Üvey anne ve kardeşim eve yerleşeli bir hafta oluyordu. Ve ben bu süreç içerisinde ciddi anlamda sinir krizi geçiriyordum. Hyunjin hiç de ilk günkü gibi duygusal sessiz sakin birisi çıkmamıştı. Geldiğinden beri beni deli etmekten başka hiçbir şey yapmıyordu.
Sabah zombiye dönmüş bir şekilde uyanmıştım. Yorgun bakışlarla lavaboya ilerledim. Tam kapıyı açıp içeri girecektim ki birisi benden önce davranıp içeri girdi.
"Yah! Hyunjin! Çık çabuk oradan! Senin o inek yalamış saçlarını çekmiyormuyum göreceğiz."dedim sinirle kapıya hafif bir tekme atarak.
Oflayarak alt kattaki lavaboya girdim. İşimi halledip çıktıktan sonra mutfağa girdim.
Nina noona - ona anne demek beni garip hissettiriyordu o yüzden ismiyle hitap ediyordum- kahvaltıyı hazırlamak ile meşguldü. Babam ise masada oturmuş sabah gazetesinden çıkan bulmacayı çözmeye çalışıyordu.
"Günaydın." dedim gülümseyerek. Benim konuşmamla ikisi de işini bırakıp bana dönmüştü.
"Günaydın Yeji!" dedi Nina noona neşeyle.
Ona gülümseyip babamın yanındaki yerimi aldım. Çok geçmeden mutfağa inek yalamış saçlı Hyunjin girmişti. Tamamen istemsiz bir şekilde göz devirip telefonumla uğraşmaya başladım. Hayret ki benimle uğraşmadan arkamdan geçip annesinin yanına gitmişti.
Ne yazık ki Hyunjin bu, birine bulaşmadan durabilir mi? Sandalyesine oturacağı sırada eliyle saçlarımı yüzüme fırlatmıştı. Sinirle gözlerimi kapatıp gülümseyerek dudaklarımı yaladım ve üfleyerek saçlarımı yüzümden uzaklaştırdım.
"Fazla oluyorsun."dedim dişlerimin arasından. Beni duymazdan gelerek telefonuyla uğraşmaya başlamıştı.
Biraz sonra Nina noonaya yardım etmek için kalktım. Masayı hazırladıktan sonra oturup yemeye başladık."Yarın okul çıkışı seninle biraz vakit geçirmek istiyorum Yeji. Senin için de uygunsa tabii?" diye sordu Nina noona birden. Donup kaldım. Elimdeki çatalı masaya bırakıp çaktırmadan babama baktım. Biraz endişeli görünse de gülümsedi ve onayladı. Nina noonaya döndüm.
"Olabilir noona." dediğimde yüzü biraz düşse de şefkatle baktı bana.
Evet, önceki hayatıma göre daha mutluydum. Kavga yok, bağırışmalar yok, evden çıkıp gitmeler yok, kısacası huzur vardı.
Bu süre içerisinde annemle sadece birkaç kez telefondan konuşmuştum. Yeni biriyle evlenmiş, Busan'a taşınmışlardı. Onun adına mutluydum açıkçası. Sevdiği bir adam ile birlikteydi. Kızını umursamadan...
Yarın okulun verdiği ara tatil bitiyor ve yeni bir döneme başlıyorduk. Açıkçası bu inek yalamış saçlı uyuzun zeki olması olasılığı yüzüme bir tokat gibi çarpmıştı. Ki öyleydi büyük ihtimalle çünkü odasından benimle uğraşmak dışında çıkmıyor, hep ders çalışıyordu. Azıcık ona imrenip ders çalışmaya başlamıştım ben de ama dikkatim hemen dağıldığı için bundan vazgeçmiştim.
Nina noona ve babam iki hafta sonra evleneceklerdi. O yüzden düğün hazırlıkları için dışarı çıkmışlardı. Anlayacağınız bu uyuzla tek kalmıştım.
"Yeji, bana cips getir!"diye bağırdı.
Göz devirdim ve umursamadan elimdeki kitabı okumaya devam ettim. Kısa bir süre sonra tekrar bağırdı.
"Yeji! Sana diyorum!"
Odasından bana seslenecek gücü varsa mutfağa gidip kendine cips alacak gücü de olmalıydı öyle değil mi? Tek kaşımı kaldırıp gülümseyerek kitabımı okumaya devam ettim.
"Yeji!"
"Kalk kendin al, işin ne!?" diye bağırdım odamdan.
Çok geçmeden içeriye şafak operasyonuna gider gibi girdiğinde yerimden sıçradım.
"Senden iki ay büyüğüm ve abin sayılıyorum. İstediğim şeyleri yapmak zorundasın."
Tek kaşımı kaldırdım.
"Öyle mi? Sana bu yetkiyi kim verdi, bay inek yalamış saçlı?"
"Söylediğin şey için seni sonra sorguya çekeceğim, şimdi bana cips getir."dedi kollarını göğsünde birleştirerek.
Kitabıma geri dönüp arkama yaslandım.
"Hayır."
"Ban cips getir."
"Hayır."
"Sana bana cips getir dedim."
"Ben de hayır dedim. Buraya gelip bana bağıracak kadar gücün varsa mutfağa gidip alacak gücün de vardır." dedim.
Derin bir şekilde oflayıp elini saçlarından geçirdi.
"Tamam , öyle olsun Yeji Hanım!"
"Evet, öyle olsun."diyerek gözlerimi kitaptan kaldırmadan elimle çıkması için bir işaret yaptım. Vicdan yaparak beni mutfağa göndermeye çalışıyordu ama ben buna kanmayacağım kusura bakma Hyunjin.
'Hah' diye bir ses çıkarıp odadan çıktı.
Çok geçmeden de kendi odasının kapı sesi duyuldu.
Hala vicdan yapmaya çalışıyordu.
Daha çok uğraş Hwang Hyunjin...
Umursamadan kitabımı okumaya devam ettim.
***
590 kelimelik bir bölüm oldu 👍🏻 Umarım beğenirsiniz.
Valla Yeji yerinde olsam ahtapot gibi yapışır bırakmazdım Hyunjin'i
AŞDKŞSXJPDJFPFJGĞFGKLF Her neyse bir sonraki bölümde görüşürüz 👋🏻
Gececiler okuyacak sadece👌🏻