Keyifli okumalar canım okuyucularım💕
Lütfen yorum bırakmayı ve yıldıza basmayı unutmayın🎀🧚🏾♀️💃🏾Yirmi üç yaşında, kendi halinde, işinde gücünde genç, çıtır bir kadındım ben. Kime ne kötülüğüm olmuştu ki sürekli hevesim kursağımda kalıyordu? Mesela şu an Afşin teyze, Murat ve Muratın yeğeniyle karşılıklı oturacak ne yapmıştım ben? İstediğim baş başa Arslan'la biraz zaman geçirmekti sadece. Bunu bile yüce rabbim esirgiyordu benden!
Ellerimi göğsümde bağlamış, suratımı asmış bir şekilde konuşulanları dinliyordum. Arslan tam karşımda tekli koltuğa oturmuş keyifli keyifli sohbet ediyordu. Arada bana o sinir bozucu bakışını atıyor, sinsi sinsi bıyık altından sırıtıyordu. İşine gelmişti tabii kaçmak!
"Yenge ben bir tabak daha alırım pilav varsa."
Çaprazımdaki çocuğun bana uzattığı tabağa bir bakış atıp derin bir iç çektim. Gel beni de ye, demek isterdim ama bunun hoş olmayacağını düşünüyordum.
"Tabii, getireyim." Dedim gülümseyip tabağı alırken. Salonun ortasındayken Arslanın sesini duydum.
"Kahve içer misiniz?"
Herkesten onay aldıktan sonra bana seslendi.
"Ayliz..." başını döndürüp bana baktığında gözlerimi belirtip söylendim.
"Arslaaaann!"
Arslan gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıp boğazını temizledi. Sonra da bir şey demeden arkamdan takip edip mutfağa girdi.
"Ordan bakıldığında senin hizmetlin gibi mi duruyorum?" Dedim hemen kızgın bir tonda söylenip.
"Alt tarafı bir kahve, abartma." Dedi yanımdan geçip kahve makinasına giderken. Sırtındaki gözlerimi çekmeyip söylenmeye devam ettim.
"Alt tarafı bir kahve mi!? Az önce senin arkadaşına ve onun doymayı düşünmeyen yeğenine yemek de hazırladım. Hemde gecenin on birinde yaptım ve hâlâ yapıyorum! Ben kendi evimde bu kadar hizmet etmem!"
Arslan bu durumdan keyif aldığını ispatlarcasına güldü kahve makinesiyle uğraşırken.
"Senin prenseslikte buraya kadarmış Külkedisi." Dedi bana omuzunun üzerinden küçük bir bakış atıp göz kırparak. Söylediklerine kızmakla, göz kırpmasına iç çekmek arasında kaldım birkaç saniye.
"Hiçte bile..." dedim saçma bir cevap vererek. "Ayrıca ben prenses değil, kraliçe olurum. Prenses olacak kadar zarif değilim."
"Kraliçe olacak kadar dişlisin yani?" Dedi kollarını göğsünde birleştirip tezgaha yaslanırken. Dudaklarımı hafifçe büzüp düşünüyormuş gibi yaptım ve mırıldandım.
"Şüphen olsaydı burada olmazdım Arslan."
Kaşlarını hafifçe kaldırıp güldü ve başını salladı aşağı yukarı. Onunla yukarıda olmamız gereken zamanda burada birimiz yemek koyuyor, diğerimiz kahve yapıyorduk. Bu hiç adil değildi.
"Beni eve götürmesi için Murat' ı sen mi çağırdın?" Dedim gözlerimi kısıp yüzünde gezdirirken. Cık dedi Arslan kafasını iki yana sallarken.
"Sen bu gece gitmeyeceksin ki."
Bu duruma şaşırırdım işte. Neden gitmiyordum?
"Babam izin vermez." Dedim tek omzumu silkip yalandan poz keserek. Arslan bu dediğime inanmamış gibi kaldırdı kaşlarını ve kafasını salladı.
"Sende babanı dinleyecek göz var mı acaba?"
"Ha ha ha.." dedim yalandan gülüyormuş gibi ve ekledim. "Düşünmem gerek, öyle herkesin evinde kalamam." Dedim omzumu silkerek. Arslan göz devirip bir nefes verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNENCE
RomanceHerkes tercih ettiği hayatı yaşayacaktı. O benim yerime tercih ettiği kadınla, ben ise hayatımda ilk defa bana değer veren bir adamla devam edecektim hikayeye. Bizim ilişkimizden geriye yalnızca söz yüzüklerimiz ve yüzlerce bastırılan nişan daveti...