Bu kadar gaddar bir dedeye sahip olduğum için pişmanlık duyuyordum keşke kendi ailemi seçebilme şansım olsaydı. Boylelikle iğrenç bir aileye sahip olmaktan kurtulurdum.
Bir gece yarısı kulağımın ağrısıyla uyanmış ağlayarak ortalığı yıkmıştım. Kulağımdan kan geliyordu. Babam beni aldı ve hemen hastaneye götürdüler. Ben yorgunluktan uyuya kalmıştım. Doktor babama "ameliyatlardan sonra böyle şeylerin olması normal" diyerek babamı sakinleştirdi.
Artık cidden yorulmuştum daha küçücük olan bu bedenimin üstünde öyle büyük yükler vardı ki dayanamıyordum.
Ramazan bayramıydı. En küçük halamın doğum günüydü. Bizim pencerenin önünde yukarı kata çıkan bir merdiven vardı. Amcam elindeki pasta poşetiyle yukarı doğru çıktı. Ben o poşetin içinde pasta olduğunu biliyordum. Tekrar deli gibi ağlamaya başladım. Daha küçücük bir bebeğim ya...
O küçük çocuk ellerini ovuşturup agzına götürürken yüreği titreyen bir annenin içler acısı durumu anlatılamazdı.
Avazımın çıktığı kadar bağırıyordum. Babam eve gelene kadar ağlamıştım.
Babam gelmişti sonunda. Yaklaştı bana ve "neden ağlıyorsun prenses" dedi. Ben sadece "pasta" dedim. Babam bir hışımla evden çıkti ve sokaklarca,caddelerce pastane aradı. Ama bilirsiniz bayramlarda pastanelerde tatlı, tulumba, baklava, kadayıf vb. şeyler olurdu. Konya'nın Seydişehir ilçesine kadar gitti. En son bir pastaneye girdi ve pastanede çalışan genç uzun boylu kısa saçlı bir bayana "pasta var deyin nolur"diyerek yalvardı. Kadın tebessüm etti ve "evet beyfendi bir tane pasta kaldı fakat biraz pahalı" babam hiç tereddüt etmeden kabul etti ve küçüçük pastaya otuzbeş TL para ödemişti. Son parasını pastaya verdiği için Seydişehirden Konya 'ya kadar yürümüştü. Hemde tam iki saat...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK TUTKUM
Short StoryAslında başka bir hikaye düşünüyordum fakat kendi hayatımı yazmak istedim neler yaşadığımı birine anlatmaktansa satırlara dökmeyi tercih ederdim...