Kısa, ama hep hayal ettiğim, minnoş bir bölüm :')
Keyifli okumalar <3
"Artist!" Veysel'in bağırışı kaportacı dükkanında yankılandığı anda çırağı koşarak yanına geldi ustasının.
"Buyur ustam?"
"Şu yerdeki alet edevatı bir toplayıver hele."
"Emrin olur ustam!"
Artist anında işe koyulurken, kolunun tersiyle alnındaki teri silen Veysel doğrulup arabaya yaslandı ve derin bir nefes verdi. Bugün fazlasıyla uzun ve yorucu bir gün olmuştu. Dönüp dükkandan dışarı baktı; kasabaya çöken karanlık, güneşin son kızıllıklarını da beraberinde götürmüştü çoktan.
"Siz dükkanı kilitleyip çıkarsınız." dedi Veysel, üstündeki tulumu çıkarırken. Artist yine bir baş sallaması ve tamam ustam'la cevap verdi. Ellerini yıkayıp montunu giyen Veysel, çıraklarını son kez uyardıktan sonra dükkandan çıktı ve meydana doğru yürümeye başladı.
Kışa gelmiş olmalarına rağmen henüz kar düşmemişti Gedelli'ye. Yalnızca buz gibi bir hava ve esinti vardı. Ellerini iyice montunun cebine sokarak ısıtmaya çalıştı kendini Veysel. Bu sene kasabada her şey olduğu gibi; kışın havası bile farklıydı, daha soğuktu.
Bugünün aslında Veysel için başka bir önemi vardı. Çünkü doğum günüydü, 30 yaşını dolduracaktı. Ama geçen senekinin aksine, bir kutlama yapacak olsa bile buruk bir gülümseme olacaktı yüzünde. Doyasıya sevinebileceğini zannetmiyordu... Çünkü ailelerinden bir kişi eksikti bu sene.
Zaten hayat, o neyi sevdiyse onu alarak imtihan etmişti Veysel'i. Bozkırın kuralı buydu, hiç şaşmazdı. Yine şaşmamıştı.
İki ay önce, Kenan'ın İstanbul'a tayini çıkmıştı. Çok uğraşmıştı abisi, ama ne yaparsa yapsın tayinini bir türlü iptal edememişti. Bu yüzden de mecburen eşi Elif de İstanbul'a tayinini istemiş; ikili beraber İstanbul'a taşınmak zorunda kalmışlardı.
Kenan'ın gittiği günü çok net hatırlıyordu Veysel. Nasıl unutabilirdi ki? Bütün aile evin önünde toplanmıştı onları yolcu etmek için. Döndü hüngür hüngür ağlıyordu, Muammer karısını teselli etmeye çalışıyordu. Kenan defalarca kez söz vermişti sık sık ziyarete geleceklerine dair, ama Döndü pek kanmamıştı. Oğlu gittikten birkaç gün sonrasına kadar da üzüntülü hali geçmemişti.
Ailenin geri kalanıyla Kenan'ın vedalaşması fazla kolaydı; kuzenleri, amcası, yengeleri... Her biriyle gülümseyerek sarılsa da; sıra son olarak Veysel'e geldiğinde ikisi de birbirlerinin gözlerine bakamamıştı. Veysel son bir umut, sormuştu sonra:
"Gerçekten gidiyor musun?"
Kenan bir şey demek yerine yalnızca onu başından tutup göğsüne bastırarak sıkı sıkı sarılmıştı. Gözyaşlarını zorlukla tutmuştu kardeşler. Biliyorlardı ki, ağlamak hiçbir şeyi çözmeyecekti. Geri çekilirken, Kenan sevgi dolu bir sesle mırıldanmıştı Veysel'in kulağına:
"Gitsem bile bir şey değişmeyecek. Ben hep arkanda, senden bir adım geride olacağım. Ne zaman ihtiyacın olursa; bir telefon, bir mesaj... Sakın yanında olmadığımı düşünme abicim. Ne olursa olsun, sen hep benim güççük gardeşim olacaksın."
Veysel gülmüş ama cevap verememişti, konuştuğu anda ağlayacağını biliyordu çünkü. Kenan ailesine dönüp "Allah'a ısmarladık." dedikten sonra Elif'le beraber arabaya binmiş; önce yavaşça, sonra da hızla uzaklaşmıştı ara sokaktan. Döndü arkalarından bir tasla su dökerken ikinci bir ağlama krizine girmiş, bu sefer gerçekten de zor sakinleşmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Shots • VeyKen (Gönül Dağı)
FanfictionGönül Dağı'ndan Veysel ve Kenan'la alakalı, birbirinden bağımsız bölümler ♡ Dizide asla göremeyeceğimiz ama görmemiz gereken sahneleri, çok güzel yazılabilecekken geçiştirilen olayları da yazıyorum. Bütün Gönül Dağı ve VeyKen Fc'yi beklerim 🌸