-1-

15 3 0
                                    

Sınıfta boğucu bir hava vardı. Oğlanlar birbirinin sırtına çıkıyor, güreşiyor, bazıları kavga ediyor, bazıları ise sadece sohbet etmekle yetiniyordu.

Konuşanlar kendi seslerini duymakta zorluk çekiyordu. Ortam oldukça sesliydi ve ter kokuyordu. Bu erkek lisesi için oldukça normaldi.

Açılan sınıf kapısı ile herkes bir an durdu. İçeri giren çocuğa bakmaya başladılar. Bu sefer herkes susmuş sadece ona bakıyorlardı.

Genç omzundaki çantasını kolundan kaydırıp eline aldı ve en arkadaki sırasının üzerine fırlattı. Ayakta öylece durup kendisini izleyen oğlanların arasından geçip çantasını fırlattığı sırasına oturup, kafasını kollarının üzerine koydu ve günün uykusunu başlatmış oldu.

Sınıftaki diğer çocuklar ona biraz daha imrenerek baktıktan sonra herkes yaptığı saçma şeylere geri dönmüş, bazıları onun hakkında konuşmaya başlamıştı.

Ders saati başladığında öğretmenleri içeri yalnız girmemişti. Yanında şirin bir surata sahip, güler yüzlü, yapılı olmayan bir çocuk vardı.

"Evet çocuklar. Yeni arkadaşınız. Kendini tanıt evlat."

"Ah.. Herkese merhaba. Ben Han Jisung. 17 yaşındayım."

"Oğlum sen hangi okuldan geldin lan?" Herkes bunu söyleyen çocuğa gülerken, tahtada kendini tanıtmaya çalışan genç komik olan şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bu çocuğun konuşma tarzını sevmemişti.

"Hangguk lisesi." Bu sefer sınıfta sesler yükseliyordu. Herkes şimdi onun hakkında konuşuyordu.

Arada bir gencin kulağına gülüşmeler geliyordu. Yine de bozuntuya vermeden öğretmenine selam verip boş bulduğu ilk yere oturmuştu.

"Şey aslında dolu ama..." Jisung'un yanına oturduğu çocuk sessizce konuşurken cümlesinin devamını getirmeden arka sıralarda gözlerini gezdirdi. "Biliyor musun? Artık boş. Yanımda oturman iyi oldu. Sıra arkadaşım dangalağın tekiydi."

"Anlıyorum." Bunun üzerine genç çocuk gülümseyerek elini yanında ki yeni çocuğa uzattı. "Merhaba ben Jeongin. Merak ettiğin şeyleri sorabilirsin Jisung hyung."

Jisung garip garip yanında ki çocuğa bakarken Jeongin kendini açıklama gereği duymuştu. "Okula çok erken gittiğim için sınıfta ki herkesten iki yaş küçüğüm." Ardından şirince kıkırdadı. Jisung şimdiden arkadaş bulmanın verdiği mutlulukla gülümsedi.

"Dinleyin yavrum konuşmayın." Öğretmen derse geçince bazı çocuklar uyumaya, bazıları kağıttan uçak yapmaya, bazıları karalama yapmaya başlamış, bazıları ise konuşmaya devam etmişti.

İlk ders bitip zil çaldığında Jisung rahat bir nefes vermişti. Fakat sırasına sertçe vurulan ellerle şaşkınca kafasını yukarı kaldırdı. "Jeongin kalk. Konuşacağız."

"Konuşacak hiç bir şeyimiz yok Hyunjin... Hyung." Adının Hyunjin olduğunu öğrendiği çocuk dilini yanaklarında gezdirdikten sonra genç çocuğu kolundan tutup sıradan kaldırdı. Jisung sessiz kalmak istemediği için hışımla ayağa kalkıp Hyunjin'in kolunu tuttu. "İstemediğini söyledi." Sınıftan bir kaç göz şimdiden onlara dönmüştü.

Uzun boylu çocuk daha da sinirlenmiş gibi gözlerinden neredeyse ateşler fışkırıyordu. Jeongin Jisung'un kolunu ittirip konuştu. "Sen karışma hyung. Konuşup gelirim."

İki genç el ele sınıftan ayrıldılar. Jisung ne olur ne olmaz ikiliyi takip etmeye karar vermişti. Peşlerinden kalkıp henüz tanımadığı okul koridorlarında gizlice onları izliyordu. En alt kata ulaştıklarında Jisung saklanarak onları bekledi. İkili bir sınıfa girdiğinde genç çocuk olduğu yerden ayrılıp kapının önüne ulaştı. Kulağını kapıya dayayıp konuşmalarını dinlemeye başladı.

Soulders | MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin