Yoongi: Taehyung lütfen acele et
Taehyung: Yoongi sakin olur musun. Jimin'e bir şey olmayacak.
Yoongi: Lütfen olmasın. Benim yüzümden ona bir şey olmasın.
Hoseok: Korkma Yoongi. Jungkook önden gitti bizden önce yetişir zaten. Bir şey yapamazlar ona. Ayrıca senin yüzünden değil. Suçlama kendini
Yoongi: Nasıl olabilir hyung? Nasıl eve saldırabilirler
Hoseok: Bilmiyorum. Ama her kimse bedelini ağır ödeyecek
Taehyung elinden geldiğince hızlı gitmeye çalışırken Jimin'e bir şey olmaması için binlerce dua ettim. Umarım ona bir şey olmadan yetişiriz. Ya da Jungkook zamanında orada olur
Telefonda Jimin'in başının belada olduğunu duyar duymaz dinlemeden kendi arabasına binip gazlayıp uzaklaşmıştı. Umarım yetişir.
Jungkook'tan;
Arabayı son sürat eve sürerken aklımda sadece Jimin'e zarar gelmemesi gerektiği vardı. Ona zarar gelirse suçlusu benmişim gibi kendimi affetmeyecek gibi hissediyorum. Ona bir şey olmamalı. Hiçbir suçu yok. Karanlığımıza çektiğimiz birinin daha hayatı bizim yüzümüzden son bulmamalı. Jimin bunları haketmiyor.
Hem ona değer verdiğimi, onunla vakit geçirmeden keyif aldığımı daha yeni anlamışken bu düşünce daha da ağır geliyor.
Her zaman böyle olması mı gerekiyor. Yani birine değer verdiğimiz an ona zarar gelmesi mi gerekiyor. Neyiz biz lanetli falan mı? Namjoon hyung ve babası Bay Kim her birimizi resmen ölümden kurtarıp bir araya getirdiği zamandan beri hep böyle. Biz 5 adam. Ne zaman hayatımıza birini almaya çalışsak hep sonu kötü bitiyor. Hayat bizimle dalga geçer gibi. Birini çok sevip değer verdiğimiz an kötü haberini yüzümüze çarpıyor. Bu yüzden çoğumuz duygusuz oldukta denebilir. İnsan tüm duyguları iliklerine kadar yaşayıp gördükten sonra yavaş yavaş kaybediyor. Namjoon hyungun veya Taehyung'un bu hale gelmesi şaşırtıcı değil. Diğerleri de öyle...
Defalarca yara aldık. Defalarca sevdiklerimizi kaybettik. Bu hayattan bu karanlık işlerden kurtulmaya çalıştık. Başaramadık. Her seferinde yılmayıp yaşamaya mücadele etmeye devam ettik. Hala da ediyoruz. Çünkü hayat bizimle uğraşmaya ant içmiş gibi. Mutlu olmamızı birilerini sevip her birimizin küçük karanlık dünyasını renklendirmesine asla izin vermiyor. Bu sebepten kimseyi hayatımıza almamaya çalışıyoruz. Bu yüzden Namjoon hyung kendini bizden bile uzak tutuyor. Bu yüzden Jin Hyung yıllardır aşık olduğu kadından ayrıldı. Bu yüzden Hoseok hyung ailesini neredeyse 10 yıldır görmedi hatta aramadı. Bu yüzden Taehyung duygusuz birine dönüşüp herkesten nefret etti. Ve ben bu yüzden arkadaşlarımdan etrafımdaki herkesten uzaklaşıp kendimi unutturdum. Bu yaşıma kadar kimseye karşı sevgi beslememek için uğraştım. Aşk ne demek hiç merak etmedim. Hiç bu duyguyu yaşamadım. Kalbimde tek bir kıpırtı bile yaşamadım.
Taki Yoongi'i bulana kadar. Onu gördüğüm ilk andan beri tüm yaşam kurallarımı yıkmış gibi hissettim. Kalbim hızlı çarpmaya yeniden yaşamın zevkli tadını tatmama sebep oldu. Farkındayım şuan da en yakın arkadaşımın hatta kardeşimin sevgilisi olan çocuktan bahsediyorum. Yoongiden. Ama ne yapabilirim ki elimde değil. Ona bir anda istemeden çok fazla değer vermeye başladım. Herşeyin önceliğini o yaptım. Resmen hayatımın merkezinde o varmış gibiydi. Asla Taehyung'a olan bakışlarına veya Taehyung'un ona olan bakışlarına dikkat bile etmedim. Taehyung ondan nefret ettiğini sayıklayıp duruken ihtimal bile vermedim. Yoongi ile birlikte olabileceğime o kadar çok inandım. Yoongi'nin Taehyung'dan hoşlandığını duyana denk.
İşte tam o anda tıpkı bugün hissettiğim gibi hissettim. Tam ömrüm boyunca aşk denen duyguyu ilk defa tatmışken hayat yüzüme gerçeği tokat gibi çarptı. Sevdiğim çocuk benden değil Taehyung'dan, can kardeşimden hoşlanıyordu. Ve Taehyung'da ondan. Bu durumda fazlalık olan kişi ben oldum. Nasıl bu konuda mutlu olacağıma kandığımı anlayamadım.