&4

599 83 23
                                        


Parlak bir öğrenci sayılmazdım belki ancak berbat bir öğrenci de değildim.

Kütüphane kütüphane gezmezdim, sayfalarca test bitirmezdim. Sınav yaklaşmadığı sürece kitaplarımın yüzüne bile bakmazdım. Derste dinleyip not almam bana yetiyordu, fazladan çaba harcama ihtiyacı duymuyordum — son biyoloji sınavına kadar.

Ertesi gün sınav olmasına rağmen Taehyung'a uyarak evde toplanmış ve PlayStation oynamıştık. Birkaç maç attıktan sonra Jimin ile bira almaya gitmişlerdi. Fazla özgüvenden olsa gerek, her şekilde geçeceğimi düşünerek sınav yokmuş gibi davranmıştım. Sabaha kadar oyun oynamış, film izlemiş, Jimin'in flörtleriyle konuşmalarını okumuş ve içmiştik. Günlük alarmım çaldığında ise uykuya dalalı sadece bir saat geçmişti. Eşyalarım evimde olduğu için önce eve uğramak zorunda kalmıştım ve bu ilk derse geç kalmama sebep olmuştu. O saatte henüz uyanmamış olan annem sınav olduğunu bilmiyordu, Taehyung'un evinde kalmama ise bir şey demezdi.

Uykusuzluk, baş ağrısı ve boş midem; önümdeki kağıttaki hiçbir şeyi anlamama sebebimdi.

Defterime yazdıklarımı gözümün önüne getirmeye çalışıyordum ancak bunu her denediğimde karşılığı korkunç bir baş ağrısı oluyordu. Bu yüzden pes edip kafamı masaya dayamış ve gözlerimi kapatmıştım. Bayan Shin'in son beş dakika kaldığını bağırmasıyla uyandığımda da değişen bir şey yoktu. Cevapları tamamen salladım ve kağıdı verip bütün günü revirde, soyunma odasında, sınıfta uyuyarak geçirdim.

Sonuç zaten barizdi, kalmıştım.

Hayatım boyunca ilk defa bir sınavdan kalışımdı. Notlarıma takıntılı değildim ancak tek bir sıkıntı vardı. Koç, akademik başarıya önem verdiğinden derslerimiz kötüleştiği anda bizi antrenmanlara almamaya başlıyordu. Çizgiyi korumak zorundaydık ve ben çakılmıştım resmen.

O sınavın üzerine köpek gibi çalışmaya başladım. Ortalamayı dengelemek için bu sınavdan çok yüksek almam gerekiyordu. İki haftadır çocuklarla oyun oynamıyordum, film izlemiyordum. Sadece ders çalışıyordum, ara sıra bir iki bölüm sitcom izleyip bırakıyordum. Takıma geri girmek zorundaydım, spor salonunun kapısından geri gönderilmekten nefret etmiştim.

Kütüphanede unuttuğum ajandam ise elim ayağımdı. Sınavdan sonra yırtıp atacaktım fakat sınava kadar ona ihtiyacım vardı. Notlarımın en önemlileri oradaydı, programım oradaydı. Chaeyoung'un bulmuş olması büyük şanstı.

İki gündür bana vermemesi ise sinirimi bozmuştu. İşlerim aksamıştı ve acilen ondan almam gerekiyordu. Bu yüzden gelmememi söylese bile evine kadar gidip almıştım.

Chaeyoung'ta garip bir şeyler olduğunu ajandamı almaya gittiğim günden anlamıştım. Gelmeyeyim diye elinden geleni yapması sadece sinirimi bozmakla kalmıyordu, aynı zamanda beni meraklandırıyordu. Alt tarafı kapıdan alıp gidecektim, neyi büyüttüğünü çözememiştim. Kapıyı açtığında da ajandayı elime tutuşturup aceleyle içeri girmişti, tek kelime konuşmadan.

Saat gece dörtte defterimin fotoğrafını istediğinde de sırf merakımdan evine gitmiştim. Gelmemi kesinlikle istememesi beni işkillendiriyordu. Ayrıca, bakın cidden — yüz sayfayı nasıl çekecektim? İki blok öteye yürümek daha az vaktimi alırdı.

Defteri kolumun altına sıkıştırıp eşofmanlarımı değiştirme gereği duymadan hızlıca evden çıktım. Neyse ki annem iki haftalığına Busan'daydı, kimse beni sorgulamıyordu.

Kaldığı apartmanın önüne geldiğimde bir süre onu bekledim. Aşağı inemeyeceğini söylediğinde sesli bir şekilde nedenini sormak istedim ve dilimi gerçekten zor tuttum. Belki ailesi evdeydi ve belki de oldukça katı ebeveynlere sahipti.

Nihayet poşet sarkıtma fikri aklıma geldi. Penceresinin altına geçip bekledim. Dakikalar geçti ancak hiçbir hareket yoktu. Ona mesaj atmak için telefonumu çıkardım, tam yazarken poşet hışırtısı duyduğumda kafamı kaldırıp yukarı bakmak gibi bir hata yaptım.

Poşetin içine koyduğu biblo, doğrudan burnuma çarptığında acıyla inleyip burnumu tuttum. Chaeyoung hızla poşeti yukarı çektiğini hissettim. Sızlayan burnumu tutarak eğildim ve bir süre sonra kaşlarımı çatarak kafamı kaldırdım.

Chaeyoung ile göz göze geldiğimde elini dudaklarına bastırdı ve gözleri büyüdü. Ne yapıyorsun dercesine boştaki elimi havada salladığımda içeri girdi. Birkaç saniye sonra geri geldi ve buruşturup top hâline getirdiği peçeteleri aşağı attı. Kafamı iki yana sallayarak peçeteleri yerden topladım ve burnuma tuttum, kanıyordu.

Cebimden telefonumu çıkarıp ona mesaj attım.

Cebimden telefonumu çıkarıp ona mesaj attım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

park chaeyoung
PARDON
JEONGGUK
ÇOK PARDON
05.10✓✓

jeongguk
poşeti tekrar yolla
defteri koyacağım
05.12✓✓

Telefonu kapatıp yukarı baktım. Chaeyoung bu kez daha dikkatli bir şekilde, yavaş yavaş poşeti sarkıttı. Boy hizama ulaştığında ise defteri içine koyup geri çekildim ve poşeti yukarı doğru çekmeye başladı.

Defteri içeri aldığında bir süre camda dikilip bana baktı. Aşağı sarkıyordu ve çatık kaşları ile kısık gözlerini görebiliyordum. Sanırım burnumun hâlâ kanayıp kanamadığına bakmaya çalışıyordu, peçeteyi burnumdan çekip kanamanın durduğunu gösterdim. Kafasını sallayarak doğruldu ve eline telefonunu aldı.

park chaeyoungteşekkür ederimveözür dilerimartık git lütfen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

park chaeyoung
teşekkür ederim
ve
özür dilerim
artık git lütfen

jeongguk
peki
iyi çalışmalar
05.16✓✓

ben ve uc kisilik kitlem egleniyor muyuz

safe & sound, rosekook.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin