bölüm bir

390 24 1
                                    

₊  ׅ ֹ   ♡  𓈒 ࣪   ֢ 

bts - like

sabahın köründe uyanmış, üzerime ne giydiğime bakmadan evden çıkmıştım. hava soğuktu, sırtımda yüz kilo çantamla kütüphanenin yolunu tutmuştum. dona dona kütüphanenin kapısına geldim, uzunca bir ekmek kuyruğuyla karşılaştım. her sabah olduğu gibi yine lanetler okuyarak sıraya girdim.

zaten her geçen gün zaman azalıyordu, bu beni geriyordu. bir de üzerine buradaki insanlarla uğraşıyordum. ders çalışmak dışında her şeyi yapanlar ve hayattan bağını koparıp tuvalete bile
soru bankasıyla gidenler diye ayrılıyordu.

on dakikaya bir sigara molası verenler, masa kavgası, hırstan gözü dönmüş inekler, çiftler (en nefret ettiğim) ve daha nicesi... maalesef tüm bunlara katlanmak zorundaydım.

telefonla uğraşırken kütüphane açıldı. herkes bir yerlere dağılmaya başladığında ben de cam kenarı bir yer buldum, eşyalarımı çıkardım.

fazla mı şımarıktım bilmiyorum ama karşımda birinin oturması beni geriyordu. bu yüzden sürekli 'arkadaşımın gelmesini bekliyorum.' yalanıyla insanların oturmasını engelliyordum.

ki bence hâlâ iyi bir insanım?

yine aynı yalanın provasını yapıp elimde kupamla mutfağa geçtim. bir kahve bana iyi gelecek, yaralarımı saracaktı. üzerimdeki gözlerle tekrar
gerildim. işi gücü bırakıp bakıyorlardı.

işin garibi sanki pavyondaymışcasına
size kağıtta numara yolluyorlardı. bu yüzden bu kütüphaneye karşı önyargım vardı.

tek kelimeyle korkunç.

kahvemi hazırlayıp masama geçtim, tabii geçerken de insanların çözdükleri okudukları kitaplara bakıyordum. sınav öğrencisi olmak böyle bi şeydi.masama yaklaştığımda duraksadım çünkü masamda biri vardı?

"pardon? arkadaşım gelecekti de ç." sessizce fısıldadım. siyah deri ceketli, saçları mullet, her yeri piercingli bir çocuktu. bunun ders çalışmasına ihtiyacı yoktu. model olmalıydı.

"çok durmayacağım, sadece göstermelik. arkadaşın geldiğinde kalkarım." sıcak nefesi yüzüme vurdu. umursamazca masaya kafasını koyduğunda, ayakta dikildiğimi farkettim. yerime oturdum.

işte böyle uyumak için gelen insanlar bile vardı.
peeeh ben de burada ders çalışıyorum enayi gibi
diye içimden geçirdim. uyuduğu için hiç dikkatim
dağılmamıştı. birkaç saat boyunca ders çalıştım.
ardından mola için bahçeye çıkacaktım. burası
birkaç saatten sonra bayıyordu. yanıma suyumu ve telefonumu alıp kalkmaya çalışırken bacağımla
masayı salladım. uyuyan çocuk aniden kafasını kaldırdı. içimden küfürler ediyordum.

"affedersin, yanlışlıkla oldu." dedim sessizce. yüzüme öylece baktı sonra çantasından sigarasını alıp önümden yürümeye başladı. onu sinirlendirmiştim
sanırım.

dışarı çıktığımda gözlerim bank arıyordu, bir yandan da çocukla göz temasına bile girmek istemiyordum. çoktan gözden kaybolmuştu derken önümdeelinde sigarasıyla belirdi. uzunca baktı. bir şey deme gereksinimi hissettim.

"tekrardan kusura bakma, amacım o değildi."
sorun değil diyerek geçiştirdi. "buraya hür iradesiyle gelen var mı cidden?" dedi aniden. gözlerim ona döndü. "çoğu zorunluluktan, biliyorsun sınavlarda zorluyorlar." yandan bi gülümsedi.

"çok dersle işim yok, annemin zoruyla geldim."
gülmemek için zor durdum. "gelmişken en azından
kitap okusaydın." dedim işine karışır gibi. "yani kusura bakma işine karışır gibi oldum ama."

"genel olarak benlik değil kütüphane, yine de tavsiyen için sağ ol." sigarayı yere attı, ezdi. yerden kaldırıp çöpe attı ve kapıya doğru ilerledi.

taktir edilesi.

ben de molam bittiğinde içeri geçtim. masada kimse yoktu. etrafa bakındım. gitmişti. neden umursadığımı bile bilmiyordum. kendimi silktim ve oturdum. masada gördüğüm kağıtla gözlerimi devirdim.

senden beklemezdim dövmeli çocuk.

bana numarasını verecek kadar ne yaşamıştı cidden... elimle kağıdı yırtıp çöpe attım. özlü sözümü kendime tekrardan hatırlatarak derse döndüm.

babanın oğluna bile güvenme...

₊  ׅ ֹ   ♡  𓈒 ࣪   ֢ 

libHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin