Artık öyle bir yerdeyim ki ne ölmek istiyorum, ne yaşamak...
Aradan dört gün geçmişti. Normal bir şekilde okula gidip geliyordum ama bu gün farklıydı. Bu gün yarışmada ilk turu geçenler açıklanıyordu.
Hızlıca hazırlanıp mutfağa gittim. Kahvaltı yaparken ablam sürekli soru soruyordu.
"Bu gün sonuçları öğreniceksin de mi?"
"Kazananlar Amerika'da mı yarışacak?"
Ve daha fazlası. Hepsine kafa sallayarak cevap verdim. Kahvaltım bitince hemen kalkıp okula gittim.
----
Sınıfa girdiğim de Jeongin'in burda olması beni sevindirdi.
Ben sırama oturduğumda hemen yanıma gelmişti.
"Yarışma nasıldı?"
Gerçi ben bunu Jeongin'e sormak istedim ama yarışma günü orada değildi ki.
Gülümsedim ve kendisini gösterdim.
"Biz yarışma günü geç kaldık."
Üzülümüştüm. Ama Jeongin'in benim kadar üzüldüğünden şüpheliyim.
"Aslında kötü olmadı. Zaten Eun'da bende katılmayı çok istemiyorduk."
O zaman benim de üzülmeme gerek yok.
-----
Minho derse geç gelmişti ama hoca azarlamamıştı. Sevindim.Dersin son beş dakikası hoca dersi bitirdi.
"Çocuklar müdür bey mesaj atmış. Bizim okuldan da Amerika yolcusu var! "
Şuan aşırı heyecanlıydım. Sınıfta bizim dışımızda iki çift daha yarışmaya katılmıştı. Ya onlardan biri kazandıysa?
"Çantalarınız hazır mı..... Lee Minho ve Han Jısung?"
İçimde ki mutluluğu size anlatamam. Konuşamıyordum ama bir şarkı yarışması kazanmıştım. Bu imkansızı başarmaktı. Minho ile imkansızı başartmıştık.
Kafamı iki sıra arkamda ki Minho'ya çevirdim bana bakıp gülğmsüyordu. Karnımda ki hissi boş verip bende gülümsedim.
Tenefüste Jeongin'in yanıma oturması ile irkildim.
"Ben baştan söylemiştim bana hediye almadan gelmiyorsun!"
Kalçasını sıraya yaslayan Minho ile başımı yukarı kaldırdım.
"Erken kalksaydın hediyeni kendin alırdın."
Elini Jeongin'in saçına koyup saçlarını dağıtmıştı.
"Neyse hazıtlan Jıs, Amerika bizi bekliyor"
Gülümsediğin de bende gülümsedim.
Aklıma gelen şey ile kalemliğimden bir kalem çıkarıp sıranın üzerine bir şeyler yazmaya başladım.
Gidip Changbin hyunga söyleyebilir miyiz?
Minho kafasını eğip yazdığım yazıyı okuduktan sonra gülümsedi.
"Sen sınıfı söyle"
Masanın üzerine 12/D yazdım. Jeongin'in yerinden kalması ile bende kalktım.
Changbin hyungun sınıfına girdiğimi, de gözüm onu aradı.
Minho önden gidip Changbin hyungun yanında ki çocuğun omzuna şaka amaçlı yumruk atıp güldü.
Daha önce sınıfımdan kantin harici hiç çıkmadığım için bu sınıfı bilmiyordum.
"Yah. Senden büyük olduğum haldr benle uğraşman..büyük cesaret"
Diğerleri güldüğünde bende gülümsedim.
"Paşam sen bu sınıfın yolunu biliyor muydun?"
Changbin hyungun saçlarımı karıştırması ile gülümsedim.
"E siz ne iş?"
"Hadi Jeongin ve Jısung neyse de Minho'nun gelme amacı sadece bir şeyler istemek oluyor"
Changbin hyungun yanında ki çocuğa döndüm. O adımı nerden biliyordu ki?
"Biz Amerika'ya gidiyoruz!"
"İşte benim çocuğum"
"Iiy"
Minho, Chan'ın sarılmasına karşılık vermeyince diğerleri güldü.
Çatık kaşlarla bakınca Jeongin sessizce bana döndü.
"Bir sorun mu var?"
O çocuğu gösterdikten sonra kendimi gösterdim.
Changbin hyungda bir şey fark edince bana döndü.
"Jıs, bir sorun mu var?"
Minho ve o Chan'da bana dönünce iyice gerildim.
Minho önünde ki sıradan kalemi alıp bana verdi.
O çocuğun sırasına yazmaya başladım.
Adımı nerden biliyorsun?
Chan bana dönüp gülmüştü.
"Hadi ama Jısung daha önce tanıştık ya. Sen Kore'ye gelmeden önce. "
Ben emin olmamış gibi bakınca araya Changbin girdi.
"Unutmuş olabilir."
Chan gülümsedikten sonra konuştu.
"Tamam o zaman. Ben Bang Chan. Christopher Bang Chan."
İşte o an yerime çivilenmiş gibi hisettim. Bu çocuğun adı sadece Chan değil miydi?
Gözlerimin yandığını hissetmiştim.
Minho, çatık kaşlarıyla ilk bana sonrada Bangchan'a bakmıştı.
"Aranızda daha önceden bir şey mi oldu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Müzik ~Minsung
Fanfiction"17 yaşındayım ve bugüne kadar tek kelime konuşmadım." Konuşma engelli olan ve şarkı yazmayı seven Jısung yazdığı şarkıları söylemeyi çok istiyordu. Peki ya onun yerine kendi parçası olarak gördüğü aşık olduğu adam söylerse?