O neydi?
Küçük ayak mı getirmişlerdi eve?
Annem, teyzemle beraber hazırladığımız yatağa doğru ilerledi. Babam elindeki bir çift kundağa sarılmış ayakla yere oturdu.O an başımdan aşagı kaynar sular döküldü ağzımdan sadece "bebek mi?" Kelimesi çıktı. Babamın yanına oturdum ve "bu ne biçim bebek" diyerek kulağına fısıldadım. Annemin yeni kardeşim hakkında böyle düşünmesini istemiyordum. Babam "o senin küçük kardeşin prenses" dediği hala kulaklarımda çınlıyor. Beynimden vurulmuşa döndüm. Ayağa kalktım ve "ben kardeş felan istemiyorum!" diyerek bağırdım. Annemle babam bana öyle bir bakış attı ki konuşmalarına bile gerek yoktu. Sanki onu ister sev ister sevme o senin kardeşin dermiş bakışıydı. Babam o küçük ayağa döndü ve sevmeye basladı. Annem ise yorgun luktan uyuyakalmıştı. Bende sandaletlerimi giydim. Bir hışımla evden çıktım. Sokakta önüme gelenlere dalaştım,kavga çıkardım,dövdüm dövüldüm...
Kendimden büyükleri dövemeyeceğimi anlayınca küfür edip kaçıyordum. Onlarda beni kovalamaya başlamıştı. Artık yeterince hava kararmıştı ve bende yorulmuştum eve gitmek hiç içimden gelmiyordu. Evdeki küçük ayaklı bebeği görmek istemiyordum. Hayatımda ilk kez kıskançlık yapmıştım. Fundayla aramda sadece bir yaş vardı. Aynı şeyleri yedik,içtik, aynı yerde yattık...
O yüzden kıskançlığı Havvanur da yaşadım. Acaba o küçük ayaklı bebeği yani Havvanur'u sevebilecek miydim? Yoksa kıskançlığa devam edip küçük ayak bebeğe zarar vermeye çalışacak mıydım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK TUTKUM
Short StoryAslında başka bir hikaye düşünüyordum fakat kendi hayatımı yazmak istedim neler yaşadığımı birine anlatmaktansa satırlara dökmeyi tercih ederdim...