Sabah uyandığımda yatağımdaydım. Sanırım annem nöbet geçirdiğimi anlamış ve beni fazla sarsmadan yatağıma götürmüştü.
İsteksiz bir şekilde lavaboya gidip elimi yüzümü yıkayıp kahvaltıya indim. Annem ve babam birbirine öldürücü bakışlar atarak atarlı bir konuşma yapıyorlardı.
Umursamamaya çalışarak masaya oturdum. Benim oturmamla ikisi kısa bir an duraksamış ve susmuşlardı.
Sessizce kahvaltımı yapmaya başladım. Bir süre sonra babam boğazını temizledi.
" Yeji tatlım seninle konuşmamız gereken bir konu var."dedi sessizce.
İlk başta tepki vermedim. Sonra tekrar konuşmaya başladı.
"Annenle boşanmayı düşünüyoruz. Belgeler bile imzalandı. Annen velayetini sıkıntı çıkarmadan bana verdi. Bunun seni nasıl etkileyeceğini veya nasıl bir tepki vereceğini bilmiyorum ama senin için de bizim için de en iyi seçim bu sanırım." dedi babam. Sonlara doğru sesi gittikçe kısılmıştı.
Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ama içimden bir ses hayatlarında ikinci defa aynı kararda oldukları için karışmamam gerektiğini söylüyordu.
Evlenme ve boşanma kararları...
"Ben ne olacağım?" diye fısıldadım lokmamı yutarken. İştahta bırakmamışlardı ki.
"Benimle kalacaksın güzelim. Annen başkasıyla evlenme kararı aldı bile. Büyük ihtimalle ben de evleneceğim ama sana sormadan kesinleştirmek istemedim." dediğinde gözlerimi kocaman açarak anneme baktım.
Gözlerini kaçırdı. Babama döndüm tekrar.
"Nasıl mutlu olacaksan öyle yap baba. Karışmaya hakkım yok."dedim sessizce.
Babam buruk bir şekilde gülümseyerek yanağımı okşadı sonra sinirle anneme döndü.
" Daha fazla durmanı istemiyorum bu evde. İki güne buradan gitmiş ol." dediğinde yutkundum.
Annem beni de babamı çok severdi. Fakat bu kadar çok kavga etmelerinin sebebi neydi anlayamıyorum. Onların da içten içe üzüldüklerini anlamak mümkündü. Annem de babama aynı sinirle döndü.
"Merak etme bayım evinde kalmaya niyetim yok zaten."dediğinde içim parçalandı. Ne kadar özür dilemekle geçmeyeceğini bilsem de en azından bir kez özür dilemesini beklerdim annemin.
Ama sanırım gösterdiği sevgi de yalanmış...
Daha fazla dayanamayacağımı anladığımda masadan kalkıp odama çıktım. Hızlı bir şekilde odanın bir köşesine fırlattığım telefon ve kulaklığımı aldım.
Şu an ihtiyacım olan tek şey Silent Cry'dı...
Masama oturup kulaklığımı kulağıma geçirdim. Sonra da Silent Cry'ı açıp telefonu masaya koydum.
Orada ne kadar ağladım bilmiyorum. Şu zamana kadar her şeye daha olumlu bakmamı sağlayan şarkı bile işleri güzelleştirmiyordu. Aksine daha da ağlamama neden oluyordu artık.
Babamın veya annemin tekrardan evlenmesini katiyen istemiyordum. Ama onların mutluluğuna da karışamazdım buna hakkım yoktu.
***
Boşanmalarının üzerinden tam bir hafta geçmişti. Bu süreçte babam benimle çok fazla ilgilenmiş yalnız kalmamam için çok büyük çaba sarf etmişti. Bu davranışlarını takdir etmiştim doğrusu. Daha sonra babam biriyle tanıştığını ve benim yaşımda bir oğlu olduğunu söylemişti. Onun adına sevinsem de kendi adıma sevinemiyordum maalesef. Her ne kadar beni terk edip gitmiş olsa da annemi özlüyordum. Sonraki üç gün boyunca babam evi yeniden dekore etmekle uğraşmıştı. Sözde üvey kardeşim için bir oda bile hazırlamıştı.