DAVETSİZ MİSAFİR

291 7 1
                                    


"Konu sen olunca duramıyorum."

"Gözlerinde gördüğüm, geceleri ortaya çıkan Ay"

Basit engeller basit sevenlere aittir.

1.Bölüm:

DAVETSİZ MİSAFİR

"Bazen beklemediğimiz anda beklemediğimiz kişileri görebiliriz. Bu hayatın temelidir."

İlahi Bakış Açısı (5 yıl önce)

Sokaklar soğuktu hiç olmadığı kadar soğuktu. Bomboş sokaklar sabahları mutlu insanların kahkaha sesleriyle doluyken geceleri ise kimsesizlerin sessiz yakarışlarıyla doluydu. Sabahleyin normal insanlar gibi sokakta dolaşan geceleri ise bir duvarın dibine karton koyup, yatanlarla doluydu. Çoğunun, üzerinde yatmak için bir kartonu bile yoktu. Yine karanlık bir gecede sokaklar sadece kimsesizlere kalmıştı. Sabahları iğne atsan düşmeyecek sokaklarda şimdi kimsecikler yoktu. Çöpü karıştıran on beş yaşında genç bir kız dışında... Zavallı kız her gün giydiği kirli kıyafetlerinin içinde minik bir melek gibi parlıyordu. Günlerdir taramadığı dümdüz saçları, birbirine dolaşmış olmasına rağmen ona ayrı bir hava katıyordu.

"Yine hiçbir şey yok," dedi hayal kırıklığı içinde. Gerçi artık buna alışmıştı. Fakat yinede gözlerinin dolmasını engelleyemiyordu. Küçük bir gözyaşı düştü ondan izinsiz. Gözyaşı usulca akarken yanaklarını elinin tersiyle sildi.

"Sanırım bu gidişte öleceğim." Kendinden emin bir sesle söylediklerine artık üzülmüyordu. Arkasından ayak sesleri geldiğinde telaşla arkasını döndü. Saçları dağınık, on sekiz yaşlarında bir çocukla göz göze geldiğinde kuvvetli bir şekilde bağırdı.

"Uzak dur benden!" Gözyaşları hızlıca yanaklarından akarken önündeki çocuğu bakmıyordu bile. Ellerini çocuğa doğru salladığında çocuk afallayarak onu izliyordu. Daha sonra arkasını dönüp, var gücüyle koşmaya başladı. Bir yandan ağlıyor bir yandan da sürekli arkasını kontrol ediyordu. Artık çok iyi biliyordu bunu. Çünkü sokaklar geceleri bu saatlerde çok tehlikeliydi. O yüzden özellikle gece üç suları insanlardan uzak durmalıydı. Ayağı bir taşa çarpıp tökezleyince yüz üstü yere düştü. Tam o sırada önünden gelen ayak seslerini duymuyordu bile.

"İyi misin evlat?" Önünden gelen bu yetişkin sesiyle başını usulca kaldırdı. Berki bu Amelya'yı ortadan kaldırıp, Orman olmasını sağlayacak kişinin sesiydi...

Günümüz

"Onu ortadan kaldır Orman!" Patronun sesiyle başımı salladım. "Emredersin patron!" Yanımdan yavaşça ayrılırken giden adama bakıyordum. Bu seferki kurbanım büyük bir tekel işleten 35 yaşında bir adamdı. Onu öldürmek benim için gayet basitti. Elli beş yaşındaki patronumla beş yıl önce tanışmıştım. Ve o günden bugüne beni gerçek bir baba gibi kolladı. Bana öz ailemden daha çok sahip çıkan bu adama ne yaparsam yapıyım hakkını ödeyemezdim. Önce bana bir isim daha sonra zengin bir hayat vermişti. Önce bana tüm çektiğim acılara tanık olan Amelya isminin yerine Orman ismimin yer aldığı bir kimlik yaptırmıştı. Evet, ülkem olmayan bir ülkede yeni bir kimliğim olmuştu. Beni beş yıl önce yaşadığım ülke Türkiye'den alıp, İngiltere'ye götürmüştü. Ülkemi özlüyordum çok özlüyordum. Evet, hiç mutlu anımın olmadığı ülkemi özlüyordum. Bir evimin olmadığı ülkemi... Çünkü benim, benim gibilerin evi sokaklardı. O yüzden hiçbir zaman sokaklardan nefret etmedim. Sokaklardan nefret eden kimsesizlere sormak isterdim. Sokaklar olmasaydı nerde kalmayı düşünüyordunuz? Sokaklar benim evimdi. Ailem bana sahip çıkmazken sokaklar beni sahiplendi.

Silahımı bellime takıp yola koyuldum. Patronumun hayran kalacağı temiz bir iş çıkarmalıydım.

                                                                                  ⯯

Üç saatin sonunda işimi her zamanki gibi temiz bir şekilde haledip, patronumun yanına gelmiştim. Kapıyı tıklattım ve içeri girdim.

"Efendim işini halettim." Başıyla beni onayladığını görünce bunu zaten bildiğini anlamıştım. "Gel bakalım buraya Orman." Onu onaylayıp yanına gelince konuşmaya başladı.

"Bu sefer sana vereceğim görev hepsinden daha zor." Böyle söylemesi açıkçası beni meraklandırmıştı. "Buyrun." Gözlerimin içine kararlı bir şekilde bakıp, "bu işi senden başkası yapamaz." Dedi. Söyle o zaman bu iş ne?

"Ezelli düşmanım Mike'n kıymetli oğlu Niki'nin cesetini istiyorum. Ama onlar senin bildiğin gibi sıradan insanlar değil. Onlara yaklaşırken çok dikkatli olmalısın. Hatta işe onlara iyi davranarak başla. Böylelikle en savunmasız anında Niki'yi öldürürsün." Bu Niki denen çocuk hakkında daha fazla bilgiye ihtiyacım vardı.

"Bana ondan bahset," dedim kararlı bir sesle. Bakalım sevgili kurbanım nasıl biriymiş. Başını salladı ve anlatmaya başladı. "İki kız kardeşi bir ağabeyi var. Ağabeyi tehlikeli biri olduğu için Niki'nin cesetini istiyorum. Babası ona çok düşkün. Bir erkek çetesinin lideri ve yirmi üç yaşındadır." Duyduklarıma sadece başımı salladım. Benim için pek de zor olmasa gerek. Çok uğraşacağımı sanmıyorum.

(Umarım tutar hiç sanmıyorum ama neyse yeni bölüm yarın kısa oldu özür dilerim sevgillerim)

𝓓𝓮𝓪𝓻 𝓔𝓷𝓮𝓶𝔂Where stories live. Discover now