YANILGILAR

54 29 20
                                    

İnsanlar bazen çok acımasız ve duygusuz ve çok kırıcı ve bence kalp kırıklığı hastalıktır kalbî kırık insan hayatı sevmez ve hayat onu cezalandırır benim gibi kalbi kırık biriyim ve hayatı sevmem ve hayat onu sevmemem için çabalıyor gibi insanları olsun doğası olsun herşeyiyle beni kendinden soğutuyor aynı bu olay gibi direkt olarak ben suçlandım çünkü bence hayat beni cezalandırıyor buraya gelmem bile bir ceza benim için harelerimdeki hüzünün sebebi kesinlikle bir beyaz kafaydı bilincim kendine geldiğinde odamdaydım ve konuşmaları hatırlıyordum fakat çok üşüdüğüm için hasta olmuştum Melisa ikide bir ateşimi kontrol ediyordu endişeli yüzü vardı her gelişinde dahada panik oluyordu

" aynı düşmüyor ateşi" diye açıklama yaptı birşeyler daha söyledi ve gitti ardından onu gördüm elini anlıma koydu kafasını salladı " üzgünüm" dedi ben neden bunu dedi demeye kalmadan üzerimdeki örtüyü kaldırdı ve aniden beni kucakladı şaşkın bir nida döktüm " ne yapıyorsun" dedim cılız bir ses ile " bana söyleneni " diye cevap verdi sadece banyoya ilerleyince " gerek yok istemiyorum" dedim ama beni dinlemedi direnikcek gücüm yoktu beni doğrultarak kabine ilerledi aniden soğuk suyu açınca ellerimi yüzüme çıkartım bir elim ise onun kolunu kavradı o ise beni tutuyordu " çok soğuk yeter " diye söylendim ama pek bişi değişmedi aniden yere çöktüm oda benimle birlikte oturdu kafamdan akan soğuk su beni kendime getirmişti ama olanları hatırlamak istemiyordum soğuk su ile birlikte göz aşlarımda aktı gitti

" aynı düşmüyor ateşi" diye açıklama yaptı birşeyler daha söyledi ve gitti ardından onu gördüm elini anlıma koydu kafasını salladı " üzgünüm" dedi ben neden bunu dedi demeye kalmadan üzerimdeki örtüyü kaldırdı ve aniden beni kucakladı şaşkın bir n...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir eli beni kendine çekti diğer eli ise bacağımda duruyordu oda biliyordu kırgınıdım en çok ona her suçta beni görmesine kırgınıdım özür dilediğini hatırlıyor affet beni dediğinide ama kalbime inen darbe beni kırmıştı toparlanmaya ihtiyacım vardı o yüzden sorusu cevapsızdı...

" yeter üşüdüm " dedim pürüzlü bir ses ile " sana öyle geliyor hala sıcacıksın " dedi hasta bilinci ile bu bana doğru gelmiyordu tabi üşüyordum ve başka bişi umrumda değildi şahsen sadece kat kat yorganın altında ısınmak ve uyumak istiyordum üzerindeki gömlek ıslanmış ve üzerine yapışmıştı hasta hasta dikkat çekiyordu birde tam vurmalık birazdaha öyle durup banyodan çıktık Melisa halimize garip garip baksada hakan çıkınca üstümü gitmeme yardımcı olmuştu getirdiği yemekten yiyip ilaç içtikten sorna geri kafamı gömüp uyumaya çalıştım zor olmadı ve hemen uyudum...

"Aseraaa uyann " derinlerden gelen ses kafamı çevirip yumuşak yüzeye gömdüm " ne uykucusun be " bedenim sarsılma yaşayınca gözlerimi araladım başımda dikilen Melisanın bedeni bulanıktı bir iki kere göz kırpıp görüntüm düzelince yatakta oturur pozisyona geldim " sanada günaydın " dedim pürüzlü bir ses ile iyiydim düne göre " sanada sanada hadi kalk çok kaytardin yemek yiyip büyü dersine gitmen gerek " dedi ne dedi o " cidden büyü dersimi alıcam " dedim ayaklanarak " evvett hadi kalk " diyip odadan çıktı hızla ayaklandım kendime gelince kıyafetlerimi giyip odadan çıktım yandaki odanın kapısını açık görünce duraksadım dün olanlar aklıma geldi kapıya ilerledim yatağın dibinde oturan oydu kafası eğik bir dizi kendine çekilmiş şekilde duruyordu yutkundum bu manzaraya hareketlilik sezince arkamı dönüp merdivenden indim kahvaltı yapan Melisa ve kaanın yanına indim

" günaydın uzaylı" diyen kaana burun kırıştırdım " günaydın " diyip yanındaki boşluğa oturdum üçümüz vardık sadece hakanı gördüm ama elif nerdeydi " elif nerde " diye sesli dile getirdim düşüncemi " linda ile kalmaya gitti bir kaç gün " diyince kafa salladım yemek yiyip Melisaya yardım toplama konusunda yardım ettim

Bu sırada hakan aşağı inmiş hazırlanmam gerektiğini belirtip gitmişti hazırlanmıştım Melisanın dediğine göre büyü hocam Berke diye biriymiş hakan ile dövüş yaptığımız yere geldik bizi bekleyen biri vardı Berke diye düşündüm hoş görünüme sahipti " merhabalar " diyip ellerini iki yana açtı " beni öğrencim ile Baş başa bırakırsanız sevinirim hakan bey " diyerek arkamdaki hakana baktı ne gördü bilmiuom ama " pekâlâ kal ama uzakta " diye bir yanıt verdi hakan az ilerdeki sandalyelerin oraya gitti ve oturdu " merhaba ben Berke büyü hocasıyım " diyerek kendini tanıtma girişiminde bulundu "asera " diyerek kısa kestim "pekâlâ hiç büyü ile alakalı dizi filim falan izledinmi " ne alaka bilmiyorum ama " evet " dedim " tamamdır ellerini ver " dedi ve ellerini bana uzattı ilk başta tedirgin olsamda ellerimi ona uzattım bu sırada bişey düşme sesi geldi kafamı çevirince Hakan'ın yanındaki sandalye düşmüştü ne yapıyor o orda " neyse şimdi sana aktarılan bir büyü olucak temel büyü yapman için ve hangi kategoriye aitsin diye belirliyor " kafamı salladım ellerimin içinde ısı hissettim gözlerim benden bağımsız büyüdü resmen avcumda bir ısı vardı ve rengi mordu " mor'mu hmm sıkıntı" dedi kafamı kaldırdım " neden " diye sordum ellerimi dahada sıkı tutu " mor büyü çok güçlüdür ve sahibini yaralar en azından fiziksel az olsada ruhsal olarak çökertir ellerin her büyü yapısında kararır ve düzelmesi için bir iki gün geçmesi gerekiyor eğer geçmeden zorlarsan mor büyü kara büyü olarak ellerini yok eder " yutkundum neden herşey boktan olmak zorunda " korkma sorun yok çünkü eğer büyüyü yönetebilirsen sorun değil " bir eli destek amaçlı omzuma gitti o an tepki veremedim fakat birileri benim yerime tepki vermişti " Bitmedimi işimiz var bizim " diye bağıran hödük sesi " az kaldı " diye cevap verdi Berke göz devirince güldüm neden bilmiyorum ama cidden sesli sesli güldüm " göz devirmen benimkine çok benziyor " diye gülüşlerimjn arasından konuştum " olur öyle " dedi ve oda gülümsedi tabi bu sırada yan taraftan bize doğru gelen hakan vardı ne bunun derdi " gitmemiz gerekiyor " dedi nereye Allah için ya " tamam bakalım büyü nasıl işliyor" dedi Berke ve bana döndü " şimdi eline aktarıcam büyüyü bakalım yönetebilir misin " avcumda hisettim yine ısıyı muhafaza etmeye çalıştım fakat en fazla 15 saniye sürmüştü " güzel bir sonraki sefere görüşürüz" diyerek yanımızdan uzaklaştı " ne işimiz var bizim " diyip hakana döndüm " dövüş " dedi suratıma bakmadan...

" pes pes pesss " bağıran bendim evet pozisyonda belim acıyordu kendilerini yere seremediğim için o beni yukarı kaldırıp indiriyordu aniden beni saldığında derin bir nefes aldım " yeter bukadar " diye söylendim " berkede yüzünde güller açıyordu ama " diyince ona baktım " ne alaka güldüm sadece yasakmi sanane " diye yükseldim " selamlarrrr " diyerek gelen berkeye baktım " naber " diyerek onu yanıtladım " iyi iyi prova yapmaya geldim " " anladım kolay gelsin" diyip gülümsedim " sizede " diyip ilerledi " gel bakalım " diyerek üzerime gelen hakandan son dakika kurtuldum " napiyon be " diyerek ilerledim " odaklan " diye bağırdı üzerime geliyordu yutkundum korkutuyordu ama eskisi gibi değil fakat bu daha çok korkutuyordu sorun o " Ayayay " ayağım kayıp mindere düşünce bağırdım " AY YETER AMA " homurdandım " YETMEZ AMA " diye cevap almıştım hızla 2 darbeyi savurdum ne kadar yeter desem de umursamadığı için darbeleri geçiştirmeye çalışıyordum yan tarafta Berke'yi gördüm dikkatim ona daldığı için Hakan'ın darbesini göremedim ve bu sefer altta kalan yine ben oldum Çıldırmak üzereyim "yeter be adam yeter " yetmez be kadın yetmez " cebelleşme ile ondan kurtuldum" ben gidiyorum büyü öğrenicem " diyerek sahadan atladım " Nereye " diyerek peşimden gelince hızla koştum ve berkenin yanına gittim " hadi çalışalım " dedim o ise bana bakıp gülümsedi hay hay der gibi başını salladı arkama baktım hakan sahadan inmiş orda duruyordu gözlerinde öfke vardı ama banane...

" evettt gayet iyi gidiyorsun ama bu günlük yeterli " diyen berkeye kafa salladım" peki görüşürüz " diyip ordan uzaklaştım evin yolunu az buçuk ezberlemistim hakan bir müddet sorna yok oldu ordan ve nerde bilmiyorudum dövüş bölümünden çıktım ve dönüş yaptım o sırada beyaz bir kafa gördüm beni görünce ilerledi benimi beklemişti gülümsedim bu haline onu takip ettim ve evin yolunu tutuk hızla eve gelince duş almak için odama çıktım yıkandıktan sorna üstümü giyip aşağı indim Melisanın yaptığı nefis yemeklerden yedim burda et yoktu sadece onun dışında herşey vardı ve bu çok sorun değildi tabiki yemek yiyince üzerime ağırlık düştü " asera hakana yemek çıkarırmısın " diyen Melisaya salak salak baktım "bakma öyle akın gelmiş ona bakmam gerek hadi şu tepsiyi götür " diyip hızla dışarı çıktı ne bu sidmi Allah belanı akın tepsiyi alıp yukarı çıktım kapının önüne gelince tıktıkladim ama ses yoktu kapıyı açtım ve odaya girdim karanlık bir oda faka, canlı kahve tonlarında dizilmişti yanımda bulunan masaya yemekleri bıraktım ve arkamı dönüp odadan çıkmak için hamle yapmıştım ama ses ile durdum " odamda napıyorsun çocuk kadın?"...


Gardiyan Dünyası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin