16

441 47 16
                                    

Ğ

changbin: olm ben hıcbır sey hatırlamıyom he valla

hyunjin: hafızanı sıkıyım ben senın gerızekalı|
aklın yok kı nasıl hatırlıcaksın zaten

jeongin: GERIZEKALI BU ADAM CIDDILI AMK|
bı vuralım kafana hatırlarsın belkı kardesım benım

changbin: kanka valla hıcbı sey hatırlamıyorum ne ıctık o kadar dun

jisung: ıctık degıl ıctın
evde olan butun alkol cesıtlerını bıtırdın dun
nıye ıctın bu kadar cok amk manyak herıf

changbin: kanka ne bılıyım ya basım da fena catlıyo kms eylıcem bırazdan

chan🫶🏻: ben dedım o kadar ıcmeyın dıye de ıste dınleyen kım

minho: tamam ya gıtmeyın cocugun ustune

changbin: mınhosumm 🤕

minho: aklı yok sonucta aklı olan ınsan boyle yapmaz yanı anlayıs gosterın

jisung: MINHO VURDU VE GOLL

changbin: ben hayatımda boyle bı kazık yememıstım gercekten ınanamıyorum

minho: edebıyat yapma bana mal

changbin: bu arkadaslık burda bıtmıstır

minho: SUKURRR 🙏🏻

changbin: ulan

seungmin: uzulme atlatıcaksın bunları da

felix: tamam ya cıdden gıtmeyın cocugun ustune daha bı bokta hatırlamıyo zaten

changbin: ohh yerım senı sarısınımm

jisung: ??? sımarma

changbin: buyuksun kardesım

-

minho x chan

chan 🫶🏻: pıst
mınhos

minho: yıyecegım ulan senı gorursun|
efendım

chan 🫶🏻: aksam beraberız unutmadın dımı

minho: unutmadım nıye unutayım

chan 🫶🏻: dunyanın en tatlı kısısı amk|
ne bılıyım ya aklından cıkmıstır bı anda

minho: yok konu sensen aklımdan cıkmaz hıcbır sey
kacta cıkıcaz ve nereye gıdıcez ona gore gıyıneyım

chan 🫶🏻: her zaman kı gıbı gıyın
rahat ol yanı cok sey yapma her halınle guzelsın zaten
ve 6 gıbı cıkarız ben alırım senı

minho: BU FLORTLESMEYI BANA BIRISI ACIKLAYABILIR MI|
tamamdır o zaman haberlesırız yıne dusa gıreyım sımdı
optum kocaman

chan 🫶🏻: tamamdır ben de optum dıkkat et

minho: ederimm

-

minho, chan'a mesaj attıktan sonra direkt duşa girmiş hemencecik işini halledip çıkmıştı. Saat 4'tü ve tam olarak hazırlanması için 2 saati vardı.
chan'a sormuştu nasıl giyinmesi gerektiğini ama şuan kendisini dolapla bakışırken bulmuştu. çünkü nasıl bir yere gidecekleri hakkında zerre fikri yoktu. chan ona açık açık her zaman ki gibi giyin demişti ama gerçekten ne giyeceği hakkında hiçbir fikri yoktu. biraz daha dolaba bakındıktan sonra ne çok sportif ne de çok şık olmaması için beyaz bir kazak ve siyah kot pantolon giymeye karar verdi. giyinme işi bittikten sonra makyaj masasına oturup yüzüne hafifçe bir şeyler yapıp takılarını takmıştı. saçlarını da biraz düzeltmişti, zaten saatte 6'ya geliyordu yetişmişti yani chan'ın dediği saate. telefonunu ve cüzdanını alıp oturma odasına inip koltuklardan birine oturup chan'a hazır olduğuna dair kısa bir mesaj yazmıştı.

yaklaşık bi 15 dakika sonra chan minho'yu arayıp geldiğini ve aşağıda onu beklediğini söylemişti. minho'da hemen uzun siyah kabanını ve siyah botlarını giyip evden çıkmıştı. açıkçası biraz gergindi, chan'ın onu durup dururken yemeğe çıkarması biraz garip gelmişti ona ve sebebini çok merak ediyordu.

aşağı indiğinde chanı araba yaslanmış şekilde görünce doğru söylemek gerekirse gerçekten çok etkilenmişti. aşık olduğu adam gözüne o kadar karizmatik gelmişti ki biraz cesareti olsa hemen şuan gider dudağına yapışırdı. bunları düşünerek chan'ın yanına çoktan gitmişti. birbirlerine uzun bi sarılma verip arabanın içine geçtiler.

10 dakikalık yolun ardından mekana gelmişlerdi. çok şık ama çokta salaş bir yer değildi yani her zaman gittikleri yerlere benziyordu. chan, arabayı park ettikten sonra arabadan inip restoranda girmişlerdi. garsonların yönlendirmesiyle chan'ın ayırttıkları masaya geçmişlerdi. garson onlara menüyü getirene kadar gerçekten hiç konuşmamışlardı. "burasının tavuklu pizzası çok güzel denemeni öneririm" chan konuşunca minho ilk ona sonra da menüde ki pizzaya bakmıştı. gerçekten çok güzel ve iştah açıcı gözüküyordu. chan'a güvenip ondan almaya karar vermişti. chan da sanırım aynı şeyi söyleyecekti çünkü menüye bakmamıştı bile. garsonu çağırıp siparişlerini vermişlerdi. chan, bardağından bir yudum su aldıktan sonra konuşmaya başladı. ciddi bir şey konuşacak gibiydi. yani yüz ifadesinden böyle anlaşılıyordu en azından. "minho seninle bir şey konuşmak istiyorum..." duraklayınca minho da kafasını salladı devam etmesini ister gibi. "umarım bu diyeceklerim aramızda bir sorun yaşatmaz ama ben de bir şeylerin farkına vardığım için konuşmak istedim. uzamasın istedim yani artık. minho, ben uzun zamandır seni seviyorum ve bu arkadaşça değil. gerçekten bir saniye bile aklımdan çıkmıyorsun yanımda olmayınca kendimi dünyanın en yalnız adamı gibi hissediyorum. hayatımın bundan sonra ki kısmını sensiz düşünmek istemiyorum, her şeyimde yanımda ol istiyorum. bilmiyorum sen ne düşünüyorsun yani..." chan cümlesinin devamını getirememişti. minho da chan konuştukça daha da şok olarak dinliyordu onu. çünkü sevdiği kişi ona karşılık veriyordu ve her anında onunla beraber olmak istiyordu. bu sessizliğin daha da uzun sürmemesi için yüzünde ki kocaman gülümsemeyle minho konuşmaya başladı bu sefer. "chan, bu anı o kadar çok bekledim ki gerçekten. ben de seni seviyorum ve benimki de arkadaşça değil. sen benim hakkımda ne düşünüyorsan ben de senin hakkında öyle düşünüyorum. bazen eve geç geliyorsun sen olmadığın için uyuyamıyorum bile kendimi hiç güvende hissetmiyorum sen olmayınca. o kadar korktum ki karşılık vermezsin belki diye. bunları senden duymak beni o kadar çok mutlu etti ki inanamazsın." sözleri bitince minho nun az önce ki yüz ifadesini şuan chan takınmıştı. yüz ifadesine gülen minhoyla kendine geldi chan ve bu sefer o da gülmeye başladı ve o klasik ama bir o kadarda özel soruyu sordu. "o zaman lee minho benim sevgilim olur musun?" minho hemen kafasını aşağı yukarı sallayıp cevap vermişti. "evet evet! tabi ki senin sevgilin olurum."

-
MERHABA???

cheese | minchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin