4. keşke öyle kolay olsa

102 31 18
                                    

Sufjan Stevens, Fourth of July

Keyifli okumalar ballarımmm ~

Yorumlarınız için şimdiden teşekkürler ^*^

Jongin kesinlikle Komutan Do'dan nefret ediyordu.

Jongin revire giderken canı acımasına rağmen dişini sıktı, topallamadı. Arkasında bıraktığı kimsenin ona tekrardan gülmesine istemiyordu. Gururu her şeyden önce geliyordu. Kapıyı çalıp içeri girdiği zaman, Junmyeon kafasını gömdüğü kağıt yığınından kaldırdı. Önündeki bilgisayardan kısık bir şarkı sesi geliyordu.

"Hoş geldin, Jongin," dediği zaman bu hoş adama zorlanmadan gülümsedi.

"Hoş geldim mi, emin değilim," dediği zaman karşısındaki adam onu kafası karışmış bir şekilde inceledi.

"Neden?"

"Sanırım ayağımı incittim ve Komutan Do beni buraya gönderdi. Ama öyle bir gönderdi ki, sövse bu kadar dokunmazdı." Arkadaşının huyunu bilen Junmyeon hafifçe gülümsedi.

"Kyungsoo kaktüse benzer, elini uzatsan dikenleri batar. Ama yaşamak için toprağa öyle bir kök salar ki, suya bir şekilde ulaşır. Sizleri istediği gibi eğitene kadar dikenleriyle yaralayacak, biraz kanayacaksınız." Jongin'e doğru birkaç adım attı. "Neden şöyle oturmuyorsun, ayağını kontrol edeyim." Jongin ayağının üstüne basarak ilerlemeye başlayınca kaşları çatıldı. Yüzü canının yandığını belli etmesine rağmen inat ediyordu. "Ne yaptığını sanıyorsun? Ayağına yüklenip kendini sakatlama niyetinde misin?" diyerek kolunun altına girdi. Cılız çocuğun yükünü kendi üzerine alıp yatağa götürdü.

"Bizi yaralaması kötü bir şey değil mi?"

"Hayır, size gerçek anlamda zarar verecek şeylere karşı hazırlıyor. Birde inan bana, ben o kadar çok kendi egosu için askerlere işkence eden komutan gördüm ki, Komutan Do'nun onlardan olmadığını biliyorum. Hatta eğitiminizden sorumlu olan kişi o, olduğu için şanslısınız. Ağlayarak kaçıp giden çok oldu..." Junmyeon onun ayağını incelerken bir yandan da konuşuyordu. Ayağını iyice sıkınca Jongin inledi.

"Bilemiyorum," derken samimiydi. İlk gördüğü andan beri ısınamadığı adam hakkında güzel şeyler duymayı beklemiyordu. Yine de sevmiyordu onu. Duruşu, hareketleri, kelimeleri kullanma şekli falan babasına çok benziyordu. Bunlar onu sevmemesi için yeterli sebeplerdi.

"Zamanla onun iyi niyetini göreceğine inanıyorum. Bu arada kırık olduğunu sanmıyorum. Sadece ufak bir incinme. Bileğine buz kompresi uygulayacağız birkaç gün. Fiziksel olarak kendini zorlamaman, üzerine ağırlığını vermemen lazım, Kyungsoo ile konuşurum." Jongin yüreğinin ağzına geldiğini hissetti. Babası bunu duyarsa biterdi. Hem nasıl bu kadar dikkatsiz olabilmişti ki?

"Ama eğitimim ne olacak?" yüzündeki ifadeden endişesi kolayca okunuyordu.

"Bu konuda yapabileceğim bir şey maalesef ki yok. Dinlenmez ve tedavini olmazsan eğitime veda etmen gerekebilir."

"Off," öyle içten bir şekilde söylemişti ki, Junmyeon güldü.

"Birkaç günden bir şey kaybetmezsin. Bileğin iyileşince diğerlerinden daha fazla çalışır, yetişirsin. Hem de bir daha bu kadar dikkatsiz hareket etmezsin."

Haklı olduğunu biliyordu. O yüzden kaderine boyun eğdi. Hekim Junmyeon bileğine masaj yaptıktan sonra bandajla sardı. Soğuk jel kompresi üzerine koydu.

"On beş yirmi dakika üzerinde tut. Sonra iki saat sonra yeni buz uygularız, o yüzden bir süre burada gözümün önünde kal." Nedense bu adamın yanında kendini rahat hissediyordu. O sebepten ötürü isteğine zevkle boyun eğdi.

 Commander Do | DokaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin