Hoseok'un anlatımından
Gözlerimi açmaya çalışıyordum ama karnımda hissettiğim acı ve bitkinlik buna engel oluyordu, sesleri az biraz duyabiliyordum silah sesi duymuştum ve ardından Yoongi'nin sinirli bağırtısını, hızla adamın arkasından koştuğunu işitmiştim yani sanırım öyleydi. Yalnız kalmıştım burada. Karnımdaki kan giderek artıyordu nefes almakta zorlanıyordum sonra kulağımdaki kulaklıktan bir ses geldi.
"Hoseok ne oldu orada duyuyor musun???!? Yoongi cevap vermiyor!!?!? Hoseok!" Cevap veremiyordum ama Jungkook'un kulaklığın arkasındaki bağırtısını duyuyordum. Biraz zaman geçmişti ki benim artık dayanacak gücüm kalmamıştı Yoongi geri gelmemişti hâlâ tektim siren sesleri duyuyordum çok uzakta değildi.
"Hoseok!!" Birinin bağırtısını duyuyordum ama kim olduğunu ayırt edemiyordum yavaşça bilincim kapanırken tek hissettiğim birinin beni kucağına alarak oradan hızla uzaklaşmaya çalışmasıydı.
...
"Biraz uyuması gerek kan kaybı çok değil birazdan uyanır."
"Doktor odada kalmamda bir sakınca var mı?"
"Hayır kalabilirsiniz uyandıktan sonra bize haber edin lütfen."
"Tamam teşekkürler."
Sesleri duyuyordum ama gözlerimi hâlâ açamıyordum sanki birbirlerine kenetlenmiş gibiydi.
"Jungkook ben su alıp geliyorum sen burada kal."
"Tamam."
"Bir şey istiyor musun gelirken alayım?"
"Yok teşekkürler."
Kendimi biraz daha zorlamaya çalışıyordum gözlerimi açabilmek için. Son bir gayretle tüm gücümü kullanarak gözlerimi açamayı başarabilmiştim ama anında geri kapatmıştım çünkü ışık direkt olarak gözüme vuruyordu bu, gözümün yanmasına neden olmuştu.
Acıyı hiseettiğimi henüz fark etmiştim karnımdaki inanılmaz ağrı etkisini yeni gösteriyordu tam şuan da gözlerimi tekrardan kapatmayı ve bilincimin yerinde olmamasını diledim. Bu ağrıyı ikinci kez çekmeyi hiç istemiyordum birincisini tam hatırlamasam da hayal mayel acısını biraz olsun hatırlıyordum. İlk vurulduğumda daha küçük bir çocuktum. Normalde birine bir yıl önceki hâlini bile sorsanız hatırlamaz ama ben 24 yaşına gelememe rağmen küçüklüğümü çok iyi hatırlıyordum maalesef... keşke hatırlamasaydım.
"Hoseok hyung." Jungkook'un sesini duyunca tekrardan gözlerimi araladım ona bakabilmek için.
"Uyundın çok şükür." Yüzünde samimi bir gülümseme vardı ve ben samimiyete en uzak olan kişilerdendim mesleğim gereği insanlara mesafeli ve soğuk davranmak zorundaydım. Jungkook'u pek tanımıyordum onu iki kere görmüştüm sadece. Birincisi ilk geldiğim gündü. O zaman da uyuyordum, tam yüzünü görmemiştim. İkinci görüşüm ise daha kaç saat öncesi olmadığım andı.
"Saat kaç?" Gülümsemesini yüzünden silmeyerek cebinden telefonunu çıkartıp saati söyledi.
"Saat gecenin ikisi." O kadar uyumuş muydum? Ve bu insanlar benim başımda bu zamana kadar beklemiş miydi? Yoongi'nin iş dediği yere gittimizde saat sabahın sekiziydi. On sekiz saattir buradaydım. Jungkook başımda beklemiş miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Time is running out- Sope
Fanfiction-semegi- Madde alıp satan bir çetenin lideri min yoongi ve onların arasına ajan olarak giren polis Jung Hoseok. Başlangıç: 14 Haziran 2023