memories

172 28 79
                                    

gyuvin, tekrardan terapistinin yolunu tutmuştu. gittiği zamandan beri daha rahat ve gunwook'u takmaz haldeydi. ayrıca terapistin önerdiği diyetisyen sayesinde düzgün yemek yemeye başlamıştı.

yaklaşık 1 saat süren seanslarından sonra çarşıya çıkmıştı. hava kapalıydı, yağacak gibiydi. yağmuru sevse de fırtınadan nefret ederdi.

kulaklığını takıp, eve doğru yürürken banklarda oturan tanıdık bir sima farketti.

gunwook.

yanında sevgilisiyle el ele oturuyordu. gunwook'ta gyuvin'i farketmişti. yüzünde alaycı bir gülümsemeyle gyuvin'e bakıyordu. gunwook yavaşça yanındaki kıza yaklaştı. yağmur başlamıştı. dudaklarını kızın ince dudaklarına bastırdı. gyuvin, içinde bir şeylerin koptuğunu hissedebiliyordu. ilerleyemiyordu, hareket edemiyordu. yerine çakılmış gibiydi.

ayrılıp gunwook gyuvin'e döndüğünde yüzündeki alaycı gülümseme hala duruyordu. bunu gyuvin'in inadına yapmıştı.

yaptığı çoğu şey gyuvin'in inadınaydı. hiçbir şeyi o kızı sevdiği için yapmıyordu. bir aralar gyuvin'e yaptığı şeylerin aynısını o kıza yapıyordu.

gyuvin, yerinden ilerlemeye başlamıştı. gözleri dolmuştu, yutkunamıyordu. üstelik ıslanmıştı da.

onlardan yeteri kadar uzaklaştığını düşündüğü zaman gözyaşlarını serbest bıraktı. yüzüne düşen yağmur damlaları ağladığını gizliyordu. belki de bu yüzden yağmuru seviyordu. her şeyin üstünü örtebildiğindendi.

kulaklığı ise ona inat edermişcesine şu an ki durumuna uyan şarkıları açıyordu.

"anılarımda kalmanı diledim.
ama sen bugün öylece ortaya çıktın.
sadece bir şeyleri mahvetmek için."

-flashback-

"bu soğukta dışarı çıktık ya gunwook. aferin sana." "ama bebeğim kar yağacağı söyleniyordu." yanağına öpücük kondurup geri çekildim. gülümseyerek bana döndü, burnumu öptü. "üşümüşsün sen." "az önceden beri ne diyorum?" atkısını boynundan çıkartıp boynuma sardı. bu kadar anlayışlı biri olmasını seviyordum.

el ele bilmediğimiz yerlere doğru gidiyorduk. elini bırakmadan nereye gittiğimizi sordum. omzunu bilmem dercesine kaldırdı. karambole bir yerlere gidiyorduk.

"gunwook evine gitsek olmaz mı?" "sen istersen gideriz." elini hala tutarken zıplamaya başlamıştım. yolumuzu tam tersi istikamete dönüp evine yürümeye başladık.

(...)

evinde yaptığımız sıcak çikolatalarla camdan dışarıyı seyrediyorduk. bir eli kupasını diğer eli benim elimi tutuyordu. hala kar yağacağına olan inancı tamdı.

heyecanlı bir çocuk gibi izliyordu dışarıyı. onu izlerken birden yerinden sıçradı. "gyuvin, kar yağıyor!" dışarıya baktım turuncu sokak lambasında kar taneleri çok güzel gözüküyordu.

çenemden tutup yüzümü kendi yüzüne yaklaştırdı. ne yapmak istediğini anlamıştım. bir elimi yanağına çıkartıp gözlerimi  kapadım. dudaklarını benim dolgun dudaklarıma bastırdı. dudaklarımı hareket ettirip üst dudağını emmeye başladım. elleri boynuma çıkmıştı. ilk öpücüğümü yılın ilk karı yağarken almıştım.

-flashback end-

büyük dejavu yaşamıştı gyuvin. anılarını hatırladıkça gözyaşları dinmiyordu. yere düştü, dizleri üstünde ağlamaya devam etti.

"durma yağmur durma."

aklından geçen düşünceleri onu bir türlü salmıyordu. yağmurun dinmemesini dinerse gözyaşlarının görüneceğini biliyordu. sırılsıklam olmuştu. çok fena hasta olacaktı.

başı dönmeye başlamıştı artık. bayılacak gibi hissediyordu. şimdi bayılırsa kimse onu bulamazdı. yağan yağmura daha fazla dayanamayarak ayağa kalkmaya çalıştı. ayağa kalkamadan yere düşmüştü. gözleri kapanmıştı. son hatırladığı şey yüzüne düşen yağmur damlacıklarıydı.



okurken gunwooka sovuyonuz mu ben yazarken sovdum sahsen

song lovers/gyuwookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin