Soulders | MinSung

-2-

Uzun boylu genç hıçkırık seslerinin geldiği yere doğru adımlarını ağır ağır atıyordu. Elleri ceketinin cebindeydi. Yavaşça ellerini çıkarıp birbirine vurdu. Ağlayan çocuk ise gelen yüksek sesle irkilerek sesin sahibine döndü. "Sen Hyunjinle- hıçkırık* sev-" Tekrar yüksek sesle ağlamaya başlayınca Minho yüzünü ekşitti.

"Benden bir isteğin yoksa gidiyorum. Malum kavga etmem gerek. Ellerim çok kaşınıyor." Jeongin ıslak gözlerini elinin tersi ile sildi. Oturduğu soğuk yerden kalkarak üstünü çırptı. Minho'nun karşısındaki yerini aldıktan sonra söyleyeceklerini düşünmeye başladı. "Minho hyung. Bu akşam, okul çıkışı Hyunjin'i döversen sana ödeme yapacağım."

Minho yine istediğini alıyordu. Ukala tavrı bile istediği her şeyi elde etmesine yardımcı oluyordu. Başını salladı ve ellerini tekrar cebine koydu. "Anlaşma anlaşmadır." Tekrar yüzüne yerleştirdiği memnun gülümseme ile sınıfına ilerledi. Sınıfa girdiğinde hâlâ bir kargaşa hakimdi fakat umursamadan yerine ilerliyordu ki durmasını gerektirecek bir şey sezmeye başladı. Üzerinde çok yoğun bakışlar hissediyordu. Cam kenarına baktığında yeni gelen çocuğun onu izlediğini fark etti.

Umursamadan yerine geçip oturacaktı fakat doğası gereği kendine hakim olamıyordu. Adımlarının yönünü değiştirip kendisine bakan çocuğa yöneldi. Çocuğu yakasından tutup yumruk yaptığı elini kaldırmıştı ki son anda vazgeçti. Çocuğun gözleri parlıyordu ve henüz söndürmek için çok erkendi. Elini geri indirip tuttuğu gömleği bıraktı ve iki elini de ceplerine sokup tekrar sırasına ilerledi. En azından bir sonraki teneffüs öğlen yemeğiydi.

Herkes Minho'nun yaptığı bu harekete şaşırıp kalmışken Jisung umursamadı. Tekrar önüne döndükten sonra kendisine ağzı açık şekilde bakan gence gülümsedi ve karalamasına devam etti. Ders başladığında Minho'nun kafası hâlâ masanın üzerindeydi. Fakat uyumuyordu. Onu durduran şeyin ne olduğunu düşünüyordu. Tüm ders boyu aklına takılan bu şeyle geçirdikten sonra çalan zille herkesi omuz atarak yolundan çeken Minho önünde Jisung'u görünce duraksadı. Elini cebinden çıkarıp Jisung'u sırtından sertçe ittirdi. Afallayan genç son anda yere düşmekten kurtulsa da kolunu masaya vurduğu için canı yanıyordu. Yine de sorun çıkarmak istemiyordu. Umursamadan kantinin olduğu katı bulmaya çalıştı.

İçeri girdiğinde çok kalabalık olduğu için afallamıştı. Yine de sıraya girerek sabırla beklemeye karar vermişti. Bu esnada Minho ve arkadaşları kantine girmişti. Minho önde yürürken Changbin ve Yeonjun da arkada şakalaşıyorlardı. Jisung onlara ters ters bakarken onlar kimseyi umursamadan sıranın en önüne kadar ilerlemiş ve en başa geldiklerinde tostunu alan çocuğu ittirmişlerdi. Tostunu alamayan çocuk elini uzatıp almaya çalışıyordu. "Tostumu alamadım!"

Yeonjun Changbinle olan sohbetini durdurup gözlerini kıstı, kaşlarını çattı ve arkasında ki çocuğa baktı. "Ne istiyorsun?" Alt sınıflardaki çocuk yutkundu ve ellerini önünde açarak sallamaya başladı. "Hiç- hiç bir şey demedim üzgünüm." Çocuk hızlıca yemekhaneyi terk etti. Yeonjun saçlarını tek eliyle geriye atarak diliyle dudaklarını ıslattı. Yemekhanenin girişine kayan gözleri kapıda ki Beomgyu ve Jeongin de takıldı. Bu esnada Minho ve Changbin yemekleri almış masaya ilerliyorlardı. Minho Yeonjun'un gözlerini takip edip baktığı yöne baktı.

"Sana bomba haberlerim var." Beraber masaya oturup sohbet etmeye başladılar. "Hey Yeonjun. Bu Choi Beomgyu var ya. Yang Jeonginden hoşlanıyormuş. Bu yüzden Hyunjinle bunları ayırmak için anonim forumun sahibine gitmiş. Gerisini biliyorsun zaten Hyunjin benimle yiyişince video anonim foruma düşmüş. Jeonginde Hyunjinden ayrılmış." Yeonjun Jeongin'e dik dik bakmaya başlamıştı. Beomgyu Yeonjun'un zarar vermediği tek öğrenciydi. Bir de yeni gelen çocuk vardı tabii. Gözleri sırada bekleyen yeni çocuğa kaydı. Tam o esnada Beomgyu'nun yanından ayrılan Jeongin, Jisung'un yanına ulaştı ve ağlamaya başladı. Yıkık.