5

44 6 2
                                    

Derin bir sessizlik çöktü aralarına. Ne Youngmi bir şey diyebildi, ne Chris'in ağzını açmaya gücü vardı. Başını eğdi Chris. Kucağındaki deftere sıkıca sarıldı. Çok korkmuştu bunun olmasından ama maalesef yine vücüdunu şiddetli bir titreme almıştı tıpkı o zamanki gibi. Onu böyle gören Youngmi ne yapacağını şaşırmış bir şekilde babasının koluna sarıldı çaresizce.

"Baba..." diye mırıldandı. Sessiz hıçkırıklarla ağlayan babasına ne diyebilirdi ki? Hangi cümle onu teselli etmeye yetebilirdi ki?

"Felix olmamalıydı. Bunları hak etmemişti." Gözyaşları arasında zorla konuşup tek elini yüüne kapattı Chris. Kendini tutmaya çalıştıkça omuzları daha da sarsılıyor, nefes alması daha da zorlaşıyordu. Kızının karşısında bu duruma düşmek daha da korkutmuştu onu. Kızının karşısında güçlü durmayı istiyordu. Bu hali de neydi böyle?

Youngmi de diyecek bir şey bulamadı. Babasının bu hali karşısında şimdi o çaresizdi. Derin bir iç çekerek başını kaldırdı ve tekrar sesli bir şekilde ağlamaya başlayıp yumruğunu sertçe göğsüne geçirdi. Gözleri kıpkırmızı, suratı ıpıslaktı.

"Ah..." gözyaşlarının daha da hızlanmasıyla kesik bir iç çekti. "Ah, Felix canım çok acıyor!"

Kabullenememin verdiği isyan hissiyle tekrar elini yüzüne kapadı ve bir süre bekledi sessizce. Mutfakta, kızının yanında böyle ağlaması işleri zorlaştırıyordu ve çöken sessizlik daha da utanmasına sebep oluyordu.

"Ben bunu nasıl kaldırabilirdim?" dedi en sonunda. Sesi bir çocuğunki kadar güçsüzdü. Öfkeden ve hırstan uzak, sadece çaresizlik ve hüzün vardı. "Ben- Ben dünyada en sevdiğim kişiyi kaybetmişken, tüm dayanağımı kaybetmişken ne yapabilirdim? Ona dokunamaz, öpemez, sesini duyamazken nasıl hayatıma devam edebilirdim? Ne yapacaktım?"

Dudaklarını birbirine bastırıp derin bir iç çekti ve verebileceği herhangi bir cevap aradı Youngmi. Çok zor olduğunu biliyordu bu yüzden dudaklarını yaladı Chris konuşmadan önce son kez gücünü toplarken. Ses tonu donuklaşmış, bakışları yorgun düşmüştü. Artık içinde Felix'in fotoğrafları yoktu bu yüzden kapadı defteri.

"Hastanede ne duydum, nasıl çıktım, kime ne dedim, kim bana ne dedi... Hiçbirini hatırlamıyordum. Aklımda yalnıza bir düşünce vardı."

Christopher Bangchan, 13 yıl önce, Daegu, Felix'in cenazesi

"Bu bir cinayetti."

Hiçbir şey duyamıyordum. Felix'in küçük ve yalnız cenaze odasında, sadece nefeslerim vardı. Böyle bir acıya dayanabileceğimi hiç tahmin etmezdim. Aldığım nefesi hissetmezken, baktığım yeri görmezken ve tattığım hiçbir şeyi anlamazken bir kez daha fark etmiştim Felix'in nasıl ruhumun parçası olduğunu.

Şimdi sadece acı içinde kıvranan bir adamdım. Hayatıma dair tüm bildiklerim, bu zamana kadar çabalayıp sahip olduğum her şey gitmiş, koskocaman bir boşluk olarak devam ediyordum. Öfke, ağlama krizlerim geçmiş, bakışlarım boşlaşmıştı. Açlığımı, uykusuzluğumu zor hisseder hale gelmiş ve hastanedeki kısa bekleyişimde takılı kalmıştım. Haberi aldığım an tüm vücuduma yayılan acı, dizlerimin bağının çözülmesi, bir kez daha olsun sesini duyabilmek için çırpınışlarım ve her şey için geç kaldığımı anladığımda yaşadığım pişmanlık...

Çok korkmuştum. Çok tedirgin olmuştum. Dünyada değerli olan neyim varsa kaybetmiş de öylece ortada kalmış gibiydim. Parmağımda takılı olan yüzüğüm sığınabileceğim tek şeydi sanki ve o da yetersizdi. Çaresizce yardım dileniyordum ama kimden bilmiyordum bile. O zamandan beri zihnimde düşünceler dönüyor, birbirine çarpıp beynimi parçalıyordu. Düşünmekten kafayı yiyeceğime emindim ama ince bir iplikle beni gerçek hayata bağlayan bir düşünce vardı.

stay alive [chanlix]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin