SR-2

129 10 0
                                    

"Şimdi benimle geliyorsun."Sert bir şekilde cevap verdim.

"Kim olduğunu bilmediğim bir adamla hiç bir yere gitmem."Kaşlarını çattı ve tıslarcasına konuştu.

"Sana seçenek verdiğimi sanmıyorum mavili."Mavili..İnsanların bana ilk baktığında dikkatlerini çeken şey, kocaman mavi gözlerimdi.Onun da dikkatini çekmiş olmalıydı.Güçlü ve emin adımlarla bana doğru gelmeye başladı.Kolumdan sert bir şekilde tuttu ve beni kaldırdı.Ona bu kadar yakın olmak sakin uçurumun kenarındaymışsın ve boşluğa bir adım kalmış gibi hissettiriyordu.Kokusunu alabiliyordum.Görünüşünün,gözlerinin aksine kokusu tatlı portakal gibiydi.Karanlığına baş kaldırmış tek şey kokusuydu.Kollarında bir kaç çırpınıştan sonra pes ettim.Çabuk pes eden biriydim.Öyle de yaptım.Yaptığım mantıklıydı.Çırpınışlarım bir işe yaramayacak beni daha da yorgun düşürecekti.Zaten kararmıştım. Siyahın tonu olmazdı değil mi?Pahalı bir arabaya bindik.Pes etmem soru sormayacağım anlamına gelmiyordu.Peş peşe sorularımı sıraladım.

"Nereye gidiyoruz?Daha önemlisi sen kimsin?Benimle derdin ne?"

Ve beni şaşırtarak sorularımı cevap verdi. Tabii ki cevabı tatmin edici değildi.

"Kapa çeneni!Benimle sorun çıkarmadan geliyor olman bu sorulara önem vermediğini gösterir.Biraz daha konuşmaya devam edersen mavilerini oyarım!"

Ah!Yine maviler bu kadar dikkat çekici olmamalı.

***********

Yanımdaki bu adamın "Kapa çeneni!" deyişleri ve benim susmayışlarımla yolculuğumuz geçti.Geldiğimiz yer pek kimsenin yaşamadığı köy gibi bir yerdi.Ahşaptan yapılmış iki katlı bir eve geldik.Ellerimi bağladı ve bir odaya götürdü.Arkasından bağırdım.

"Ağzımı bağlamayacak mısın?"Arkasını döndü ve alaycı bir şekilde gülümsedi.

"İstediğin kadar bağır seni kimse duyamayacağı için gerek duymadım. Ama kendi sağlığım için bağlamam gerekiyordu sanırım."Göz kırptı ve çıktı.İçimi eritti. Sanırım Duru'yla sevgili bulamadığımızda ettiğimiz' yakışıklı biri kaçırsın 'dualarımız tutmuştu.Odayı incelemeye başladım portakal ve ahşap kokuları birbirine sımsıkı sarılmış hücrelerime nüfuz ediyordu.Odada ahşaptan masa,sandalye ve tek kişilik bir yatak vardı.İçinde bulunduğum durumu düşünmemek ve sini krizimi engellemek içi yaptığım cümleleri adım sesleri böldü.Karanlıkta ki silüeti bile kalbimi hızlandıran bu adam,odanın loş ışığında özenle yontulmuş bir heykel gibi duruyordu.Bana yaklaşmaya başladı kaçırılmış bir kızın yapacağı en son şeyi yaparak adını sordum.

"Özür dilerim kaçırıcı beyefendi ama adınızı bahşedebilir misiniz?"Sanırım biraz önceki ruh halimden eser kalmamıştı.Ben böyleydim işte.Baygınca bana baktı ve;

"Seni kaçıran bir adama başka sorular sormak yerine adını mı soruyorsun?"

Alayla cevapladım.

"O sorulara cevap alamadığım için bunu sordum mazur görün!"

Kara gözlerini gözlerime dikti.

"Eğer söylersem susacak mısın?"Kafamı salladım.Gerçekten merak ediyordum.

"Yalaz."dedi.Ateş demekti.Evet adı gibiydi.Karanlığı ona bakan herkesi yakıyordu.




SİYAHIN RENGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin