Daha rahat olabilmen için bacaklarını iki yanına açmıştı. Elleri hafifçe titriyordu, biri omzunu sıkıca tutarken diğeride kendi yanan yüzünü kapatmaya çalışıyordu. Kuyrukları her iki yanında heyecanlı bir şekilde sallanıyordu.
"Ben... lütfen dur... televizyon izlemeye devam edelim..." Sesi titrek ve nefes nefese çıkmıştı.
Omzuna ve boynuna küçük bir öpücük kondurdun ve doğruldun, "Fazla mı ileri gittim? Hoşuna gitmedi mi? Durabilirim..."
Hemen doğruldu, kulakları alarmla dikeldi, "Hayır! Hayır, sadece..." sesi kısıldı, artık sana bakamıyordu.
Gergin bir şekilde yutkundu, titrek bir nefes aldı, "Aslında beni o kadar iyi hissettiriyorsun ki ben..." Cümlesini nasıl bitireceğini bilemedi.
Buna hafifçe güldün. Gök mavisi gözleri tatlı dudaklarına takıldı, neden bu kadar çabuk fikrini değiştirdiğini bilmiyordu, "Ahh, iznin var mı--?" Eli sana doğru uzandı.
Ona doğru eğildin ve gülümsedin, dudakların neredeyse onunkilere değiyordu. Tails birleştirmek için bir hareket yapmadı, sadece üzerinde öylece beklediğin için sızlandı.
Kulağına doğru eğilerek fısıldadın, sıcak nefesinin değmesiyle kulağı hafifçe seğirdi, "Ne bekliyorsun Tails?~ İstediğini al hadi."
Sözlerinden biraz cesaret toplayan Tails, kıyafetlerini kavradı ve dudaklarını onunkilerle birleştirdi. Gözlerini kapattı ve dudaklarını özlemle bastırdı, sanki uzun zamandır bunu yapmayı istiyormuş gibi.
Eli yavaşça saçlarının arasından geçti, diğer eli kalçandan aşağı süzüldü, parmakları teninde ateş etkisi yaratıyordu.
Ciğerleri hava için yanarken, zar zor kendini senden ayırabildi, alnını seninkine bastırıp derin derin nefes alarak nefesini toparlamaya çalıştı. Parmaklarını seninkilerle kenetledi ve yutkundu. Gülümseyerek onun naneli kokusunu içine çektin ve dudaklarını yaladın. Hala onun tadını alabiliyordun.
