Kendimi derin bir çukurda hisediyorum ve o çukur git gide doluyordu ya ölmem için yada kurtulmam için ve ben hangisini yapsam bilmiyorum...
Sarıldığım beden soğuk bir yuva gibi ama en azından yuva denebilir yaralarımı sarabileceğimiz bir yuva dinleniceğim bir yuva...
Dizelerim acıyordu ellerimde ama bana verilen cümle bütün acılarımı unutturdu beni aldı sakince arabaya bindirdi yarım saatir yolculuk yapıyorduk sorun olmadığını sakinleşmem gerektiğini söyledi bütün yolculuk boyunca zihnimin çukurunda söylediği şey yankılandı ' Ederim çocuk kadın ederim '..." Asera " ses ile uyandım araba durmuştu hakan kapımı açmış bana sesleniyordu " kalk geldik " dedi kafa salladım ve onu çekilmesini bekledim ayağa kalktım dizim acıyordu ama yürüyebilirdim oda bunun farkında olmalı ki bişi demedi önümdeki eve yürüdüm garipti ama güzel bir gariplik sanki
" sorun değilmi bir anda yok olmamız" dedim kısık ve pürüzlü bir ses ile " hayır" diyince kafa salladım ve evin kapısının açılmasını bekledim açtığı anda içeri girmişti ve bende ardından girip kapıyı kapatmıştım "niye burdayız " sormak istediğim çok şey vardı "otur" çenesiyle koltuğu gösterdi itiraz etmedim ve oturdum oda dizlerim ile aynı hizaya gelmek için yere oturdu elindeki kutudan bisiler çıkarıp dizime baktı ve yavaşça pansuman yapmaya başladı acıyordu ama ses çıkarmadım kelimelerim kilitli bir kutuda gibi geliyordu yutkundum sadece yaralarımı kendim sarmıştım bu güne kadar güzel bir duygu ama ne olduğunu anlamamıştım dizlerimi sardıktan sorna ellerimde aynı şeyleri yaptı temizledi ve sardı ellerim ellerindeyken kafasını dizime gömdü bacaklarım kaskatı kesildi nefesim tökezledi " sürekli kendine zarar vermen canımı sıkıyor çocuk kadın" sesi boğuktu " üzgünüm" dedim fısıltı halinde " üzülme" boğuktu görüntüm gözümden düşen sıcak su onun elinin üzerine düştü kafasını bacaklarıma sürtüp kaldırdı ve yanıma oturdu önüme gelen kahkülü düzeltti hiç bişi demedi sadece varlığını hissettirdi benim canımı yakan şeyler yaralar değil izleri kimin yaptığı ve olayları uyumak istiyorum basım omzuna doğru düştü umrunda olmadı ki ses çıkarmadı ben ise ne ara onunla bu kadar iyi anlaştığımı anlamıyordum...
Sarsıldığımı hissettim gözlerimi araladım bir yatakta yatıyordum yerimden kalktım ve oturur konuma geldim gözlerimi ovaladım elimdek sargılar beni gerçekliğe getirince duraksadım dün olanlar aklıma gelince suratım buruştu salak gibi o kalabalıktan ayrılıp ıssız bir yere geçmiştim ordaki görevliler olmasa nereye gidebilirim sanki cidden panik ile düşünemiyordum derin bir nefes alıp yataktan kalktım odadaki banyoya gittim kapıyı açmam ile içerdeki cam kırığı dikkatimi çekti ne alakaydı bilmiyorum ama bana dünü hatırlatmıştı camlara basmadan elimi yüzümü yıkadım ve hızla banyodan çıktım ve odanın kapısına yürüdüm dışarı çıkıp aşağı inen merdivenlerden indim ve karşımdaki koltukta uyuyan hakanı gördüm masum masum uyuyordu gülümsedim gülümsediğimi farketmeden hemde aniden bunu anlıyınca kafamı iki yana salladım ne oluyordu tatmadığım duygular bilmediğim hisler doğru yada yanlış ayrıt demiyorum ama kalbim benden bağımsız atıyorsa bu bir sorun olmalı degilmi onu görünce pat pat atması doğru değil ben bunları düşünürken kapı çaldı hakan uyandı ve bana bakıp kapıyı açtı gelen Elifti beni görünce gülümsemesi ile kendimi garip hisettim " nabersiniz " diyip elindekileri yere bıraktı uyku sersemi olan hakan homurdandı ve yerine oturdu elif ise yukarı çıktı bende Hakan'ın yanına oturdum hala gözlerimi ovalamak ile uğraşıyordum o ise ayaklarını sehpaya uzatmış başını geriye atarak ayılmaya çalışıyordu bu hali komik gelince gözümdeki elim ile Kıkırdadım o ise kafasını bana çevirip " çirkin " diye homurdandı yüzümü buruşturup ona göz devirmek ile yetindim biz böyle oturuyorken elif aniden bağırdı bu kız niye hep olay diyerekten hakan ile ayaklandım
" abi şuna bak " us kata çıkıp benim kaldığım odaya girdik ses banyodan geliyordu ordaki cam kırıklarını eli ile toplamaya çalışan bir elif vardı hakan hızla yanına koştu elif ağladı ne oluyordu anlamamıştım " senmi kırdın noldu elif " diye konuştu hakan elif aniden kafasını bana çevirdi sinsi bisiler dönüyordu çözemiyorum ayaklandı üzerime geldi elindeki cam parçalarını bana göstererek bağırdı " Sen yaptın demi sırf senin hakkında gerçekleri söyledim diye şımarık iğrenç bir insansın sen nasıl kırdın bunu ha ! " diye bağırırken gerilemiştim o ise üzerime gelip elindeki cam parçalarını bana attı kolumu yüzüme süper ettim bu sırada hakan elifi tutuyor bana kızgın gözler ile bakıyordu " senmi yaptın " diyince ona ürkek bakışlarımı attım kolumda hissettiğim ince sızı ile oraya baktım camın parçaları tenime batmıştı ve dünkü gibi minik yaralar açmıştır hakan benimle aynı noktaya baktı ve Elif'in kolunu daha çok sıktı sardığı yaralar fayda etmiyordu yenilerini eklemek zor değildi sanırım tekrar sorusunu yenilerken bana doğru yaklaştı " senmi yaptın asera bişi de " lafları bana tanıdık geliyordu sanki 5 yaşındaki annemin antika eşyasını kırıp iki gün yemek yememe cezası almam gibi ama sanırım artık öyle cezalar vermiyolar
Üzerime gelerek bağırdı bunun bendeki etkisini bile bile hemde
" sen yaptın demi gözüme baka baka yalan söyleme bana sakın " dedi bileğimden tutarken ordaki cam kırıkları canımı daha çok yaktı çok yakın çok huzursuz hisettim " bırak beni " diye fısıldadım eskiler beni susmaya yoruyordu konuşunca anlatamam ben kendimi daha çok üzerime geldi ve beni duvarla kendi arasına sıkıştırıdı dahada panik olmam ile kafamı sağa sola salladım ve bağırdım " ben yapmadım bırak beni ben yapmadım " diye bağırma başladım " Aptal bunun değerini nerden bilebilirim sizi tam takım tanıyormuyum ben bırak beni " yüzümdeki ifadeyi gördü aniden kendine gelmiş gibi kafasını elife çevirdi ve benden uzaklaştı gözlerimden yaşlar aktı " inanmıştım sana ben ya aptal bir insan olarak güvenmiştim sana " dedim ve Hakan'ın kaskatı kesildiğini gördüm " güvenmiştim " bunu derken kafa sallıyordum panik atak geçiriyordum ama bunun bilincinde olarak geçirmek daha kötüydü sık sık nefes alarak hıçkırırıyordum Elif'in yüzündeki pismanlik beni daha beter etti ve hızla odayı terkettim aşağı indim arkamdan gelen adım seslerini duya duya kapıyı açtım ve önüme nere gelirse koştum sağa gittim sola gittim ve kendimi kaybettim çünkü asera diye bağıran ses yoktu artık dahada gittim ve uzaklaştım hava aydınlık değildi güneş yoktu ben ve iç çekişlerim vardı yorulunca bir ağacın altına oturdum neden böyle yaptimki neden güvendimki iki ilgi gördük diye çünkü açım ben ilgiye Şevkate aşka sevgiye açım ben hiçbirini tatmadım ki ben soğuktu sanki bu gün hava üzerimdekileri yeni farketmem ile durdum üstümde bol bir tişört ve altımda şort kim giydirdi beni benmi giydim acaba hatırlamıyorum büyük ihtimalle ben giymiştim Hakan bunuda yapmazdı sanmıyorum yanıma bir kelebek kondu ve ben düşünceleri bir kenara ittim kelebeğin kandı yırtılmıştı onu ürkütmeden elime aldım çok güzeldi gri kanatları ve siyah çizgileri doğa dışı gibiydi kanatları yıpranmıştı ama sanki ona verilen darbelerden kaçarken yıpranmıştı minik kelebek elime iyice sinmişti son nefesini verdiği el yaralı bir eldi onun gibi bir müddet sonra kelebek hareketsizleşti ve ben onu ağacın gövdesine bıraktım özür dilerim yaralar birbirine şifa olmadı üzgünüm...
Çokça vakit geçmişi sürekli yerimi değiştiriyordum o yüzden beni bulamıyorlardı sanırım üşüyorum çok üşüyordum kollarımı birbirine sardım ve başka bir ağacın altına oturdum hava iyice kararmıştı zaten çabuk kararıyordu insanlar sevdikçe büyürdü peki sevlimeyenler sadece beden olarak mı büyürdü ben beden olarak Büyümüştüm ruhum küçük kırılgan bir kız çocuğu olmaktan hiç kurtulamamıştı orda kendimi savunmam gerekti ama sustum çünkü korkan çocuklar susar bir köşeye siner ve azarlanmasının bitmesini beklerken sesiz yada sesli göz yaşı dökerler yaptıkları hata onların olsada olmasada hep düşünceleri annem yada babam bana kızıyor beni sevmiyormu olur bazı anneler ve babalar sevdiği bazıları ise sevmediği için kızarlar...
Daha fazla zaman ve bedenini ısıtmaya çalışan ben bacaklarımı kendime çektim kollarımı etrafında sarıp kafamı bacaklarıma gömdüm düşünemiyordum okadar bitkinin ve açım ki düşünemiyordum derin bir nefes aldım ve bana doğru gelen adımlar hisettim buldumu o bulmasın beni lütfen o değil affederim çünkü yaparım sardığı yaralar ruhumu biraz büyütürse bile bırakamam lütfen o olmasın bedenime değen sıcacık eller bildiğim dokunuş hissi ve bir göz yaşı kafamı kaldırmak adına yanağıma dokundu nazikti ama ben kırgınım " kaldır kafanı " dedi sesiz bir şekilde kafamı kaldırdım ve gecede bile parlayan griler ile göz göze geldim " buz gibisin " dedi ve elleri bedenimi sardı beni kendine çekti buna ses çıkaramıyordum " yapma " dedim ama sesim bana bile gelmemişti " özür dilerim " dedi bir an gözlerim daha çok dolu kimse benden özürde dilemedi hayatım boyunca kollarımı kaldırdım büyük bedenine sardım " yapma affederim yapma " dedim " affetme " diyince durdum " affetme seni kıran her kimse affetme ama... Beni affet çocuk kadın bencil bir iştek biliyorum ama lütfen beni affet çünkü kimseyi kırınca bukadar boşluk hissetmedim " lafları yorgun olan bedenimi sarmaladı fakat bilincim kendini açık tutamadı ve karanlık ortamda tekrar karanlığa gömüldüm...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gardiyan Dünyası
Teen Fictionfısıldama, korku, endişe, hepsini burda gibi hepsini hissettim gibi ama hayır harp olmuş vücudum ve yorulan bedenim onu bulunca pes edemezdi okadar şeyi bosa yaşıyamazdım dimi fakat daha deva edecek gücüm kalmamıştı Yararlar ile büyümeye maruz kalan...