"Sadece değer verdiğim insalara söylediğim adımı ona söylemiştim. Kurbanıma..."
"Sen kimsin," dedi bir ruhtan farksız. Ona 'ben senin celladınım ' desem tepkisi nasıl olurdu? Bu umursamaz yüzünün kireç gibi olacağından emindim. Kafamdaki düşüncelere güldüm. "Sen Romeo olmalısın, merhaba ben Juliet!" Dedim elimi uzatarak. Kılık değiştirmelerde ilk kural: olabildiğince kibar ve esprili ol.
"Ne saçmalıyorsun?" Elime tiksinircesine bakarak söylediklerini umursamıyordum. Öfke kontrolü olmayan biriydim fakat söz konusu kılık değiştirme olunca öfkemi bir kenara atıyordum. "Ah, Romeo neden Romeo'sun seeeen." Bir sarhoş gibi söylediklerime gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Fakat karşı taraf öyle düşünmüyor gibiydi.
"Senin gibi salaklarla uğraşacak vaktim yok," gitmeye yeltendiği sırada kolunu tuttum. "Gitme," fısıltıyla söylediğim kelimenin ardına kolumu sertçe çekti. "Kaybol." Beni arkasında bırakıp, bir seri katil cesaretiyle adımlarını atarken sadece arkasından bakakalmıştım.
"Sadece arkadaş olmak istemiştim. Fakat yine her zamanki gibi yanlış anlaşıldım. Ne olacak ki Amelya zaten mutlu olmayı hak etmiyor." Bu cümlelerimi gerçekten içten söylemiştim. Küçükken sokaklarda gördüğüm sosyete çocuklarıyla arkadaş olmak istediğimde zengin aileleri üstüme bakarak beni küçümsüyor, 'çocuğumdan uzak dur!' diyorlardı. Oysaki bunu sadece üstüme bakarak söylüyorlardı. "Amelya mı?" Önümden duyduğum sesle yutkundum. Amelya mı demişti? Önümdeki çocuğun yanına gelerek, "İsmimi nerden biliyorsun?"dedim. Gözlerime bakmadan ruhsuzca, "Daha demin söyledin." Demişti. Tam bir şey söyleyecektim ki mırıldandığını duydum.
"Tuhaf bir ismin var. Ama kulağa hoş geliyor." Olamaz! Gerçek ismimi ilk defa bizimkiler hariç birine söyledim. "Yüzün kireç gibi yoksa söylememen gereken bir şeyi mi söyledin?" Dedi alayla. Amelya ismim bu ülkedeki kayıtlarda yoktu. Onun yerine ismim Orman Forest Adrien'dı fakat yinede Amelya ismimi bizimkiler hariç kimsenin bilmesini ve bana Amelya diye hitap etmesini istemiyordum.
"Hayır, asla! Sadece senle arkadaş olmak istiyorum. Hadi, şu işi baştan alalım! Ben... Ame...Amelya!" Elimi sıkması için uzattım. Kabul ediyorum iyi toparlamıştım. Aslında ismimin Amelya olmadığını söyleyecektim fakat nasıl u dönüşü yapacağımı bilemedim. En iyisi doğruları söylemek. Elimi sıkmadığını görünce şaşırmadım. Zaten beklemiyordum. Fakat dudaklarını araladı ve beni şaşırtacak şekilde, "Niki," dedi. Daha sonra ilerlemeye başladı. Peşinden gitmedim. Ama arkasından seslendim.
"Madem artık arkadaşız, numaranı ver! Ya da ben vereyim." Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşündüğüm için kendime sahte bir numarada çıkartmıştım. Vermeyeceğine adım kadar eminken donmama sebep olacak kadar soğuk sesini duydum.
"Neden numaramı vereyim?" Dediği anda bağırarak giriştim.
"Numaram +44708... itiraz istemiyorum. Bu gece bana yazacaksın!" Daha sonra arkama bakmadan çekip gittim. Numarasını biliyordum. Yani o yazmasa bile ben ona yazacaktım.
⯯
Saat on iki olmuştu. Sürekli telefonumu kontrol ediyordum. Fakat ne bir mesaj ne bir bildirim vardı. Zaten bana yazmayacağına emindim. Öyleyse yarın ilk işim kesinlikle ona yazmak olacak. Gözlerimi kapattım. Aklımda sadece teyzem vardı. Yüzü nasıldı? Saçları hangi renkti? Ve dahası... Teyzemi görmeyi çok isterdim. Teyze anne yarısı derlerdi. Ama asıl annem olacak o kadın teyzemin yarısı bile olamazdı. Gözlerimi araladığım sırada gelen bildirimle telefonun ekranın yandığını gördüm. Uyuşuk bir şekilde telefonu elime aldığımda bildirim kutusunda bir yazdığını gördüm. Bir mesaj vardı. Bu saatte mi? Hızlıca mesaj baktığımda gelen mesaj karşısında afalladım.
"İyi geceler Kamelya."
YOU ARE READING
𝓓𝓮𝓪𝓻 𝓔𝓷𝓮𝓶𝔂
Romance"İkimizde birbirimizi öldürmek istemiştik. Birbirimize öldürmeyi..." Amelya sokaklarda yaşıyan on beş yaşında kimsesiz bir kızken karşısına çıkan bir adam onu evlatı gibi sevmiş ve onu başka birine dönüştürmüştür. Bir karıncayı bile ezmekten korka...