8

149 10 4
                                    

Jimin'in ağzından

    Okul başlayalı bayağı bir zaman olmuştu. Ve bizim de klüp seçmeniz gerekiyordu. Derslerimin çoğu dans üzerine oldupundan dans klübünü seçeneği düşünmüyordum. Ama yine de hangi klübü seçeceğime karar verememiştim.

    Şimdi ise okulda boş boş dolaşıyordum. Bugün Jungkook okula gelmemişti çünkü dün akşam çok fazla ateşi çıkmıştı. Ben de ona bakıcam diye dün akşam uykusuz kalmıştım. Aslında bugün hoca yeni bir dans hareketi göstermeyecek olsaydı ben de okula gelmezdim ancak bu ders cidden önemliydi.

    Jungkook dışında bir kaç arkadaşım var ancak sadece samimi olmak içinler yani tam arkadaşız sayılmaz. Ne kadar sosyal biriysen bir o kadar da asosyal biriyim ben. İnsanları tamamen tanımadan asla kendimi açmam.

    Acaba hangi klübü seçmeliyim? Kütüphane olmaz kitapları görünce sıkılıyorum zaten. Dansı zaten elemiştim. Resim yapamıyorum öğrenmek istesem de çok maaliyeti o yüzden olmaz ne de olsa öğrenciyim ben o kadar şeyi nasıl alıcam? Enstrüman çalmayı öğrensem iki hafta sonra sıkılırım o yüzden o da olmaz. Belki de sesim üzerinde ilerlemeliyim. Bu iyi bir fikir!

    Bugün ki derslerim bitmişti eve gitsem iyi olucaktı ancak bir sonraki otobüsün kalkmasına daha çok var. Ondan dolayı bir süre burda takılacaktım.

    Karnım acıktığından dolayı kantine indim ve atıştırmalık bir şeyler aldım. Daha sonra da bir masaya oturup bir güzel yedim. Sabah geç kalma derdinden düzgün bir şey yiyememiştim.

    Yemeği bitirdikten sonra kantinden çıkıp tekrar okul koridorlarında dolanmaya başladım. Okul başlayalı uzun süre olmasına rağmen hala okulu tamamen ezberleyememiştim. Çünkü okul cidden fazla büyüktü.

    Koridorda yürümeye devam ederken piano sesi duymamla olduğum yerde durdum. Çalan kişi cidden çok güzel çalıyordu. Ayrıca melodide hoşuma gitmişti.

     Hemen sesin geldiği yöne doğru gitmeye başladım. Bir kaç dakikalık arayıştan sonra piano sesi gelen sınıfı bulmuştum. Kapısı az bir şekilde açıktı. Ve dışarıya o güzel müziğin dolmasını sağlıyordu.

    Aralık olan kapıdan içeri baktığımda piyanoyu çalan kişi bana sırtı dönük bir şekilde çalıyordu. Ama yine de piyanoyu çalanın Yoongi hyung olduğunu anlamıştım.

    Biraz şaşırmıştım çünkü daha önce bana hiç herhangi bir enstrüman çalabildiğini söylememişti.

    Olduğum yerde Yoongi hyungu dinlemeye başladım. Yaptığı müzikle kesinlikle herkesi büyüleyebilirdi. İşinde oldukça profesyonel ve sıkı çalışıyordu. Ve bunu hiçbir şey değiştiremezdi.

    Kapının önüne durmak yerine sınıfa girip biraz daha yaklaşmıştım Yoongi hyunga. Hala beni fark etmemişti. Ben de dikkati dağılmasın diye olabildiğince sessiz olmaya çalışıyordum.

    Ondan çokta uzakta olmayacak ama yakında sayılmayan bir şekilde piyanoyu çalmasını dinliyordum. Daha önce onun kadar iyisini görmemiştim.

    Yoongi hyung müzik yaparken kendisini de içine koyuyordu. Asla basit bir şekilde çalmıyor içinden gelen kendine ait parçalar ekliyordu. Ve bu şarkıyı kesinlikle daha da güzel yapıyor.

    Yoongi hyung çalmayı bitirince ben de hemen alkışladım. Benim geldiğimi görmediği için ilk başta beni görünce korkmuştu. Bu hali cidden çok tatlıydı.

    "Harikaydın hyung! Daha önce senin kadar iyisini görmemiştim!"

    "Ne zamandan beri orda öyle duruyorsun sen?"

    "Yaklaşık 10 15 dakikadır o kadar güzel çalıyordun ki bölmek istemedim kusura bakma"

    "Hayır sorun değil sadece geldiğini duymadığımdan biraz korktum o kadar"

    "Üzgünüm amacım seni korkutmak değildi"

    "Tamam sorun değil merak etme"

    "Neyse o zaman ben seni meşgul etmiyim-"

    "Hayır! Yani hayır şey beni rahatsız etmiyorsun ben de zaten biraz sıkılmaya başlamıştım"

     "O zaman bir şey isteyebilir miyim?"

     "Tabii ne istiyorsun?"

     "Bana da çalmayı öğretebilir misin?"

     "Öğrenmek mi istiyorsun?"

     "Yani evet sanırım sen çalarken çok güzel görünüyordu ondan dolayı içime merak düştü"

     "Ah tabi bir kaç parça öğretebilirim"

     "Cidden mi? Çok teşekkür ederim"

     "Rica ederim hadi gel başlayalım"

     Yoongi hyung konuşmasıyla birlikte oturduğu yerde yana kalyı ve bana yer açtı. Onun kaymasıyla beraber ben de hemen yanına geçtim.

     "Hyung sen enstrüman klübünde misin?"

     "Evet Jimin farklı enstrümanlar öğrenmek bana zevk veriyor"

     "Sanırım ben de senin yanına gelicem şuandan itibaren ben de senin gibi piano çalmak istiyorum"

     "Neden olmasın eminimki hızlı bir şekilde öğrenirsin Jimin-ah"

     "Öğrenirim tabi!"

     "Tamam öyleyse başlayalım"

     Böylelikle Yoongi hyung bana bir kaç parça göstermeye başlamıştı. Yaklaşık bir saat boyunca orda ikimiz beraber piano çaldık ve bu cidden çok hoştu.

     "Saat neredeyse 4 olmuş hyung derslerin bitmesi az kalmış artık gitsek iyi olabilir ayrıca Jungkook evde beni bekliyor"

     "Doğru Jungkook hastayken onu daha fazla bekletmeden iyi olur hadi toparlan da gidelim"

     Yoongi hyungun konuşmasıyla çantamı toparlamaya başlamam bir olmuştu. Toparlandıktan sonra okulun çıkışına doğru ilerlemiştik. Hava yavaştan kararmaya başlıyordu ve beklediğim otobüsü çoktan kaçırmıştım şimdi en az yarım saat durakta onu beklemem gerekiyordu.

    "Jimin yine otobüsle mi döneceksin? İstersen seni ben bırakabilirim"

    "Hayır gerek yok hyung sana yük olmak istemem"

    "Yük olmuyorsun zaten hadi gel bırakayım seni"

    "Tamam sen öyle diyorsan(bey)"

    Yoongi hyungun arabasına binip yola koyulmuştuk. Yaklaşık yarım saatlik yolumuz vardı. Ve benim gözlerim sürekli ona gidiyordu. Bunun o da farkındaydı ama bir şey demiyordu. Bu da beni ona daha çok bakmaya yönlendiriyordu.

    "Çok güzelsin"

    Ağzımdsn çıkan sözü anlamamla utanmam bir olmuştu. Sessizce söylemiştim ama ikimizinde duyabileceği şekildeydi. O da duyduğunda biraz şaşırsa da çok tepki verememişti çünkü araba kullanıyordu.

    "Yani şey öyle delil bir anda ağzımdsn çıktı kusura bakma"

    AHHHHH Cidden çok utanç verici bir şeydi. Yüzüne bakamıyordum. Ne diyeceğini merak ederken söylediği sözle olduğum yerde donmuştum.

    "Senin kadar tatlı olamadığıma eminim ama yine de teşekkürler Jimin-shi"

    Mal mal Yoongi hyunga bakarken beni farketmişti ki sessizce kıkırdamıştı. Dediklerinin üstüne bir şey diyememiştim. Bu yüzden sessiz kalmayı tercih etmiştim.

    Yaklaşık 5 dakika sonra eve varmıştık. Ben de Yoongi hyunga teşekkür edip hızlıcs eve girmiştim. Utancımdan ölmek üzereyken o da sadece arkamdan gülmüştü.

•••

Dün yeni bölüm atmadım çünkü elimde bölüm yoktu ve ben bölüm yazamamıştım kusura bakmayın :(

I Love You Hyung | Yoonmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin