmüş gibi daha hızlı atmaya başladı. Garip geliyordu. Sanki bir yıldır değilde bir kaç gündür yoktum hepsi buydu. Hiçbir şey değişmemiş gibiydi.

Jungkook: Arabayı burada bırakalım.

İleride gözüken evimiz ile gözlerim dolmuştu bile. Nasıl da koşarak oraya gitmeyi ard arda kapıya vurup anne ve babama sarılmayı istiyordum. Ama yapamıyordum. Herşey engel oluyordu.

Jungkook: Birazcık yaklaşabiliriz.

Arabadan inip yavaşça eve yaklaştık. Bahçe duvarının yan tarafında dikkat çekmeyecek şekilde durduk. Ellerimi duvara dayayıp parmak uçlarımda bahçenin içini taramaya başladım. İlk dikkatimi çeken şey beyaz güller oldu. Neredeyse bahçenin yarısı beyaz güller ile kaplıydı. Önceden böyle değildi. Ailem benim öldüğümü öğrendikten sonra dikmiş olmalıydılar. Çünkü benim en sevdiğim çiçek türü beyaz güllerdi.

Güllerden dikkatimi çekip ileriye odaklandığım da bir anlık nefesimin kesildiğini hissetmiştim. Anne ve babam sandalyelerde oturmuş muhabbet ediyorlardı. Yanaklarımdaki ıslaklık maskeye bulaşmışken ben simsiyah olan saçlarının beyaza dönmüş ve neredeyse 1 senede 10 yaş yaşlanmış olan anne ve babama bakmakla meşguldüm. İkisi de son bıraktığım hallerinden çok değişmişlerdi. Yüzlerinde ki tek duygu kederdi. Benim yüzümden bu haldelerdi.

Jungkook: yoon iyi misin?

Yoongi: bunların bütün sorumlusu benim.

Beni kendine çekip sarıldığında ağlamam şiddetlendi. Onlar yakınımdalar. Buralardalar Ama ben uzak durmak zorundayım. Bu acımasızca.

Jungkook: senin hiçbir suçun yok ki. bak bana. kendine bu kadar yüklenme. artık gitmeliyiz.

Yoongi: bir kaç dakika daha lütfen. kook yalvarırım.

Pes EtmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin