(Kısa Kesit)
"Gerçekten şaka gibi. Neyse sen numarasını ver de bir de ben konuşayım. Yarın görüşelim bari."
Chan, Jisung'un kabul etmesiyle sevindi ve heyecanla cebindeki kağıttan numarasını söyledi.
Sayıları tuşlarken telefonda kayıtlı olan numara belirdi ekranda.
Portakal...
"S-sen adı ne demiştin?"
"Dememiştim ama neyse. Lee Minho adı"
"Minho mu?"
(Kesit Sonu)
Chan numara yazılı kağıdı geri katlayıp cebine sıkıştırdı. "Hıı... Evet Minho"
İki eliyle tuttuğu telefona büyümüş gözleriyle bakan arkadaşına anlamsızca bakıyordu Chan. "Noldu oğlum sana, öcü görmüşe döndün"
Jisung yerinden hızlıca kalkıp kendisine ürkmüş gözlerle bakan Chan'nın yanına gitti. Yüzünü avuçları içine alıp yanaklarına öpücük kondurdu.
"Lan! Korkutma beni" Chan yanaklarını öpen Jisung'u kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu.
"Sevgilim var benim gerizekalı uzak dur benden!" Jisung, duyduğu cümleyle buruşan yüzünü uzaklaştırdı.
"Çocuk seni götüne takmıyor. Sende sevgilim diyorsun hala"
"Belki hala bir ad koymadık ama yakında o da olacak" Chan hafifçe gevşettiği kravatını düzeltirken çatık kaşlarıyla heyecandan ileri geri yürüyen Jisung'a dikti gözlerini.
"Sen hayırdır. Bayram değil seyran değil geldin şap şup öptün"
"B-Ben hiç öylesine içimden geldi" Jisung ensesini kaşıyıp gözlerini arkadaşı hariç her yerde gezdiriyordu.
"Lan yoksa sen bu Minho'yu tanıyor musun?" şaşkınlıkla kafasını Chan'a çeviren Jisung kendisine tutulmuş işaret parmağına vurdu.
"Ne tanıması! Nerden tanımak! Yok, yok öyle bir şey" Chan, stresten cümle kuramayan arkadaşına kahkaha attı.
"Ahahah...Kesin tanıyorsun." Kocaman açtığı ağzıyla, gözleri kendine değmeyen Jisung'a yaklaşıp omzuna cilveli edayla yuvarlaklar çizerek cümlesine devam etti.
"Yoksa sıcak bir gece de mi tanıdın sen bu çıtırı"
"Saçma saçma konuşma" Chan arkadaşından beklenmeyen güçle kendini yerde buldu. Acıyan kalçasını ovarken bir yandan da söyleniyordu.
"Bu popo için uğraş veriyorum ben ya. Kırdın kırdın"
"Başlıycam sana da popona da. Çocuğun kardeşi Jungwon'la aynı kreşte. Gelmeden önce ufak bir tanışma oldu."
Hala yerde can acısıyla uğraşan Chan'a keskin bir bakış yolladı. "Ama bu kadar! Sadece bu kadar, duydun mu. Yok öyle sıcakmış, soğukmuş, yok geceymiş falan"
Chan kalçasını ova ova oturduğu yerden kalktı. "İyi be! Yok sıcak gece. Anladık. Gitti benim güzel popom"
"İlerde olur belki" Jisung fark etmeden sessiz bir fısıltı bırakmıştı dışarı. Chan, büyüyen gözleriyle dudaklarını birbirine bastırıp hafifçe uzaklaştı, kendini sağlama almak adına.
"Sıcak gece olmamış ama olmasını isteyen bir Jisung var" lafını söyleyip bir çırpı da kapıya koştu. Arkasında bağıran sinirli arkadaşına kahkaha atıp toplantı odasında ki ekibinin yanına gitti.
------------------------
Jisung'nun ağzından
Tıklatılan kapıyla odaklandığım dosyadan kafamı kaldırdım. "Gel"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portakal Baba | Minsung
FanficJungwon kalemkutusunda ki, babasının her ihtimale karşı telefon numarasını yazdığı kağıdı aldı ve meraklı gözlerle onu izleyen küçük kıza verdi. "Bu ne?" Minnie elindeki kağıtta yazan sayılarla Jungwon'a döndü. "Bu babamın numarası. Bunu abine ver v...