[Jisung'un ağzından]
Çalan alarmın sesiyle sinirli bir şekilde uyandım. Tavana delici bakışlarımı atıyordum.
Neden tavana sinirli olduğumu sormayın bilmiyorum.
Yandaki komodinde duran telefonuma uzandım. Saat 12.20'ydi.
Hızlıca yataktan kalkıp duşa girdim. Rahat hareket ediyordum çünkü salak arkadaşlarımın geç kalacaklarını biliyordum.
Duştan çıkıp kendime kombin yapmak için dolabın karşısına oturdum ve düşünmeye başladım.
Hava çok sıcaktı o yüzden açık renk giyinmeliydim. Zaten köy soğuk olacaktı ve kısa kollu tişörtlerimi özleyecektim.
Üstüme krem rengi bir tişört altıma da koyu yeşil bir pantolon geçirdim ve saçlarımı kurutmaya gittim.
O kadar uykum vardı ki birazdan geri yatabilirdim o yüzden evden çıkma kararı aldım.
Hızlıca ayakkabılarımı ayağıma geçirip evden çıktım. Buluşma yerine geldiğimde tam da tahmin ettiğim gibi kimse yoktu.
Yaklaşık 10 dakika sonra tüm ekip toplanabilmiştik.
“Ay çok heyecanlıyım ya” dedi Felix.
“Köye gidiyoruz amına koyim nasıl heyecanlı olabilirsin?” demiştim garip bakışlarımı ona göndererek.
“olsun kanka benim heyecanlandığım kısım farklı”
“Anneannenin kankasının torunları için heyecanlı o” diyerek duruma açıklık getirdi Seungmin.
“Tüm sırrı bozdun ya Seungmin”
“Neyse hadi yürüyün daha çok işimiz var” dedi Changbin.
Sokakta yürürken gördüğümüz tüm mağazalara girmiştik resmen.
Felix bir sürü kazak almıştı. Ben daha çok hırka almıştım. Seungmin her ikisini de almıştı.
Şimdi ise Changbin’in büyük ısrarları üzerine pazara gidiyorduk. Şalvar alacaktık.
“Abla senin şalvarlar ne kadar?” diye ablayla pazarlık yapmaya başladı Changbin.
“Tanesi 50 lira oğlum”
“40 yapalım be ablam”
“hadi 45 olsun daha inemem”
“iyi öyle olsun bakalım”
Bize dönüp “5 lira kârdayız” dedikten sonra ablaya parayı uzatmıştı.
En sonunda rengarenk şalvarlarımızı alıp pazardan çıkmıştık. Evet Changbin hepimize aldırmıştı.
“Of çok yoruldum kollarım ağrıyor şu poşetleri taşımaktan artık” Felix yine isyan ediyordu.
“Harbi ya son mutfak alışverişi kaldı onu da oradaki bir bakkaldan falan mı yapsak?” diye fikir sundu Seungmin.
“Bence de öyle yapalım oğlum daha eve gidip valiz hazırlayacağız” Changbin’in dediğini herkes onaylamıştı.
“Yola kaçta çıkacağız Jis?” Seungmin’in sorusunu bekletmeden cevapladım.
“Otobüs sabahın 6’sında biz 5.30 gibi buluşuruz okey mi?”
“tamamdır”
“Hadi dağılalım yarın görüşürüz”
“bayy”
¢¢¢
Sonunda eve gelmiştim cidden bu poşetleri taşımaktan artık parmaklarım acıyordu. Felix isyan etmekte haklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koyayım mı? | skz
FanfictionJisung: toplanin beyler gidiyoz Changbin: nereye Jisung: koy Changbin: Ne koyayim mi? Kime koyayim?