Medya da Ayliz ve Arslan var aşkolarımm, düşünceleriniz neler yakistirdiniz miii??
Elimdeki domatesleri doğrarken bir yandan da Mübariz ablayı dinliyordum.
"Telefonumu açmadı Ayliz biliyon mu, çok zoruma gitti kızım. Afşin hanım sanıyor ki babanı anandan ben ayırdım! Ahh ahh ne diyeyim canı sağ olsun."
"Annemle büyük dostlukları varmış abla, bütün köy söyler bilmiyor musun? Annem gidince Afşin teyze hepten yalnız kalmış bu köyde. Boşver takma sen, düzelir her şey."
Mübariz abla böreği fırına atarken söylendi.
"Amaaan, yaşım geçti artık bunlarla uğraşacak. Ne halleri varsa görsünler."
Sonra yanıma gelip elime baktı.
"Bak geçmiş bile yaralar, izi kalmaz inşallah. Yaptığım yağ iyi geldi değil mi?"
Kafamı salladım aşağı yukarı. Üç dört günde toparlamış kabuk bağlamıştı yaralar. İz kalır mıydı bilmiyordum.
"Ayliz neyin var kuzum? Valla ben aylardır seni dolu dolu gülerken görmüyorum. Ne sıkıntın derdin var?" Dedi Mübariz abla bir anda konuya girerek. Gözlerindeki gözlerimi çekip yeniden işime çevirdim ve başımı iki yana salladım.
"Hiç... Ne olsun ki?" Sesimin titremesine lanet ettim. Artık hiç inanmayacaktı bana.
"Yok... Yok vallahi anlarım ben! Hâl değil senin bu gidişin."
"Mübariz abla, sadece yorgunum." Dedim omuz silkip dudak bükerek. "Her şey bir anda oldu. Kafama takıyorum işte bende..."
"Haklısın be kuzum, yaşında genç daha ne diyim bilemedim ki... Ama şöyle düşün işin sonunda sende bir İnanoğlu olacaksın. Bu sana dil uzatan yolluların hepsinin ağzı kapanacak."
Elini omzuma sürttü destek olmak isteyerek. Gülümsedim belli belirsiz. Sonra Mübariz abla içeri sofrayı kurmaya geçti. Bende salatayı bitirip koca kaseyi de alarak çıktım mutfaktan arka bahçeye.
Babam elini çenesinin altına yaslamış dalıp gitmişti yine papatyaları izlerken. Dudaklarım aşağı doğru büküldü bu halini yine görünce. Bazen saatlerce onları izlerdi.
"Baba..." Diye seslendim ilgisini çekmek için. Bakışlarını çekmeden mırıldandı.
"Aylizim."
"Napıyorsun?" Dedim her zamanki yerime, yani çarprazına oturarak. Bir nefes verdi dudakları arasından ve mırıldandı.
"Şunlara bak, ne güzel duruyorlar."
Bakışlarım hafif hafif esen rüzgarla sallanan papatyalara çevrildi. Yirmi üç yıldır bahçemizden eksik olmazdı ama son on yıldır ben ilgilenirdim onlarla. Ondan önce annemin papatyalarıydı onlar. Bir sürü video vardı onlarla uğraşırken. Ben karnındayken bir beni okşar, bir onları severken... Babamla şakalaşıp kahkahalarla gülerken... İkimiz o papatyaların önünde el ele fotoğraf çekinirken...
O papatyalar annemdi.
Sırf babam bütün parasını kaybedip, işlerini batırdığı için terk eden annem.
Merak ediyordum acaba babam onca parasını ve dükkanını batırmasa İnanoğulları kadar zengin olur muyduk?
Yahut ben bir gün Arslan batsa ve hiçbir şeyi kalmasa onu terk eder miydim?
"Çok güzel..." Diye mırıldandım sadece. Mübariz abla gelmeden toplamak istiyordum konuyu.
"Baba..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNENCE
RomanceHerkes tercih ettiği hayatı yaşayacaktı. O benim yerime tercih ettiği kadınla, ben ise hayatımda ilk defa bana değer veren bir adamla devam edecektim hikayeye. Bizim ilişkimizden geriye yalnızca söz yüzüklerimiz ve yüzlerce bastırılan nişan daveti...