-1- "Hissetmiyorum"

377 20 10
                                    

17 yaşında olmak sınırın tamda doruk noktasıydı. İnsanlar ne çocuk nede yetişkin olarak görüyorlardı, eğlenceli bir o kadarda dar bir kutuydu. Kendi kararlarını kendin verememek ve istediğin hiçbirşeyi yapamamak, kısıtlanan hayatımdı benimde. Yaşamak zorunda bırakıldığım hayatım. Hayallerimden arta kalan hayatı yaşıyordum bende herkes gibi.
Adım Masal Güven. Havalı olarak adlandırsalarda aslında sadece herkesle samimi olmak oldukça samimiyetsiz geliyordu. Zorluyordu insanlar, sevilen yüzümse maskemdi. Beklemekse küçüklüğümden beri mahkum bırakıldığım kaçamağım. Bu yüzden nefret ederim beklemekten.

Küçükken korktuğum karanlığa ellerimi uzattımda tutunduğum duvar soğuktu. Yalnızdım Beykoz sokaklarında. Soğuktan hissedemediğim bedenim yorgun düşmüştü. Gözlerimin buğularını taşlaşıyor gibi hissederken, vücudumda hissettiğim diken hisli soğuğu yeniden yenerek ayağa kalktım, fakat başarısızdım. Saati bilmiyordum sabaha karşıydı belkide, gözlerim kapanıyor sesler boğuklaşıyordu. Duvarda yere doğru hafifçe kaydırdığım bedenim gecenin soğuğuna teslim etmişti bile kendini, en son hatırladığım sessizlik, karanlık ve acıydı. Gözlerimin düşüşüyle bilincimide kaybettim.

Hissettiğim rahatlık bedenimi cezbetmişti, fakat gözlerimi açabilecek gücü bulamıyordum kendimde henüz, merakta ediyordum nerdeydim? Yatağımda değildim.

Kasıklarımda hissettiğim sızıyla kısık sesle inledim. Bu acı beni kendime getirmiş olmalıydı ki, gözlerimi açmamla gözlerimden süzülen iki damla yaşın yanaklarımdan düşüp bembeyaz yatağı ıslatışını izledim. Dizlerimi karnıma kadar çekerek üşüyen bedenimi ısıtmaya çalıştım. Karnım, ciğerlerim ve başımın acısı yabancısı olduğum acılar değillerdi belkide, ama yıkmıştı beni o anda.

Git gide kendime geliyordum burası hastaneydi! Beni kim bulmuştu? Buraya nasıl gelmiştim? Ben neden hastane odasında dahi yalnız olmak zorundaydım. Bu şikayet etmek değildi ama en azından neler olduğunu öğrenebileceğim bir insana ihtiyacım vardı. O sırada içeriye yaşlıca bir adam girdi bu doktordu; ak sakallı dedeye benziyordu, bembeyaz giyinmişti pantalonundan ayakkabısına kadar. Beyaz sakalı vede saçları, oldukçada şeker bir gülümsemesi vardı.

Yatağımın kenarına oturup sordu ;

- " Nasıl hissediyorsun ? "

"Hissetmiyorum" diyerek ifadesiz yüzümle soğuk bakışlarımı karşımda gördüğüm masmavi gözlere diktim. Bir süre duraksasada verdiğim cevap ürkütmüş olması gerek ki hemen konuşmaya devam etti yeniden

"Doğrulabilirmisin? Muayene etmeliyim." dedi gülümseyerek.

Ben yavaş haraketlerle yatakta düz oturmaya çalışırken ekledi "Zor bir gece geçirmiş olmalısın, anlatmalısın. İstermisin?"

"Beni buraya kim getirdi?" diyerek sorularını cevapsız bıraktım ve cevabı adamın resmen göz bebeğinde ararcasına bakışlarımı gözlerine diktim.

"Biri" diyerek cevap verdi "gencin biri bulmuş seni, şanslıymışsın çok geç olmadan hastaneye yetiştirmiş" diyerek saçlarımı okşadı ve sözünü bitirdi " Ailene haber verdiler birkaç dakika içinde burda olurlar."

Ne ailem mi ? İşte şimdi bitmiştim.

Doktor kapıdan çıkana kadar seyrettim daha sonra etrafı incelemeye koyuldum, açık mavi renkteki 3lü koltuk ve beyaz 4 çekmeceli sehpa haricinde küçük bir buzdolabı vardı, duvarlar beyaz denilecek kadar açık tondaki pembe boyanmış renkler canlı ve uyumlulardı. Üzerimse dün evde giyindiğim gibi duruyordu simsiyahtım, renk katan tek şey saçlarımın belime kadar ulaşan açık sarı tonlarıydı. Siyah yüksek bel pantalonum oldukça kirlenmişti, siyah kısa kollu bol t shirt ve siyah çokta kalın olmayan bir ceket vardı üzerimde. Botlarımdaki çamurlar dikkat çekiyordu.

Başıma giren ağrılarla kendimi geri atarak geçmesi için yalvarırcasına gözlerimi kapattım. Başımı yastığa koydum, hafiflediğinde ise olayların nasıl bu dereceye geldiğini düşünmeye başladım. Benim hatamdı.


BİR PARÇA MASALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin