Dün akşam Chaeyoung ile konuştuktan sonra onun gibi erkenden uyumamıştım. İstesem de uyuyamazdım, duş falan almam gerekiyordu ve kendimi uykuya ayarlamamıştım. Yatağa girsem bile asla uykum gelmezdi. Bu yüzden çocukları arayarak oyuna davet etmiştim ve oynarken onlara durumu anlatmıştım. Benimle fena dalga geçmişlerdi.
Uykuya dalışım yine kendi saatimi bulmuştu. Gece birde zorla uykuya dalabilmiştim.
Şimdi, sabahın beşinde, alarmım çalıyordu ve gerçekten gözlerimi açamıyordum. Elimi uzatıp telefonun tuşuna basarak sesini kapattım. Gözlerimi ovuştursam da ayılamıyordum, bu yüzden oflayarak tekrar elimi uzattım ve baş ucumda duran yarım bardak suyu yüzüme boşalttım.
Nihayet yataktan kalktığımda hızlıca yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Ardından mutfağa geçip tost makinesine iki tane ekmek attım. Ekmekler kızarırken odama geri gidip gri şortum ve beyaz sporcu atletimi üzerime geçirdim. Maç yaparken giydiğimiz klasik antrenman kıyafetleri koşmak için abartı mı kaçardı, bilmiyordum ancak takımda olduğumu bildiğinden Chaeyoung bunu garipsemezdi.
Mutfağa geri gidip ekmekleri çıkardım ve üzerine reçel sürüp hızlı bir kahvaltı yaptım. Ekmeğimi yerken telefonum titredi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
park chaeyoung umarım uyanıksındır jeon ekilmiyorum değil mi
jeongguk ekilmiyorsun uyandım tabi
park chaeyoung uyanamazsın diye düşünmüştüm şaşırttın ne yapıyorsun
jeongguk kahvaltı yapıyorum ne zaman çıkacaksın
park chaeyoung birazdan çıkacağım saçımı kurutuyorum
jeongguk tamamdır parkta görüşürüz ✓✓
Biraz daha oyalandıktan sonra küçük sırt çantama cüzdanımı da attım ve tek omzuma asıp evden çıktım. Çantam her zaman antrenman için hazırlıklı olurdu, mutlaka içinde iki küçük havlu, saç bandı, maçta takılan kol bantlarından bulunurdu. Ayrıca yara bandı ve mini boy soğuk spreyim de vardı. İçindekileri çıkarmaya üşenmiştim aslında fakat bazıları her zaman gerekli olabilecek şeylerdi.
Meydandaki büyük parka geldiğimde içeri girmeyip girişin önünde beklemeye başladım. Burası oldukça genişti, içinde bir saha, çocuk parkı, yürüyüş ve koşu yolu, oturma alanları ve bir sürü ağaç vardı; sabahları biraz nefes almak için mükemmel bir yerdi. Chaeyoung sadece yürüyeceğini sanıyordu ancak ben onu koşturacaktım, hatta belki spor aletlerinde spor yapardık.
Ben sırtımı direğe yaslamış beklerken bana doğru yaklaşan ayak sesleri duydum. Kafamı telefonumdan kaldırıp baktığımda Chaeyoung'u gördüm, açık yeşil bir tayt ile aynı renkte bir crop giymişti ve benim gibi çantasını omzuna atmış geliyordu.
