08

25 3 3
                                    

-Yeonjun'un günlüğü-

08 Ağustos 2023

Bir hafta geçmişti. Bir hafta geçirmiştim. Soobin'le hiç iletişim kurmadan lanet bir hafta geçirmiştim. Bana her konuda yardım edeceğini söylemişti ama bir haftadır ortada yoktu beyefendi. Dershaneye gelmiyordu, arıyordum açmıyordu, mesajlarıma görüldü bile atmıyordu. Ona bir şey mi oldu acaba diye düşünmekten kafayı yememe çok az kalmıştı.

En sonunda Wooyoung sağolsun başkan yardımcısından yani San'dan evinin adresini almayı başarmıştım. Bir kere daha sosyal çevrem bana yardım etmişti işte görüyorsunuz.

Her neyse, şu an neden Soobin'in evinin kapısının önündeydim inanın ben de bilmiyorum. Sadece ona bir şey olduğu düşüncesinden o kadar korktum ki, 3 saniye daha Soobin'den haber alamazsam ölecek gibi hissettim.

Ellerim titreyerek kapı zilini çaldım. 40'lı yaşlarda yüzü Soobin'in yüzünü andıran bir kadın kapıyı açtı, sanırım bu kadın onun annesiydi.

"Bayan Choi?"

"Buyurun?"

"Ben Yeonjun, Soobin'in yakın bir arkadaşı sayılırım. Acaba Soobin evdeyse içeriye gelebilir miyim?"

"Ah... Soobin'in yakın bir arkadaşa sahip olduğunu bilmiyordum. Busan'dan yeni döndük, yüksek ihtimalle ona ulaşamadın. Soobin'in babasının ölüm yıldönümü bir kaç gün önceydi, biz de mezarını ziyaret etmiştik. Soobin henüz eve gelmedi ama az sonra gelir. İstersen içeriye gelip odasında onu bekleyebilirsin."

"Teşekkürler Bayan Choi."

"Adım Mina bu arada bana Mina Teyze de lütfen."

"Tamamdır Mina Teyze."

Soobin'in odasına geçtim, odada oturacak tek şey yatak olduğu için yatağa oturup onu beklemeye başladım. Odası sadeydi, yoğun olarak mavi ve yeşille doluydu. Sanki denize sıfır bir ormanda yürüyüş yapmak gibi hissettiriyordu.

Soobin'in odasının duvarını baştan sona kaplayan mantar pano fotoğraflarla doluydu ama dikkatimi sadece bebek Soobin'i kucağında tutan ve ekose gömlek giyen tahmini yirmili yaşlarının sonunda olan bir adamın fotoğrafı çekti. Ekose gömlek... Bu kişi sanırım Soobin'in babasıydı. Soobin için yüzü annesini andırıyor demiştim ama babasına o kadar çok benziyordu ki Soobin'in yirmili yaşlarının sonunda nasıl görüneceğini az çok tahmin edebiliyordum artık.

Yaklaşık 10 dakika sonra odanın kapısı açıldı, gelen kişiye karşılık refleks olarak ayaklandım ve yorgunluktan derin derin nefes alan Soobin içeriye girdi.

"Yeonjun-ah!"

"Soobin-shi."

"Ne işin var burada?"

"Seni merak ettim. Adresini başkan yardımcısı verdi."

"San mı? Her neyse bu önemli değil. Annem telefonda senin geldiğini söyleyince koşarak geldim. Geleceğini tahmin etmiyordum."

"1 haftadır hiçbir şekilde bana geri dönüş yapmadın. Endişelendim."

"Şey... Annem söylenmiştir muhtemelen nedenini."

"Söyledi."

Soobin beni yatağına otururttu. Aslında itti demem daha mantıklı olur.

"Sen burda otur ben hemen şimdi geliyorum." dedi ve gitti. Aradan bir kaç dakika geçtikten sonra elinde üstünde bir tabak kurabiye ve iki bardak meyve suyu olan bir tepsiyle geldi. Tepsiyi komodinin üstüne koydu.

"Ye lütfen. Aç görünüyorsun."

Gerçekten 2-3 gündür yemek yemediğim bu kadar belli oluyor muydu? Babamın bile fark etmediği açlığı sadece 1 yıldan kısa bir süredir tanıdığım bir arkadaşımın fark etmesi bi tık acı vericiydi.

"Teşekkür ederim." demekten başka bir şey diyemedim.

"Beni gördüğüne göre mutlu musun artık?"

"Evet. Bir de şeyi söylemek istedim... Babam alkolü bırakmak için terapiye gitmeye başladı."

Soobin'in yüzünde hüzünlü bir gülümseme oldu. Sonra yatakta yanıma oturdu.

"Senin adına çok mutlu oldum."

"Soobin-shi iyi misin?" dedim. Hüzünlü gülümsemesi hiç iyi görünmüyordu çünkü...

O sırada aklıma geldi ki... Soobin'in babasının ölüm yıldönümü yalnızca bir kaç gün önceydi. Hay kafama sokayım ben, bir de gelmiş burda ona babamı anlatıyorum utanmadan.

Elim ayağım ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilemediğimden birbirine girdi ve zar zor "Soobin ben özür dilerim, böyle bir zamanda anlatmamalıydım." dedim.

Soobin titreyen ellerimi tuttu... Soobin elimi tuttu? Soobin? Titreyen ellerim? Elim? Ellerimiz? Saçmalık.

"Özür dilemene gerek yok. Gerçekten çok mutlu oldum Yeonjun-ah, iyi ki söyledin. Mutluluklar paylaşılmalı, acılar değil."

Acılar paylaşılmamalı mı cidden Soobin? Kendi içime ata ata patlamalı mıyım cidden? Bunları demek çok istesem de hiçbir şey söylemedim.

"Sarılabilir miyim?" dedim, çünkü şu an tek ihtiyacım olan yanımda birinin olduğunu bilmekti...

Soobin'i seviyor muydum bilmiyorum, ama bildiğim bir şey vardı ve ben artık ona bağımlı olmuştum.

.
.
.

Soobin'in annesi için seçtiğim Mina ismi öylesine seçtiğim bir isim. Twice Mina ile bir alakası yok(Mina'yı sevmediğim için değil herhangi bir benzerlikleri olduğunu düşünüyorum).

Ekose Gömlek | Yeonbin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin