(Önceki Bölümden Kesit)
"Hadi baba hadi. Çok heyecanlıyım." minik eliyle babasının işaret parmağını çekiştriyordu. O sırada tekrar telefonu çaldı Jisung'un. Arayanın San olduğunu görünce önemlidir diye açtı. Bir yanda da parmağını çekiştiren Jungwon'u takip ediyordu.
Bir anda dikkati dağılıp bir bedene sertçe çarptı. Çarptığı beden geriye doğru düşerken telefonu elinden kaydı ve önündeki bedenin beline sarıldı. Belinden tutup sertçe kendine çektiğinde karşısındaki çocuğun turuncu tutamları burnunun üstüne geldi. Gelen bebeksi kokuyla istemsizce gözleri kapandı.
Hayatında duyduğu en güzel kokuyu belki de...
(Kesit Sonu)
Jisung kahveleriyle dalıp gittiği ela gözlerden zorlukla çekti bakışlarını.
"Ç-Çok özür dilerim. Bir anda fark edemedim, iyi misiniz?"
Minho, karşısındaki jilet gibi takım elbise, yana özenle yatırılmış saçlar, keskin yüz hatları ve kendisinden kalıplı olan bedenin etkisiyle şaşkına dönmüş bir şekilde cevap verdi.
"Ah s-sorun değil, iyiyim. Bende önüme bakmıyordum sanırım. Kusura bakmayın"
"Yok yok hiç önemli değil."
Kulağından gelen San'ın sesiyle bir eli kulağında ki kulaklığa gitti.
"Jisung Bey bir sorun mu var? Sesinizi alamıyorum." O sırada aklına çarpışmanın etkisiyle elinden fırlayan telefonu geldi. Yere eğilip telefonunu ararken minik bir el gözünün önüne geldi.
"Bu sizin telefonunuz. Abimle çarptığınızda düşürdünüz."
"Teşekkürler prenses" Minnie duyduğu hitapla boncuk boncuk açtığı gözleriyle kıkırdadı. "Ben abimin prensesiyim ama sen kocamansın benim prensim olur musun?" yumruk yapıp birleştirdiği ellerini çenesinin altında tutup cilveli bir edayla Jisung'a yaklaştı.
Jisung, minik kızın tatlılığıyla gülümsemesini büyütüp hafifçe küçük kıza doğru eğildi. "İsteğiniz emrinize amadedir prensesim" minik ele ufak bir buse kondurup, kendisine pasparlak gözlerle bakan miniğin saçlarını okşayıp ayağa kalktı.
-Jisung Bey.. Sesim geliyor mu?
Kulaklıktan tekrar yükselen San'ın sesi ile dikkatini tekrar ona verdi. "Evet San sesini alıyorum şuan. Bir sorun mu oluştu?"
-Jisung Bey, az önce Chris Bey aradı ve size projenin asıl sahibinin toplantıya katılamayacağını iletmemi istedi.
" O ne saçma bir şey. Proje sahibi nasıl katılmaz toplantıya! Bu nasıl sorumsuzluktur. Arayıp beyefendiye söyle toplantıya katılmaz ise projeyi kabul etmeyeceğimizi ilet." Sinirle konuşurken gözleri merakla ona bakan 3 çift gözle karşılaştı.
"Şuan kapatmak durumundayım San. Ben yarım saate şirketteyim." Telefonu kapatıp, gözlerini tekrar kendini ele geçiren ela harelere dikti.
"Tekrar özür dilerim sizden. Bugün önemli bir toplantım var onun stresi üstümde" turuncu saçlı anlayışla gülümsedi.
"Sorun değil, olabilir böyle şeyler. Tanışalım mı?" Jisung kendisine uzatılan minik eli kendi büyük eliyle kavradı.
"Minho ben." Yanında hala parlak gözlerle kendisini izleyen minik kızı yanına çekti. "Bu da Minnie kardeşim."
Elinin içindeki sıcak ve minik el parmaklarının arasından sıyrıldı. "Bende Jisung. Bu da oğlum Jungwon" elalara diktiği gözleri hiçbir yere temas etmeden eliyle yanında sandığı Jungwon'u yokluyordu. Ama eli koca bir boşluğa geldiği için kafasını hemen yanına çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portakal Baba | Minsung
FanficJungwon kalemkutusunda ki, babasının her ihtimale karşı telefon numarasını yazdığı kağıdı aldı ve meraklı gözlerle onu izleyen küçük kıza verdi. "Bu ne?" Minnie elindeki kağıtta yazan sayılarla Jungwon'a döndü. "Bu babamın numarası. Bunu abine ver v...